Hizmet Hareketi’ne yönelik son dönemde artan ‘yeniden yapılanma’ operasyonlarına tepkiler sürüyor. İnsan Hakları Hukukçusu Nevra Kadıgil, söz konusu operasyonların AYM kararlarına göre hukuka açıkça aykırı olduğunu söyledi. Kadıgil, “Hayatını idame için yapılan ‘çalışma’ veya ‘insani yardım’ gibi rutin faaliyetleri nedeniyle kişilerin soruşturmaya tabi tutulmaları açıkça ‘hukuka aykırı’dır.
\Buna rağmen, ‘hukuksuzluğu tescilli’ bu soruşturmaları yürütenler açıkça görevi kötüye kullanmadan da öte insanlığa karşı suç işlemektedirler.” diyor. Bir başka insan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş de “Yeniden yapılanmaya delil olarak gösterilen faaliyetlerin tamamı hukuka uygun davranışlar olup, bunlar örgüt talimatıyla gerçekleştirilmiş olsa dahi herhangi bir suç kapsamında değerlendirilemez.” uyarısında bulunuyor.
Özellikle Bartın Emniyeti tarafından ‘drone’larla market deposuna yapılan ‘terör baskını’ sonrası Hizmet Hareketi’ne yönelik ‘soykırım’ uygulamaları yeniden tartışılmaya başlandı. Cemaat mensuplarına yönelik yaklaşık 7 yıldır süren ‘cadı avı’ kapsamında gerçekleştirilen baskınlarda evler ve işyerleri didik didik aranmasına rağmen bırakın silahı, çakı bile bulunamadı. Ancak buna rağmen rejimin yargısı Hizmet Hareketi’ni ‘silahlı terör örgütü’ olarak gösteriyor.
Özellikle Bartın Emniyeti tarafından ‘drone’larla market deposuna yapılan ‘terör baskını’ sonrası Hizmet Hareketi’ne yönelik ‘soykırım’ uygulamaları yeniden tartışılmaya başlandı. Cemaat mensuplarına yönelik yaklaşık 7 yıldır süren ‘cadı avı’ kapsamında gerçekleştirilen baskınlarda evler ve işyerleri didik didik aranmasına rağmen bırakın silahı, çakı bile bulunamadı. Ancak buna rağmen rejimin yargısı Hizmet Hareketi’ni ‘silahlı terör örgütü’ olarak gösteriyor.
Son dönemde ise ‘yeniden yapılanma’ adı altında bir çok yerde operasyonlar düzenleniyor. Market depoları basılıyor, sıvı yağlara, pirinçlere, makarnalara ‘suç delili’ olarak el konuluyor. Eşleri tutuklu olan mağdurlara yapılan ayni ve nakti yardımlar ‘terör eylemi’ olarak gösteriliyor. Ancak hukukçulara göre söz konusu operasyon talimatını verenler ve hiç bir somut delil olmaksızın insanları ‘terör’le suçlayanlar ‘insanlığa karşı suç’ işliyor.
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, önceki gün bu konuda önemli paylaşımlar yapmıştı. “Ortada silahlı bir örgüt ve bu örgütün üyeleri olmadığını iyi bilen rejim yargısı ‘yeniden yapılanma’ adı altında yaptığı operasyonlarla insanlığa karşı suç işlemeye devam etmektedir.” diyen Güneş, şunları söylüyor:
- Bu operasyonların, yeni bir silahlı örgüt yapılanmasının deşifresi için yapıldığı belirtilse de; böyle bir örgüt ve yapılanmadan söz etmek mümkün değildir. Zira yeniden yapılanmaya delil olarak gösterilen faaliyetlerin tamamı hukuka uygun davranışlar olup bunlar örgüt talimatıyla gerçekleştirilmiş olsa dahi herhangi bir suç kapsamında değerlendirilemez.
- Yargıtay uygulaması gereğince de, örgüt mensuplarını cezaevinde ziyaret edip ihtiyaçlarını karşılamak örgütsel faaliyet olmadığı gibi KHK ile ihraç edilen ya da cezaevinden yeni çıkan kişilere sırf insani amaçla, hayır yapma saikiyle veya akrabalık/komşuluk ilişkisinin gereği yapılan yardımlar da suç değildir.
- Yeniden yapılanma olarak adlandırılan soruşturmalar, hukukilikten öte, 15 Temmuz süreciyle birlikte başlayan ‘cadı avı’ ve bir kesimi ‘şeytanlaştırma’ çalışmasının bir devamıdır. Yargının yeni misyonu, cebir şiddet içeren eyleme karışmayan kişiler hakkında tekrar örgüt soruşturması açmak suretiyle sistematik bir çabayla ‘sivil ölü’ haline getirmektir.
