İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla 18 Ekim’de Türkiye genelinde Hizmet Hareketi’ne yönelik büyük bir cadı avı yapıldı.
Hukuksuz operasyon kapsamında Hareketin yurt dışına para aktardığı iddiasıyla 59 ilde yaklaşık 704 kişi hakkında gözaltı talimatı verildi. Aralarında ev hanımları, meslekten ihraç edilmiş öğretmen, polis, asker ve yargı mensuplarının da bulunduğu yaklaşık 600 kişi gözaltına alındı.
Tr724’ün ulaştığı bilgilere göre; yapılan operasyonun merkezi yine Ankara Emniyet Müdürlüğü’ydü. Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri geçmiş dönemde olduğu gibi gözaltına alınan Gülen Hareketi mensuplarına yönelik yine hukuksuz onlarca işleme imza attı. Gözaltı aşamasında şüphelilere, ön sorgu aşamasında itirafçı olmaları yönünde psikolojik baskılar yapıldı. Gülen Hareketi’nin yeniden yapılandığı iddialarıyla ilgili bilgi vermemeleri halinde akla hayale gelmeyecek şiddet ve tehdit imalarında bulunuldu. Hatta ön sorgu hakkında avukatlara kesinlikle bilgi verilmemesi istendi. Sorgu aşamasında yurt dışından Türkiye’ye para gönderilip gönderilmediği, cezaevinde bulunan KHK’lıların ailelerine herhangi bir yardım götürülüp götürülmediği soruldu. Bu konuda ‘bilgi vermeleri’ halinde ceza indiriminden faydalanacakları vaat edildi.
ÖĞRETMEN M.A.’YA TUHAF SORULAR
Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alınanlardan birisi de eski öğretmen M.A.’ydı. KHK ile meslekten ihraç edilen eski öğretmene önce sorgu polisleri etkin pişmanlıktan yararlanması yönünde telkinlerde bulundu. Ancak M.A., etkin pişmanlık gerektirecek bir suç işlemediğini, hatta neden gözaltına alındığını dahi bilmediğinin altını çizdi.
Sorguya katılan polisler, ellerinde kendisiyle ilgili çok ciddi deliller olduğunu iddia etti. Ancak eski öğretmen o zaman ellerindeki delilleri kendisine göstermelerini istedi. Bunun üzerine sorgu polisleri ellerindeki mavi bir dosyayı masaya koydu. Söz konusu dosyada, M.A.’nın Ankara’nın farklı yerlerinde bulunan birçok alışveriş merkezine giriş çıkış fotoğrafları vardı. Sorgu polisi, fotolardan birisini dosyadan çıkararak masanın ortasına fırlattı. “Haydi anlat bakalım AVM’ye giriş yaparken montunun sağ cebi neden kabarıktı. Cebinde para mı taşıyordun? Kime verdin” şeklinde bir soru sordu. M.A., montunda hiçbir kabarıklık olmadığını, içeride de ailesiyle birlikte alışveriş yaptıklarını söyledi.
Bu kez diğer polis giriş ve çıkış fotosunu yan yana getirerek, “Şimdi bak bakalım, montunun kabarıklıkları aynı mı? Bizimle dalga geçme. Sonucuna katlanırsın benden söylemesi” diyerek tehdit etti. Bunun üzerine de eski öğretmen, iki fotoğraf arasında hayatın doğal akışına aykırı bir durum olmadığının yineledi. Sorgu odasından çıkarılarak nezarethaneye konulan öğretmen M.A. bir gün sonra savcılığa gönderildi. Savcılık sorgusunun ardından da serbest bırakıldı.