Furkan Vakfı Kurucusu Alparslan Kuytul, kamuoyunda ‘sansür yasası’ olarak bilinen düzenlemeyle rejimin istediği herkesi tutuklayabileceğini söyledi.
Ağrı Patnos Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kuytul, ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde sansür yasasına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu yasayı derhal iptal etmesi gerektiğini anlatan Kuytul, “Seçimden sonraya bırakmamalıdır. Çünkü bu kanunu çıkaranlar bunun iptal edileceğini hesaba katıyorlardır. Ama ‘nasıl olsa seçimden sonraya kalır’ gibi düşünüyorlardır. Seçim döneminde hiç bir haber çıkmasın, yapılan yanlışları halk duymasın istiyorlar. Seçimden sonraya bırakılmamalı.” dedi.
Alparslan Kuytul, sosyal medya hesabından yayınlanan ses kaydında şunları söylüyor:
- Allah cc buyuruyor; Allah’ı unutunlar gibi olmayın. Allah’ı unutursa insanlar Allah da ne yapar; onlara kendilerini unutturur. Kendilerini unutturma iki şekilde olur; ya güç ve kuvvet sahibidir, o zaman Firavun’laşır. Çamurdan yaratıldığını unutur; ya da o Firavunlara kulluk yapan insan durumuna gelir. Bu da insanın şerefli bir varlık olduğunu unutan insan halidir. Firavunlara kulluk yapar.
- Firavunlar diktatör kimselerdir. Diktatörlük aslında saltanak sürme isteğidir. Diktatörlük Allah’ı ve kendini unutmaktır. Allah’ı unutan Firavunlaşır. ‘Benim dediğim olacak’ demeye başlar. Kendisinin ‘kul’ olduğunu unutur. İşte o zaman diktatör kesilir ve zulmetmeye başlar.
- Adalet, itaati ve muhabbeti doğurur. Zulüm ise nefreti doğurur. Bundan dolayı insanların adaletli olması icap ederken diktatörlerin her zaman zalimleştiğini görüyoruz. Sanki adalet zormuş gibi… Halbu ki aslında adalet daha kolaydır. Zulüm esasında sonuçları itibariyle çok daha zordur.
- Düşünceyi yok edemeyenler düşüneni yok etmeye çalışır. Ancak diktatörlük sonunda hakikate mağlup olur. Çünkü her insan İslam fıtratı üzere yaratılmıştır. Dolayısıyla doğruya daha çok temayüllüdür. Doğruyu eninde sonunda anlayacaktır.
- Belki diktatörler halkın algısını değiştirirler ellerindeki güç ve imkan sayesinde. Diktatörler zorbalıkla toplumu değiştirirler. Peygamberler ise tebliğ ve eğitimle toplumu değiştirirler. Bu peygamberlerin üstünlüğü, diktatörlerinde alçaklığıdır.
- Diktatörler insanları insan yerine koymazlar. Onları ikna etmeye bile gerek görmezler. Diktatörler kendi işlerine geleni halkın menfaatineymiş gibi göstererek ayakta dururlar. ‘Vatan millet Sakarya’ derler, halbu ki kendi saltanatları peşindedirler.
- Diktatörler saltanatları için tehlikeli gördüklerini gayrimeşru ilan ederler. Neyi meşru neyin gayri meşru olduğu Allah’ın koyduğu ölçülerle anlaşılır, diktatörlerin değil! Neyin meşru olduğuna karar verecek olan Allah’tır.
- Zindanlar gerçekleri susturamaz aksine kısık sesi naraya dönüştürür. Diktatörler herkesi tehdit ederek, bir kısmını da zindana atarak gerçekleri susturacaklarını zannederlerse de aslında kısık sesi naraya dönüştürmektedirler. Eğer bir toplum diktatörlükle mücadele etmiyorsa, o toplum kaliteli bir toplum değildir. Zulüm ve diktatörlükle mücadele etmeyenler adaleti ve özgürlüğü hak etmezler. Davasını diktatörlüğü satanlar, korkaklar ve şahsiyetsizlerdir.
- En son çıkan sansür yasası ile ilgili de kısa bir şey söylemek istiyorum. Yasaya göre halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni, genel sağlıkla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli bir şekilde alenen yayan kimseler 1 yılla 3 yıl arasında hapis cezasına çarptırılır.
- Bunu katalog (tutuklama gerektiren) suçların arasına koydular. Yani bu suçu işleyen kişi derhal tutuklanabilir. Bu kanunun her tarafı açık, ucu açık bir kanun. İstedikleri gibi yorumlayacaklar, istediklerini hapse atacaklar. Onun için bu şekilde yazdılar.
- ‘Halk arasında endişe, korku’. Bunun kararını kim verecek? Yani bir haber yayınlandı, bu endişe yarattı mı, yaratmadı mı? İstedikleri zaman, ‘Bu ülke güvenliğini tehlikeye sokuyor’ diyecekler.
- Anayasa Mahkemesi, yapılan başvuruyu derhal sonuçlandırmalı. Seçimden sonraya bırakmamalıdır. Çünkü bu kanunu çıkaranlar bunun iptal edileceğini hesaba katıyorlardır. Ama ‘nasıl olsa seçimden sonraya kalır’ gibi düşünüyorlardır. Seçim döneminde hiç bir haber çıkmasın, yapılan yanlışları halk duymasın istiyorlar. Seçimden sonraya bırakılmamalı.
- Bir ülkenin alimleri, aydınları ve gazetecileri gerçekleri konuşmak için hapsi göze almazlarsa o ülkede diktatörlük, haksızlık ve hırsızlık kökleşir. Bunu unutmamalılar. Devletin elinde her türlü imkan var. Yalan bir haberi hemen düzeltebilir, yalan haber yapanı rezil edebilir. Dolayısıyla böyle bir sansür yasasına ihtiyaç yoktur.