Bu yılın ilk dört ayında 800’e yakın doktor yurt dışına çıkmak için Türk Tabipleri Birliği’nden belge istemiş.
Bunun anlamı; ‘her gün 7 doktor ülkeyi terk ediyor’ demek.
Hatırlayacaksınız Erdoğan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde doktorlara ilişkin özet olarak şöyle demişti: “Son zamanlarda doktorlar az para aldığı için ayrılıyorlarmış.
Bu doktorları okutan yetiştiren bu devlet değil mi?
Açık konuşuyorum…
Varsın gidiyorlarsa gitsinler…”
İşte Saray’daki Zat’ın; ‘gidiyorlarsa gitsinler’ dediği ülkenin değerlerinden, önemli beyinlerinden bir hekim;
Prof. Dr. Mehmet Ateş.
Bir süre önce çok sevdiği ülkesinden maalesef ayrılmak zorunda kaldı.
Maalesef şundan dolayı diyorum.
Çünkü kendisi, 2005’te Amerika’da aort cerrahisi alanında eğitimini tamamladıktan sonra sevdiği ülkesine geri dönmüştü.
Şayet onu çıkmaya zorlamasalardı vatanını terk etmeyecekti.
Tıp literatürüne, kendi soyadıyla anılan “Ateş Tekniği”yle geçmiş Türkiye’nin en önemli kalp cerrahıydı.
ABD’den dönüşü, İstanbul Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahi Merkezi’nde aort cerrahi kliniğini kurdu.
Kendi alanında, 700 civarında aort ameliyatı gerçekleştirdi.
Şu ana kadar Türkiye’de onun 6 yıl önce ulaştığı ameliyat sayısını hala geçebilmiş cerrah bulunmuyor.
2010’da ise Türkiye’nin sağlık ağırlıklı ilk kurumu olan Şifa Üniversitesi’nin kurulmasında mütevelli heyet başkanı olarak görev aldı.
Ancak onun mütevelli heyet başkanı olduğu bu güzide kuruma kayyım atayabilmek için onu 15 Temmuz öncesinde gözaltına aldılar. (Bu arada Ateş’i, evrakta sahtecilik yapmakla itham eden ve Hizmet Hareketi mensuplarına zulmüyle tanınan Savcı Okan Bato, adı daha sonra adliyede rüşvet skandallarına karıştığını da hatırlatalım.)
İşte bu savcı 15 Temmuz’dan sonra da onu “terörist” olmakla suçladı.
O da, çok sevdiği ülkesinden ve mesleğinden ayrılmak zorunda kaldı.
Kendisine ABD, akademik Greencard vermiş olmasına rağmen o, mesleğini ekim ayından itibaren Avrupa’da icra edecek.
İşte Erdoğan’ın ‘giderse gitsinler’ dediği her yönüyle nadide bir hekimimiz.
Şimdi soruyorum size kim kaybetti? Elbette bu seviyedeki doktorlara ulaşamayan normal vatandaşlar kaybetti.
Erdoğan’ı diri tutmak için etrafında halayık gibi pervane dönen kaç doktor var bilmiyoruz.
Maalesef şeytanın bile hayrette kalacağı değişik ayak oyunlarıyla Prof. Ateş gibi binlercesi meslekten ihraç edildi.
Geride kalan kalifiye doktorların çoğu da şimdilerde kendi tercihiyle ülkeyi terk ediyorlar.
Ülkeyi terk eden doktorlarla alakalı, bir gazete daha yeni şöyle haber çıktı: “Yurt dışına gitmek isteyen doktor sayısında rekor.”
Bu habere göre; geçen yıl, yurt dışında çalışabilmek için Türkiye Tabipler Birliğinden belge talep eden doktor sayısı toplam 1405 iken, 2022’nin 5. ayında bu sayı 945’e ulaşmış. Haziran ayı itibariyle bu sayının bini geçmesi bekleniyormuş.
Yıl sonunda ise tarihi rekor kırarak 2000’e ulaşabileceği tahmin ediliyor.
Bold medyadan Sevinç Özarslan’ın sorularını cevaplayan Prof. Ateş, son yıllarda artan şiddeti ve doktorların Türkiye’den göç etmesini ise şöyle açıklıyor: “Bu yeni bir şey değil. AKP hükümetinin problemlerinin başlangıcı bence 2009’dur. Bir yerde huzur, adalet yoksa hiçbir şey olmaz. Sağlık da bu parantezin içindeki kavramlardan biri. Bir ülkede barış, adalet, huzur olmadıktan sonra her şey sıfırlanır. Sıfır yutan elemandır. Sadece doktor göçü yaşanmıyor, her meslekte var.”
