AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıktan hedef gösterdiği ve MİT elemanlarının takip ettiği Bülent Keneş, başına bir şey gelmesi durumunda bunun tek sorumlusunun Erdoğan olacağını söyledi.
Bulgaristan radyosu BNR’den gazeteci Nikoleta Atanasova’nın sorularını cevaplayan Keneş, “Gelecekte de başıma bir şey gelirse, suçlunun sadece Erdoğan olacağını kuvvetle vurgulamak istiyorum.” dedi.Erdoğan rejiminin baskıları nedeniyle ülkesini terk etmek zorund akalan ve İsveç’te yaşayan Today’s Zaman’ın eski genel yayın yönetmeni Bülent Keneş, Bulgaristan’da yayın yapan BNR radyosuna konuştu. Geçtiğimiz hafta, Recep Tayyip Erdoğan, İsveç’in NATO’ya girişi için bir pazarlık kozu olarak Bülent Kenes’i istemişti. BNR’deki röportaj yazılı ve sözlü olarak yayınlandı. Haberde Bülent Keneş’n 25 yılı aşkın süredir gazeteci olduğu, Ortadoğu (özellikle İran) konusunda uzman olduğu vurgulandı.
Bülent Keneş’in söyleşideki açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
- Türkiye’de özgür ve bağımsız bir yargı sisteminden söz edemeyiz. Herkes Erdoğan rejimi tarafından kontrol ediliyor. Yargı sistemi, muhaliflere – aydınlara, gazetecilere ve her türden insana karşı cezalandırma aracı haline geldi. Cezalar Erdoğan’ın istediği yönde veriliyor. Bunu sadece ben değil, bu konuyu ele alan tüm uluslararası kuruluşlar da söylüyor.
- Türkiye hapishanelerindeki meslektaşlarımız masum ve gazetecilik işlerini dürüstçe yaptıkları, fikirlerini ifade ettikleri ve Erdoğan’ın hoşlanmadığı şeyleri yazdıkları için oradalar. Şu anda onlara ne olduğundan bahsetmek zor çünkü Erdoğan rejimi her türlü kısıtlamayı getiriyor. Bu meslektaşlarımızın bilgilerine ulaşabiliyorum ama Türkiye hapishanelerinde neler olup bittiğine bizzat şahidim çünkü 2016’dan önce bir Türkiye hapishanesine kondum.
HALKA KARŞI DÜŞMANLIK POLİTİKASI
- Türk hapishanesinde hastalanan, tedavi edilmeyen ve ölen meslektaşları vardı. Ama orada gazeteciler dışında sıradan insanlar da var. Sağlık durumları da kötü ve tedavileri de aynı. Yani 70’li ve 80’li yılların filmlerinde gördüklerimiz gerçeğe çok yakın. Tabii ki hepsi bilerek yapılıyor – işkence, yokluk.
- Bu, Erdoğan rejiminin rejiminden memnun olmayan tüm muhaliflere karşı politikasının bir parçasıdır. Düşman olarak tanımlanırlar. Bu halka karşı bir düşmanlık politikasıdır. Bu yüzden muhalefete karşı tutum böyledir – düşmana karşı olduğu gibi.
- İsveç her şeyden önce hukukun üstün olduğu bir hukuk ülkesidir. Burada hiçbir koşulda siyasetçiler müdahale edemez ve yargı kararlarını belirleyemez. Bu itibarla Türkiye’ye iadem gerçekleşirse bu çünkü İsveç’in hukuk sistemi. Ama bu İsveç için büyük bir şok olur ve konuştuğum avukatlar bunun İsveç gibi bir ülkede olmasının mümkün olduğuna inanmıyorlar.
İSVEÇ’TE HEDEF GÖSTERİLİYORUM
- Ne yazık ki Türkiye’de iktidar yanlısı medya beni hedef aldı. Bu yıl 19 Ekim’de iktidara yakın bir gazete ön sayfasında fotoğrafımı yayınladı. İsveç’te yaşadığım adres, telefon numaram ve diğer kişisel bilgilerim yayınlandı. Bu medya beni Erdoğan’ın fanatiklerinin hedefi olarak gösterdi.
- Erdoğan’ın Batı Avrupa’daki Türk diasporasıyla ve radikal İslamcılarla yakın ilişkileri olduğunu biliyoruz. Son günlerde üzerimdeki baskılar arttı ama sadece ben değilim. Ankara’da Today’s Zaman’da çalışan meslektaşım Abdullah Bozkurt şüpheli kişilerce saldırıya uğradı, gazeteci Ahmet Dönmez de saldırıya uğradı ve bu saldırıdan sonra günlerce hastanede kaldı.
İKİ AMAÇLARI VAR; KORKUTMAK VE HEDEF GÖSTERMEK
- Bu tehditlerde iki amaç vardır. Birincisi korku, bizi korkutmak ve Erdoğan rejimi aleyhine yayın yapmayı durdurmak. İkincisi, fanatiklerin gazetecilere saldırmasıdır. Ama her şeyden önce bu saldırıların Erdoğan rejimi tarafından hedef alındığını ve organize edildiğini vurgulamak istiyorum. Gelecekte de başıma bir şey gelirse, suçlunun sadece Erdoğan olacağını kuvvetle vurgulamak istiyorum.