İyi ki, insani yardımda bulunmanın veya yardım kuruluşlarına destek vermenin gönüllü veya maddi destekte bulunmanın takdir edildiği, hatta verginizden düşebildiğiniz, gerektiğinde de bunları kendinize referans olarak gösterebileceğiniz bir ülkede yaşıyoruz. Hatta takdir edilip, zaman zaman size bundan dolayı plaketler verilir ve insanlık adına yaptığınız bu onurlu davranışınızın ne kadar anlam ifade ettiğinin karşılığını görürsünüz.
Avustralya’da bu gibi konular için zaman zaman hem toplum tarafından tanınması, hem de teşvik edici olması amacıyla programlar düzenlenir ve bu programlarda yapılan faaliyetler tanıtılıp, takdire şayan olduğu için övgü ile bahsedilerek, hediye ve plaketlerle ödüllendirilir. Mesela en çarpıcı örnek ZAMAN Avustralya’da da röportajı yer alan Mithat Ünlü.
Avustralya’da mülteci durumunda ve yardıma ihtiyacı olan bir kişi iken, gösterdiği çaba ve azim ile işçi olarak başladığı kariyerinde, sonradan işveren konumuna gelmiş ve kendisinin durumunda olan mültecilere yardım etmeye başlamış. Sydney’de kendisinin yaşadığı bölgedeki Mülteciler Merkezi yetkililerinin bu durum dikkatlerini çekmiş ve yaptığı yardımın ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu, şu ifadelerle teşekkür etmişler ‘Siz bize yardım almak için müracaat etmiştiniz; ama şimdi görüyoruz ki, bize yardım ediyorsunuz. Siz, mülteciler devlete yük oluyor algısını yıktınız’.
Mithat Ünlü’nün yanısıra geçtiğimiz haftalarda da eğitimci Süleyman Kaya, adeta yardımlaşma ve dayanışma da sınırları zorlarcasına, Yunanistan’daki mağdur aileler için düzenlenen bir etkinliğe destek olmak için bisikleti ile Melbourne’den, Sydney’e kadar geldi. Avustralya’da kurulmuş insan hakları savunucusu ‘Advocates for Dignity’ derneğinin organize ettiği etkinlikte toplanan bağışların, Yunanistan’daki mağdur ailelere ulaştırılacağı belirtildi.
Bu örnekleri dünyadaki en masum, en samimi ve en güzel bir davranış sergileyerek hayırseverlik yapan insanların, maalesef Türkiye’de terör destekçisi olarak tanıtılmaya çalışıldığı için verdim. Herhalde Türkiye hariç, dünyanın hiç bir ülkesinde mağdura, muhtaç olanlara insani yardımda bulunmak suç sayılmıyordur.
Geçen hafta mağdur aileler ve tutuklu yakınlarına yardım yaptıkları için yaklaşık 750 insan gözaltına alındı. Sanki insani yardım değilde, insanlık suçu işleyen kişilermiş gibi 8 ay boyunca gizlilik içinde yürütülen bir çalışma sonucunda bu kişiler gözaltına alınmış. Daha sonra bu kişilerden 219’u hakkında tutuklama, diğer kişiler hakkında da adli kontrol kararı verildi. Yandaş medyanın da en küçük detaylara kadar, ballandırarak yaptığı haberinden zannedersiniz ki, uyuşturucu veya silah kaçakçılığı yapan büyük bir şebekeyi çökertme operasyonu gerçekleştiriliyor. Halbuki en zaruri ihtiyaçlarını bile kısıtlayarak, kardeşlik ve dayanışma örneği sergileyen bu insanlar, yakınları cezaevinde olan ya da işlerinden atılmış eşine, kardeşine, akrabasına, arkadaşına yardım etmek için fedakarca çırpınan kişiler.
Bu insanlar Avustralya’dan örneklerini verdiğimiz gibi başka ülkelerde takdire şayan bir girişimde bulundukları için taltif teşekkür edilir ve saygı görürler.
Muhalefetinden, muhalif medyasına Türkiy’enin, AKP’nin eliyle kara para konusunda dünyada gri listeye alınmasına sesi çıkmayan, sorgulamayanlar, bu masum insanların tutuklanmasına da maalesef sessiz kaldılar. Müzisyen Suavi ise duyarlılığı ile bu hukuksuzluğa sessiz kalmayanlardan. Sanatçının yapılan bu haksızlığa, adaletsizliğe ve zulme karşı şu tweet’i ne kadar anlamlı;
15 Temmuz’u takiben yüzbinlerce kişi soruşturma geçirdi, açığa alındı, işsiz/aşsız kaldı, sersefil/oldu. Bu tür travmaları aşmanın tek yolu insani yardım ve dayanışmadır. Şimdilerde; dayanışmanın bile suç sayıldığı yeni mağduriyetler yaşanıyor/muş. İnsan kalmak/olmak ne kadar da zor!
z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au