Bu yazıyı hakikatin hatırı kalmasın diye yazıyorum. Nedim Şener’i bizzat bilmem, tanımam, sadece medyadan biliyorum ve durumunu “ibretle” izliyorum…
Evrim teorisine inanmıyorum buna rağmen Nedim Şener’in hayat serencamesine bakınca “tam tersi yönünde” gerçek olabileceğini düşünüyorum…
Arkadaş gazetecilik yapıp, ortaya insanlığın faydasına işler koyacağına tam bir “tetikçilik” ruh haletiyle yalan, dolan, iftira ile algı oluşturmaya gayret ediyor…
Cemaat’le kafasını ve dengesini bozmuş durumda, bütün işi varsa yoksa, aslı astarı olmayan şeylerle Cemaat’e nasıl çamur atarım deyip, çamur deryası içerisinde debelenip durmak.
İrtica dediler olmadı, mal menal, para pul dediler olmadı, terörist dediler olmadı, buyurun buradan yakın der gibi bu sefer de biraz da paparazzi verelim diyerek, Cemaat’in namusunu dillerine doladılar…
Hani derler ya “Dinimize küfreden Müslüman olsa bari” Nedimciğim alem sizleri de, bizleri de gayet iyi tanıyor…
Senin nasıl bir insan olduğunu tarifle uğraşmayacağım, arkadaşlarımı Erol Mütercimler’in “Nedim Şener Gerçeği” isimli kısa videosunda söylediklerine, bilhassa “Kendisinin gazeteci olduğunu iddia eden bir şahsiyet var Nedim Şener, yalancı, iftiracı bir oğlan bu çocuk” sözüne yönlendiriyor, ayrıca Sedat Peker’in senin hakkında yazdıklarına havale ediyorum, senin kimliğini oradan çek edebilirler…
Son haftalarda insanları karalamak için Hocaefendi’nin güzel ismini de kullanarak, güyâ O’ndan icazetle bir kısım insanların güyâ kadınlarla ilişkileri üzerinden “algı” yapmaya çalışıyor. İlk yazısını görmüştüm sonra iki yazı daha yazmış. Yazdıklarına bazı arkadaşlarımız yazı yazarak, açıklama yaparak cevap vermişlerdi, son yazısına beni de eklemiş, bekliyordum, neden mi ? Çünkü bir süredir sosyal medya üzerinden Nedimciğim ile “tokuşup” duruyoruz, açıkçası yazılarına beni eklemese hatırım kalırdı (!?)
Sizi çok yormadan olayın gidişatını sizlere şöyle gostereyim ;
İlk karşılaştığımız yer Twitter üzerinden, Nedim’in ara ara histeri nöbetleriyle Cemaat’i bölme plan ve yazıları üzerine oldu. Bir video yapıp “Nedimciğim çatlasanızda patlasanız da Cemaat’i bölemezsiniz, biriz, dimdik ayaktayız, burada hizmet etme imkanı bırakmasanız aya merdiven kurar gider orada hizmet ederiz” deyince önce Şener ardından da Veryansın TV “Fethullahçılar Ay’a çıkıyor” diye beni Hedef gösterip haber yaptılar (3 Ekim 2020)
İkinci karşılaştığımız yer yine Twitter üzerinden Hocaefendi’nin sağlığıyla alakalı spekülasyonlarına verdiğim cevap oldu, hevesleri kursaklarında kaldı, beni yine kendince serrişte etti ve trollerinin onlarca küfürle bana saldırmalarını sağladı, arkasında bir trol ordusu olduğunu yakinen görmüş oldum.
