AKP’nin iktidar olduğu son yirmi yılda yaşanan zulüm ve çeşitli baskılar sonucu hayatını kaybedenlerin hayatı kitaplaştı. Sözkonusu süreçte hayatını kaybeden ve her sayfasında bir kişinin yer aldığı ‘YitenCAN’lar almanak/albüm 100 sayfadan oluşuyor. Ayrıca sözkonusu çalışma hem PDF hem de Word olarak www.yitencanlar.com sitesinde yer alan almanak/albüm, yakında sosyal medyada duyurulacak bir kampanya ile kamuoyuyla paylaşılacağı belirtildi.
ÇALIŞMADAKİ ASIL MAKSAD, OLUP BİTİNLERE TANIKLIK VE TARİHE NOT DÜŞMEK
Editörlüğünü Enes Cansever’in yaptığı çalışma, yaklaşık üç ay sürdü. Çalışma, ağırlıklı olarak 15 Temmuz Planlı Darbe sürecinde işkence, hastalık ve çeşitli nedenlerle hayatını kaybedenler ile ülkeyi terk ederek sürgün hayatında vefat edenlerin hazin hikayeleri yer alıyor. Türkiye’de KHK mağdurları, cezaevinde hayatını kaybeden suçsuz insanlar, babaları ve anneleri içeride olan çocukların hayatları, KHK TV kurucusu Prof. Dr. Haluk Savaş gibi insanların kaleme alındığı almanak, önemli isimlerin kalemleri ile can buluyor.
Editör Enes Cansever, sevgi ve hoşgörü insanı Mevlana’ya ait olan ‘Susamak dili, susmak yüreği kurutur’ sözünü yazısına başlık kullanarak, sözkonusu çalışmayı, ‘bir insanlık projesi’ olarak yorumladı. Almanak çalışmasında, zulümden etkilenerek, hayatını kaybeden tüm farklı kesimlerin yer aldığına işaret eden Cansever, ”Böylesi bir çalışmayla temel gayemiz; her dönem farklı bir mahallenin kapısını çalan ve adeta baştan aşağı ne varsa alıp götüren zulmü; gözler önüne sermek. Bu süreçte olup bitenlere tanıklık etmektir. Ve elbette tarihe not düşmektir, asıl amaç’’ dedi.
AKTİVİST NATALİA AVAZYAN VE MELEK ÇETİNKAYA BİRER YAZIYLA YER ALIYOR
Tanınmış yazar, gazeteci, siyasetçi, sanatçı, tiyatrocu ve sporcuların birer yazıyla yer aldığı Yiten CAN’lar sayfalarında, insanlara yapılan zulüm gözler önüne seriliyor. Sözkonusu süreçte yer alan ve hayatını kaybeden şahısların, birinci dereceden yakını eşi ve çocuğunun, yazdığı yazılarla, yaşanan zulüm sürecinin tüm boyutları gözler önüne seriliyor. Ayrıca, başta KHK’lar olmak üzere işinden, aşından ve canından olan mağdurların sesi olan Natalia Avazyan ve askeri öğrencilerin sesini tüm zorluklara rağmen duyuran Melik Çetinkaya da, bu süreçte kanser olup hayatını kaybeden Fatih Terzioğlu ve Harbiyeli Yusuf Yurt’un çektiği sıkıntılara ışık tuttular.
TAYBET İNAN, CEMİLE ÇAĞIRGA VE GÖKHAN AÇIKKOLLU’NUN DRAMLARI BU ÇALIŞMADA
Hendek olaylarında Cizre’de, polis kurşunuyla hayatını kaybederek derin dondurucuda üç gün saklanan ve ilk olarak gündeme taşıyan 26. Dönem Milletvekili ve aktivist Mehmet Ali Aslan, Cemile Çağırga’nın dıramını yazarken, Gazeteci Bülent Keneş ise 8 gün cesedi sokakta kalan Taybet İnan’ı yazdı. 15 Temmuz Planlı Başarısız Darbe nedeniyle tutuklanan ve işkenceyle öldürüldükten sonra masum olduğu ortaya çıkan öğretmen Gökhan Açıkkollu’nun eşi Tülay Açıkkollu ise almanakta yaşadığı sürece dikkat çekiyor.
ÖNEMLİ ŞAHISLAR FARKLI SİMALARIN ÇEKTİĞİ ACILARA DİKKAT ÇEKİYOR
Öte yandan İnsan Hakları Savunucusu HDP Kocaeli Milletvekillileri Ömer Faruk Gergerlioğlu, Huda Kaya ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Yazarlar Mehmet Efe Çaman, Memduh Bayraktaroğlu, Ahmet Nesin, Ümit Kıvanç, Muhsin Ahmet Karabay, Mahmut Akpınar, Ahmet Kurucu, Abdülhamit Bilici, Bülent Korucu, Tiyatrocu Hilal Nesin, Ünlü Basketbolcu Enes Kanter, Sanatçılar Süvari ve Ercan Yavuz ile birçok ismin yer aldığı almanaktaki yazılar, sesli ve görsel olarak da hazırlanıyor.
