15 Temmuz sonrası çıkarılan hukuksuz KHK’larla binlerce çalışanın mesleklerinden ihraç edilmesi, ilk kez bir filme konu oldu. Diyarbakır’da çekilen ve sendika eylemlerine katıldıkları için ihraç edilen iki demiryolu işçisinin yaşadıklarını konu alan film, altı uluslararası festivalde seçkiye kaldı.
Amerika’nın Sesi’nin aktardığı habere göre, çekimi, yılın ilk aylarında Diyarbakır’da yapılan filmin adı “Station Number 4”, “4.İstasyon”. Yönetmenliğini Nevzat Ay’ın yaptığı kısa metrajlı filmin konusu, Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra binlerce kamu çalışanının hayatını etkileyen ihraçlar.
Çekimleri, Diyarbakır Garı’nda yapılan filmde, Vural ve Özcan adlı, 20 yıllık iki demiryolu işçisinin ihraç edilme süreçleri anlatılıyor. İki arkadaş üye oldukları sendikanın düzenlediği eyleme katılır. Eylemin ardından iki arkadaşla ilgili bilgiler, çalıştıkları kuruma gider. Bunun üzerine kurum yönetimi, iki çalışanın da ihraç edilmesine karar verir. İhraç kararını çalışanlara bildirmek de Diyarbakır’daki müdüre düşer. İki çalışan bir anda işsiz kalır. Vural, şehir dışına gitmeye karar verir. Ancak Özcan, Diyarbakır’da ailesinin yanında kalacaktır. Yola çıkan Vural, son anda gitmekten vazgeçerek arkadaşının yanına döner. İki arkadaşın ihraç edildikten sonraki ilk gününü anlatan filmin çekimleri, bir ayda tamamlandı.
Film, Nevzat Ay’ın üniversiteden mezun olduktan sonra imza attığı ilk filmi. 15 festivale gönderilen film, binlerce filmi geride bırakarak, Barcelona, Valencia, Milan, Hindistan, İngiltere ve İskoçya film festivallerinde seçkiye değer bulundu.
VOA Türkçe’ye konuşan Yönetmen Ay, yıllardır bir istasyonda film çekmeyi hayal ettiğini söyledi. Ay, hayalini toplumsal bir olayla gerçekleştirdiğini ifade ederek filminin, festivallerde seçkiye kalmasından mutlu olduğunu belirtti. Filmin Türkçe ve Kürtçe olduğunu vurgulayan Ay, “İlk filmim olduğu için biraz heyecanlıydım. Oyuncuların tecrübeleriyle bu aşamayı atlatabildik. Binlerce film arasından seçilmesi bizi daha da motive etti. Bu motivasyonla, diğer projelerde daha iyi bir aşamaya geçmiş oluruz inşallah. Film, sanat çevreleri tarafından kabul gördü. Binlerce film gönderiliyor. Bu kadar film arasından seçilmesi, onların da bu hikâyeye bir ilgilerinin, bağlarının oluştuğunu gösteriyor” dedi.
Başrol oyuncusu kendi hayatını oynadı
Filmin Başrol oyuncusu Vural Tantekin, aslında senaryoya yabancı değildi. 27 yıl Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda çalışan Tantekin, belediyeye kayyum atanınca, işinden ayrılmak zorunda kaldı. Tantekin, senaryo kendi hayatıyla benzeştiği için gerçek ismini kullanmış. VOA Türkçe’ye konuşan Tantekin, rol arkadaşı Özcan Ateş’in de aynı süreçte işini kaybettiğini söyledi. Çekimler sırasında, başından geçenleri yeniden yaşadığına dikkat çeken Tantekin, “Oynarken bir kez daha yaşamış oldum. Psikolojik olarak etkiledi tabii. Bunu derdini anlatmak, sesiniz, soluğunuzu anlatmak için çekiyorum, kaç insana ulaşabiliriz? İnsanların aklına nasıl soru işareti yaratabiliriz? mantığıyla yaklaştığımız için de çekim bittikten sonra olağan yaşamımıza döndük” diye konuştu.
Filmin festivallerde seçkiye kalmasının büyük başarı olduğunu ifade eden Tantekin, “Hem yönetmenimizin ilk filmi, hem de Diyarbakır’da ilk kez bu kadar kabul gören filmlerden biri bu. Filmler arasında ilk ona kalmak çok büyük başarı. İspanya’daki festivallere, Türkiye’den kabul edilen tek film. Avrupa’daki insanlar bizim acılarımızı en az bizim kadar hissediyor biliyor ama bizim coğrafyamızda yaşayan insanların algıları onlar kadar açık değil, duyarsız, habersiz yaşıyor” şeklinde konuştu.
Film Türkiye’de de ekim ayında düzenlenecek Altın Portakal Film Festivaline gönderildi. Sanatçılar, filmin burada da seçkiye kalacağı konusunda umutlu.