Sonrasında Erdoğan’ın katıldığı NATO toplantısında güya “Hizmet” hakkında NATO bildirgesinde “F*tö Terör Örgütü” ifadesinin geçtiğini söylediler, diğer arkadaşlarımız gibi doğruyu yazınca bakın benim hakkımda neler yazdı ;
“Mansur” kod adlı çift Bylock kullanan F.TÖ’cü Turgut Karabulut kaşınmış
Kurban paralarımdan F.TÖ elebaşına giden yüzde 10’u bile iç eden, hacca vaadiyle fazla para toplayıp örgüt üyelerini dolandırdığı için Avusturalya’ya sürülen Turgut, sen şimdi iblis Gülen için son duanı et…” ( Temmuz 2022, yazım ve kelime hataları tamamen N.Ş’e aittir )
Diğer Tweet’i de şöyle ;
“Ah F.TÖ’cü firari yüzsüz mansur, ah ucuz mansur ah utanmaz, ahlaksız mansur, ah iftiracı, F.TÖ’cü mansur, ah soru değil gelecek çalan mansur, ah kumpasçı mansur ah dinine, milletine vatanına ihanet eden F.TÖ’cü utanmadan hala konuşuyor musun sen”
Ardından “15 Temmuz’un bir tiyatro olduğunu” tekrar söyleyip Hizmet Gönüllüleri’nin darbede çok büyük kan akmasına engel olduklarını ve ileride tarihin teşekkür edeceğini söyleyince bu sefer beni algı operatörü ilan etti ;
“Tipik F.TÖ’cü; kod adı mansur, gerçek adı Turgut Karabulut, bylokçu firari.
15 Temmuz darbesine kalkışmalarına rağmen, darbeyi durdurduklarını saçmalayacak kadar mankurtlaşmış algı operatörü” (18 Temmuz 2022)
O çok güzel belgesel “Mavi Otobüs” hadisesinden sonra yaptığım video ile “Mavi Otobüs’ün altında kalanlar” içerisinde Nedim’i de sayınca hakaretlerinin dozajını daha da artırdı.
Lütfen şu tweetine bakar mısınız “Olmamış F.TÖcü “mansur” kod adlı Turgut,
#MaviOtobüs olmamış, üç beş yalancı F.TÖ’cü yan yana getirmişsiniz tam bir fiyasko.
Turgut, hakkında bilgi veren 40 kişinin ifadelerindeki maceraların daha ilginç film olur ”
İşte bu tarihten sonra Nedim’in trollerinin saldırıları ve küfürlerine o kadar maruz kaldım ki anlatamam…
Son olarak Nedim’e “Sezgin Baran Korkmaz’dan para alıp almadığını” sorunca film koptu…
Türkiye’de Twitter hesabım yasaklandı, engellendi, maalesef birçok özelliğini kaybettim, yoğun spamlanmadan sonra Twitter hesabımın birçok özelliğini kullanamaz oldum, şahsi bloğuma da ulaşılamıyor. Avustralya Zaman Gazetesi Türkiye’de zaten yasaklı ve engelli…
Atın tutun nasıl olsa Türk kamuoyunda bizler şu an hayalet gibiyiz, hiçbir şekilde yazdıklarımızı, çizdiklerimizi insanlara göstermiyorsunuz…
“Nedimgillerin” neden bu kadar endişeli olduğunu anlayabiliyorum çünkü o kadar suç işlediler ki, yarın gerçeklerin ortaya çıkmaması için Hizmet hakkındaki hakikatleri haykıran, en ufak ses ve suluğu boğmak istiyorlar…
İftiralarla beni ve arkadaşlarımı susturmaya gayret ediyorsanız bilin ki susmayacağız, yıldırmaya gayret ediyorsanız yılmayacağız…
Sevgili arkadaşlar uzadığının farkındayım fakat özür dileyerek, sabrınıza sığınarak esas şunları yazmalıyım ;
Elhamdülillah hicret ederek Moğolistan’da vazife yaptım, o güzel insanlar bizleri çok güzel ağırladılar.
