İLKER DOĞAN | TR724.COM
Türk yargısının hukuksuz kararları uluslararası mahkemelerde ‘mahkum’ olmaya devam ediyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türk yargısı için bir ‘ihlal’ kararı daha verdi. AİHM, usuli güvencelere aykırı şekilde ve makul bir şüphe olmadan 82 hakim-savcının daha ‘özgürlük ve güvenlik hakkının’ ihlaline hükmetti. Türkiye’yi her bir başvurucuya 5 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etti. Kararda ByLock’un da tutuklama için ‘makul bir şüphe olmadığı’ özellikle vurgulandı. Bu kararla birlikte, haklarında ihlal kararı verilen yargı mensubu sayısı 959 yükseldi.AİHM, geçtiğimiz ayki karakında da 15 Temmuz sonrası Kanun Hükmünde Kararname ile görevden uzaklaştırılan 427 hakim ve savcının özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti.
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş’in paylaştığı son kararda AİHM’nin ayrı ayrı yapılan başvuruları ‘birleştirmesi’ dikkat çekti. Kararın girişinde, ‘Mevcut başvurular esas olarak, başvuranların 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından, Türk makamları tarafından ‘Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması’ olarak tanımlanan bir örgüte üye oldukları şüphesiyle gözaltına alınmalarına ve tutuklanmalarına ilişkindir.” deniliyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16 Temmuz 2016 tarihinde yargıda F.TÖ/PDY üyesi olduğundan şüphelenilen kişiler hakkında ceza soruşturması başlattığı hatırlatılıyor. Başvuranların da bu kapsamda çeşitli tarihlerde tutuklandığı belirtiliyor.
“Tutuklama kararlarında açık bir ifade yer almamakla birlikte, dosyalardaki bilgi ve belgelerden bazı başvurucuların tutukluluk hallerinden önce hakimlik ve savcılık görevlerinden uzaklaştırıldıkları veya yetkilerinin kaldırıldığı anlaşılmaktadır.” denilen kararda, başvuranların tutuklama kararına karşı ileri sürdükleri itirazların, bir suç işlediğine dair makul şüphe bulunmadığına yönelik beyanların Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiği kaydediliyor.
AİHM DOSYALARI BİRLEŞTİRİYOR
“Mahkeme, başvuruların benzer konularını dikkate alarak, bunların tek bir kararda birlikte incelenmesini uygun bulmaktadır. Başvuranlar, tutuklu yargılanmayı gerektiren bir suç işlediklerine dair makul bir şüpheye yol açan özel bir delil bulunmadığından şikayetçi olmuşlardır.” denilen kararda, sulh ceza mahkemelerinin tutuklama kararlarının ‘makul şüphe oluşturan fiili’ açıklamadığı aktarılıyor. Başvurucunun ‘tutuklanmayı gerektirecek fiili neden işlediğine dair’ de ilk derece mahkemelerinin bir açıklama yapmadığına dikkat çekiliyor.
BYLOCK DAHİL HİÇ BİR TUTUKLAMA GEREKÇESİ ‘MAKUL’ DEĞİL
Tutuklama kararlarının ‘muğlak ve genel ifadeler’ olduğu, başvuranların tutukluluğunun dayandığı varsayılan şüphenin ‘makullüğünü’ haklı çıkarmak için yeterli delil olmadığı aktarılıyor. AİHM kararında, “Tutuklama kararlarının, başvuranların adli görevden uzaklaştırılmalarını veya ByLock mesajlaşma sistemini kullandıkları iddiasını dikkate almış olabileceği ölçüde mahkeme, bu gerekçelerden hiçbirinin ‘makul’ teşkil edecek nitelikte olmadığına halihazırda karar verdiğini kaydeder. Mahkeme ayrıca, bazı başvuranlarla ilgili olarak, Hükümet’in söz konusu tedbirleri gerekçelendiren tanık ifadelerinin varlığına atıfta bulunduğunu not eder. Bununla birlikte, dava dosyalarında, söz konusu tarihte ilgili başvuranlar aleyhinde makul bir şüpheye yol açabilecek somut ve belirli olgulara atıfta bulunan hiçbir ifade bulunmadığını gözlemlemektedir.” deniliyor.