- YÜZYILDA ALMANYA’DA YAHUDİ OLMAK NEYSE, 21. YÜZYILDA TÜRKİYE’DE KHK’LI OLMAK ODUR
Milletvekili Gergerlioğlu, Türkiye’de yaşanan OHAL dönemine ve KHK’lara atıfta bulunarak, ‘20. Yüzyılda Almanya’da Yahudi olmak neyse, 21. Yüzyılda Türkiye’de KHK’lı olmak odur’ başlıklı yazıyı kaleme aldı. KHK’lılara yapılan hukuksuzluklara dikkat çeken, Gergerlioğlu aç, susuz kalan yüz binlerce insanın sosyal yardım almasının bile nefret duyguları ile engellendiğine işaret ediyor.
‘ELBET HESABINI ADİL BİR BİÇİMDE SORACAĞIZ, SEVGİLİ TAHİR’
Milletvekili ve İnsan Hakları Aktivisti Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır dört ayaklı minarenin yanında açıklama yaparken, menfur bir suikast sonucu hayatını kaybeden Tahir Elçi’yi kaleme alarak, acı haberi aldığı günkü duygularına yer veriyor. Diyarbakır Barosu eski Başkanı Avukat Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü, sokağa çıkma yasağı ilan edilen Sur ilçesindeki 4 Ayaklı Minare önünde kurşunlanarak katledilmişti. Sezgin Tanrıkulu, yazdığı makalede ‘Tahir’i öldürerek bu mücadelenin yolcularını sindiremeyecekler’ diyerek, bütün bu olanların hesabının adil bir biçimde sorulacağını yazdı.
ADALET NÖBETİNİN SEMBOLÜ: ŞENYAŞAR AİLESİ
28 Şubat döneminde müebbetle yargılanan ve en çok zulüm yaşayan Milletvekili Huda Kaya ise; almanakta, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde katledilen Şenyaşar ailesinin yaşadıklarına parmak basıyor. Aylardan beri Urfa adalet Sarayı’nın önünde adalet arayan ve dünyada bir sembol haline gelen Emine Şenyaşar’ın, çektiği acıdan dolayı çok ağladığı için görme özelliğini kaybettiğine işaret eden Kaya; “AKP’li zorbalar, Eşi ve 2 oğlu kurşunla, diğeri rejimin adaletsizliğiyle öldürüldü” dedi. Kaya; “Ailesinin katilleri olan Yıldız ailesinden 23 kişi elini kolunu sallayarak Suruç’ta geziyorken, o adalet için yaz kış demeden Urfa Adliyesi önünde sesini hepimize duyurmaya çalışıyor. Emine anada çok ağlamaktan yüzde yetmiş görme kaybı başladı.” diyerek, yaşanan adaletsizliğe dikkat çekiyor.
HALUK SAVAŞ: EN ZOR ŞARTLARDA ZULME VE ZÂLİME MEYDAN OKUDU
KHK TV’nin kurucusu Prof. Dr. Haluk Savaş’ı Üniversiteden sınıf arkadaşı Prof. Dr. Zekeriya Aktürk kaleme aldı. Yakalandığı kanser hastalığı sonrası iki yıl önce vefat eden Prof.Dr. Savaş’ın ‘Burada öleceğim, herkes bunun sebebinin kimler olduğunu bilecek’ başlıklı yazısı yer alıyor. ‘’Vefat etmeden birkaç gün önce yanında olan bir arkadaşım, huzur içerisinde olduğunu söylemişti. Ölüm döşeğinde dahi zulme karşı mücadele mesajları vermesi ayrıca manidardır.’’ diyerek Haluk hocayı anlattı.
PLASTİK SANDALYEDEKİ ÖLÜMÜN ANATOMİSİ
Gazeteci ve akademisyen Prof. Dr. M.Efe Çaman ise; tutulduğu hücrede plastik sandalyede hayatını kaybeden komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu’nu kaleme aldı. Mustafa Kabakçıoğlu’nun, bir yardım kuruluşuna yıllar önce yaptığı 5 TL’lik yardım kanıt gösterilerek suçlandıktan sonra konulduğu bakımsız hapishane hücresinde ve tek başına çırpınarak öldüğüne işaret ediyor. Prof. Dr. Çaman; “Midem bulanıyor: Şimdi çıkıp AKP’den, derin devletten, zâlim rejimden, kutuplaşmış ve tarumar olmuş bir siyasetten falan söz edebilirdim ama öyle yapmayacağım. Çünkü polis Mustafa’nın katili bir toplum! Toplu bir cinayet, çok ortaklı bir katliam, kitle tarafından yapılan bir linç, bir tür kollektif idam burada söz konusu olan! Belanızı bulasınız!” diyor. ZAMAN Avustralya