NŞ son yazısında benim de “Genç bir kadınla ilişkim olduğu ve Avustralya’ya imam olarak atanınca onu Avustralya’ya götürdüğümün söylendiğini” yazmış, evet müthiş gazeteci bunun “söylendiğini” yazmış ve diğer arkadaşlarımız için de “her üç yazıda” benzeri ifadeler kullanmış, habire mış mış…
Ahmet Kurucan’ın yazdığı yazıda kendisine verdiği cevap gibi ben de “Bu çamurun izi de kalmaz” diyeyim ama yine de şunları söyleyeyim ;
Moğolistan’da yaklaşık 7 yıl kaldım süreç içerisinde benim hakkımda Dış İşleri Bakanlığına birkaç dosya verdiler, Mevlüt Çavuşoğlu bizzat “Bunlar Humeyni’den daha tehlikeli” dedi, içi boş iddialarla suçladılar, sağ olsun Moğollar ilgi göstermeyince bir kısım insanlara ben ve 11 arkadaşım için 11 milyon dolar teklif ettiler, o da olmayınca “Eximbank” üzerinden 300 milyon dolar karşılıksız kredi vermeyi vaat ettiler, tabii ki bu da tutmadı…
Sonra “mafyatik” bir kısım insanlarla anlaştılar, anlayacağınız koca Türkiye Cumhuriyeti ben ve birkaç arkadaşımla uğraşıyordu. Moğolistan’dan ayrılmak zorunda kaldım, bir süre Güney Kore’de bekleyip, ailemle beraber Amerika’ya geçtim…
Zaten benden bir yıl kadar sonra da genel müdür yardımcımız, sonradan genel müdür olan Veysel Bey’i ülkeden “mafyatik” usullerle kaçırmaya kalktılar ve kendisini zar zor kurtarabildik, bu olayı hepiniz biliyorsunuz…
Nedim gibi üç-beş kuruşa tav olan insanlar üç-beş kuruş için her şeyi yapabilirler, parayla her şeyi söyler ve söyletebilirler, yaptırabilirler, sizler de bilirsiniz. Yeni yeni arkadaşları bu potanın altına sokmaya çalışırlarsa hiç şaşırmayacağım, demek ki yeni trendleri bu, terörist dedik olmadı, bari namussuz diyelim…
Evet, bütün bunlar yetmedi, beni “terörist” ilan ettiler, başıma ödülle renkli terör listelerinde yayınladılar, olmayan mal varlığıma resmi gazetede ismimi ve bütün şahsi bilgilerimi yayınlayarak el koydular, Amerika’ya iltica ettim ve neredeyse 6 yıldır burada yaşıyorum…
Şimdi Nedimciğim, 25 kadar ülkeye gittim-geldim, Türk pasaportumda bütün giriş çıkışlarım mevcuttur. Avustralya’ya bir kez olsun ayak basmadım, orada hiç bulunmadım, ne kendim gittim, ne de kimseyi götürdüm, hangi genç kadını götürmüşüm “söyleniyormuş” (!?) eğer ismini, cismini yazarsan ben de bilgi sahibi olurum “asla olmayan ilişkimi” bu vesileyle öğrenmiş olurum, böyle bir bilgiyi bana da verirsen teşekkür ederim…
Senden yeni saldırı ve solvolar bekliyordum, ama bu kadarını beklemiyordum, pes doğrusu…
Gayzınızdan, kininizden çatlayacaksınız ! Kendinizi bu kadar germeyin, sağlığınıza zararı var.
Şimdi sana namussuz, şerefsiz desem, şeref ve namus kelimeleri ile seni bir araya getirmek o kelimelere hakaret olur.
Eşin ve çocukların var mı bilmiyorum, onlardan özür dileyerek (bu hususta birşey bilmediğimi tekrar ekleyerek) şöyle bir söz söylesem doğru olur mu ?
Nedim’in iş yerinde ve dışında bir kısım genç kızlarla ilişkileri var(mış) hatta eşinin yakın akrabalarına sarkıyor(muş), bunlar “söyleniyor” (!?) Mış da mış…
Ben hukukçuyum, ne zamandır “söyleniyor” söyleniyor(muş), mış mışlar hüküm ifade ediyor !?
Sence doğru olur mu ? Sana göre doğru olabilir ama bana göre asla doğru değil, yalan hatta iftira olur, ben “Allah’tan korkarım” çünkü hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Nedimciğim karnından uydurduğun “mış mışlarla” yazı yazılır, haber verilir mi ? Utanmıyor musun ?
Çok uzattım biliyorum, bitireyim ;
Evet bu çamurun izi de kalmaz, sana cevap verdim çünkü yalan, dolan, iftira olan bu “mış-mışlı” iddialar havada kalmamalı…
Son olarak ben “fesabrun cemîl” der “hasbünallahü ve ni’mel vekîl” diyerek, seni Allah’a havale ederim. Allah’tan bul !
Fakat unutma diktatorizmanız bitip, hukuk geri dönünce mahkemede hesaplaşacağız…
@mansurturgut