Özarslan’ın, “Diğer meslekler de önemli ama doktorlar göç etmeye başlayınca insanlarda bir panik, tedirginlik başladı.” cümlesine Prof. Ateş şöyle açıklıyor: “Tabi ki sağlık sektörü tamamen ekonomiye devşirilince ufukta bir gelecek göremeyen doktorlar ayrılıyor. Bir insan ne olursa olsun haksızlığa karşı sesini yükseltmiyorsa o olay kendi başına da gelir.
Hele ki birisi “iyi oldu”, “oh olsun” diyorsa başına gelmeden ölmez.
Bu bereketsizliği yaşar, bu problemleri yaşar.
Allah Adil-i Mutlak’tır.
KHK ile birçok üniversite, özel okul kapatılınca diğerleri alkışladılar, meydan bize kaldı diye.
Hepsi şu anda batıyor.
Hastaneye gider, doktor bulamaz, yarın öbür gün ekmek de bulunamayacaklar belki.
Prof. Ateş, Özarslan’a “Sürgün Profesör Mehmet Ateş’in hikâyesi: Tekniği tıp literatürüne girdi, Avrupa’da kalp cerrahlığına başlayacak” başlığıyla yayınlanan uzun bir röportaj vermiş.
Eğer merak edip okursanız röportajda, sadece sürgün edilen bir cerrahın başına gelenleri değil, aynı zamanda son yıllarda her kesimden, her görüşten doktorun Türkiye’den neden göç ettiğine de cevap bulacaksınız.
Merak edenler için adresini buraya yazıyorum: “https://www.boldmedya.com/2022/07/29/surgun-profesor-mehmet-atesin-hikayesi-teknigi-tip-literaturune-girdi-avrupada-kalp-cerrahligina-baslayacak/”
Prof. Ateş, yaşadığı onca şeye rağmen ülkesine küskün değil. Bir gün fırsat verilirse tekrar kaldığı yerden devam etmeyi arzu ediyor. Ancak o yaşadıklarını da “Allah Adil-i Mutlaktır” diyerek Rabbine havale ediyor.
Röportajını, “Kimse ümitsizliğe kapılmasın yemin edebilirim. Hem vallahi hem billahi hem de tallahi bu devran böyle devam etmez. Çok yakın bir gelecekte bu zalimlerin gümbür gümbür yıkıldığını göreceksiniz. Zulüm devam etmez. Bu biline. Kimse ümidinden bir şey kaybetmesin ve kardeşlerine bir kâse de olsa ümit götürsün… (Bu) dünyadan günahlardan arınmış olarak tertemiz ayrılmamız temennisiyle.” diyerek bitirmiş.
Soyadıyla anılan teknikle hala Türkiye’de ve dünyada yetiştirdiği doktorlar ameliyatlar yapıyor.
Bu tekniği Amerika’daki eğitimi esnasında geliştirmiş.
Kendisi buna “Bir tür cerrahi dikiş tekniği” diyor ve ekliyor: “Aort ameliyatında bu teknik sayesinde beynin kansız kalma süresi 40 dakikadan 20 dakikaya düşüyor.
Hatta 8,5 dakikalık bir rekorumuz bile var.”
Allah aşkına şimdi siz söyleyin.
Geliştirdiği teknik sayesinde binlerce insana hayat veren bir Cerrah, nasıl “terörist” olabilir.
Böyle bir suçu uyduranların şimdi vicdanları rahat mı acaba?
Prof. Ateş gibi binlercesini ihraç etmekle memleket daha iyi günler mi gidiyor?
Memleketin iyiye gitmediği ülkesini terk etmek için sıraya girmiş doktorların sayısından belli.
Ne diyelim?
Hasılı, Muharrem ayıdır.
Yezit’ler ülkeyi Kerbela’ya çeviredursun, Türkiye’yi terk eden başarılı göçmen hekimler ise başarılarıyla Avrupa’yı Ateş’leyen ümit meşaleleri yakmaya başladı bile..!
Prof.Dr. Mehmet Ateş gibi daha ne başarı hikâyeleri duyacaksınız.
Ümidinizi yitirmeyin.