- Evet, ortada bir suç olduğunda şüphe yoktur. Ama bu suç, hiçbir suça bulaşmamış ve haklarında varsayım ve önyargıyla oluşturulan şablon iddialar dışında delil olmayan kişiler tarafından değil, bizzat bu operasyonlara izin veren yargı mensupları tarafından işlenmektedir. Bir kişi daha önce ceza alsa dahi, bu kişinin ve ailesinin anayasal ve yasal hakları engellenip bu haklar yeni suçlamalara gerekçe yapılabilir mi?
NEVRA KADIGİL: HUKUKA AÇIKÇA AYKIRI
İnsan hakları hukukçusu Nevra Kadıgil de söz konusu operasyonların hukuka açıkça aykırı olduğunu anlatıyor. Kadıgil’in konuyla ilgili paylaşımları ise şöyle:
- Bu operasyonların dayanağını Gülen Hareketi ile irtibatlı olunduğu iddiasıyla ceza almış kişilere veya ailelerine yapılan ‘insani yardımlar’ ve bu kişilerin ‘geçimlerini sağlamak için çalışmaları’ oluşturmakta olup, bu soruşturmalar daha önce ceza alan veya soruşturma geçiren bazı kişilerin örgütsel! faaliyette bulundukları ‘önyargısından/kötü niyetinden’ kaynaklanmaktadır.
ÖRGÜTSEL DEĞİL, İNSANİ BİR FAALİYET!
- Öncelikle hayatını idame ettirmek için çalışmak ve muhtaç kişilere insani yardımda bulunmak “örgütsel!” değil “insani” faaliyettir! Yaşamı devam ettirmenin bir gereğidir. Bu konuda birçok Yargıtay kararı mevcuttur.
- Öte yandan, AYM 21/10/2021 tarihli ve 2017/36905 nolu başvuruya ilişkin verdiği kararda, yargılama mercilerinin yukarıda bahsettiğim “önyargı/kötü niyet” ile hareket edemeyeceklerini belirtmektedir.
- Kararda AYM; daha önce hakkında terör örgütü üyesi olma suçundan ‘kesinleşmiş mahkûmiyet’ hükmü bulunan kişilerin ‘herhangi bir yeni eyleminin’ ‘önceki eylemleri’ ile birlikte değerlendirilip, terör örgütüyle ‘yeniden irtibat kurduğunun’ kabul edilmesinin ve bu nedenle terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasının masumiyet karinesini ihlal ettiğine karar vermiştir.
- Bu kararda yapılan belirleme, yeniden yapılanma operasyonları açısından oldukça önemli olup, daha önce ceza almış, soruşturma geçirmiş veya işlem görmüş kişilerin “yeniden irtibat kurduğu önyargısıyla” hayatlarını idame ettirmek için yaptıkları “çalışma” veya “insani yardım“ gibi rutin faaliyetleri nedeniyle soruşturmaya tabi tutulmaları “masumiyet karinesi” başta olmak üzere Anayasa’da korunan temel birçok hakkın ihlalidir.
- Ayrıca, AYM 17/11/2021 tarihli ve 2018/28616 b.nolu başvuruda, “kesinleşmiş mahkumiyet” kararı alan başvurucunun, mesleğinin hak ve yetkilerini kullanmaktan “ömür boyu yasaklanmasını” özel hayata saygı hakkının ihlali olarak değerlendirmiştir.
- “Belirli bir yer ve süre sınırı olmaksızın” başvurucunun yalnızca “kamu sektöründe değil özel sektör bünyesinde de” bir daha mesleğini yapamaması sonucunu doğuran yaptırım AYM’ce “orantısız” bulunmuştur.
- Bu karar uyarınca “mahkumiyet” kararı alan veya “soruşturma geçiren” kişilerin hayatlarını idame için mesleklerini yapmalarının engellenmesi “özel hayata saygı hakkı” başta olmak üzere Anayasa’da korunan temel birçok hakkın ihlalidir.
- Anılan AYM kararları doğrultusunda hayatını idame için yapılan “çalışma” veya “insani yardım“ gibi rutin faaliyetleri nedeniyle kişilerin soruşturmaya tabi tutulmaları açıkça “hukuka aykırı”dır.
- Buna rağmen, “hukuksuzluğu tescilli” bu soruşturmaları yürütenler açıkça görevi kötüye kullanmadan da öte insanlığa karşı suç işlemektedirler.