15 TEMMUZ’DAN HEMEN SONRA AÇIĞA ALINMALARINA DİKKAT ÇEKİLİYOR
AİHM, ‘makul şüphe’ üzerinde özellikle durduğu kararında, hükümetin de bu konuda yeterli ve tutuklamayı haklı çıkaracak tatmin edici belge, delil sunamadığı aktarılıyor. Ardından, “Mahkeme şu sonuca varmıştır: tutukluluğu gerekçelendiren bir şüphenin ‘makullüğüne’ ilişkin 5 § 1 (c) maddesinin gerekliliklerinin yerine getirilmediği, (…) ayrıca, başvuranların darbe girişiminden kısa bir süre sonra tutuklanmış olmalarının, hiç şüphesiz tamamen değerlendirilmesi gereken bağlamsal bir faktör olduğunu düşünmektedir. Sözleşme’nin 5. maddesinin mevcut davada yorumlanması ve uygulanması dikkate alındığında, söz konusu tedbirin kesinlikle durumun zaruretleri tarafından gerekli kılındığı söylenemez. Bu nedenle, Sözleşme’nin 5 § 1 maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmaktadır.” ifadeleri kullanılıyor.
Ardından oybirliğiyle ‘ihlal kararı’ verilerek Türkiye her bir başvurucuya yasal faiziyle birlikte 5 bin Euro ödemeye mahkum ediliyor.
AİHM'DEN İHLAL KARARLARI GELMEYE DEVAM EDİYOR!
— Dr. Gökhan Güneş (@drgokhangunes) December 13, 2022
1. AİHM,usuli güvencelere aykırı şekilde ve makul bir şüphe olmadan 82 hakim-savcının daha "özgürlük ve güvenlik hakkının" ihlaline hükmetti. Bu kararla birlikte,haklarında ihlal kararı verilen yargı mensubu sayısı 959 yükseldi.
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, kararı sosyal medya hesabından değerlendirdi. Güneş’in paylaşımları şöyle:
- Bu yüz karası kararların mimarı hiç şüphesiz, aynı ihlal iddialarını görmezden gelen @AYMBASKANLIGI ‘dır. Bu kararlar, sıradan ihlal kararları olmayıp “15 Temmuz yargıç-savcılarının” sistematik, yaygın ve örgütlü şekilde işledikleri insanlığa karşı suçların en büyük delilidir.
- Zira sistematik,örgütlü şekilde ve tek bir merkezden verilen talimatla yapılmasa Edirne’den Kars’a bu kadar hakim-savcının tutuklanması nasıl mümkün olabilirdi? AİHM’de bunun farkında olacak ki, ayrı ayrı yapılan başvuruları talep olmamasına rağmen birleştirmiştir.
- 959 yargı mensubunun haksız yere tutuklandığının tespiti bir ülke için utanç vesikası olsa da, bu kararlar henüz başlangıçtır ve binlerce kişinin daha haksız yere tutuklanıp haksız yere cezalandırıldıkları uluslararası mercilerce tüm Dünyaya duyurulacaktır!
- Yine, 17 Ekim’de Avrupa merkezli 4 yargıç birliğinin, bundan önceki toplu ihlal kararlarına atıfla yaptığı açıklamada yer verdiği hususlar tam da Türkiye’deki durumun özeti ve yukarıda söylediklerimizin teyiti niteliğindedir.
- Zira açıklamada;”Yargıçlar görevlerinden alınıp tutuklanırken ve yürütmenin güdümünde var olma eşiğine getirilirken, herhangi bir vatandaş davasının tarafsız ve bağımsız bir yargıç tarafından görülmesini nasıl bekleyebilir ve umut edebilir?” denilmiştir. Evet, durum tam da budur!