Türkiye İşçi Partisi milletvekili Barış Atay, konuk olduğu bir programda, kendisine niçin terörist dendiğini anlattı.
Türkiye İşçi Partisi milletvekili Barış Atay, katıldığı bir programda, kendisine sorulan soruları yanıtladı. İktidarın hayali bir ‘terör’ kavramı ürettiğini, bunun terör eylemlerinin dışında bir şey olduğunu belirtip, “Dağda 150 terörist kaldı diyorlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 3 bin terörist çıkıyor.” dedi.
Oğuzhan Uğur’un Babala Tv’de yayınlanan Mevzular Açık Mikrofon programının 8. konuğu Barış Atay oldu. Türkiye İşçi Partisi milletvekili Barış Atay, programda karşıt görüşlerinden gelen soruları cevapladı. Kendisine sorulan sorulardan biri, ‘Size neden terörist diyorlar?’ sorusuydu. Atay’ın soruya verdiği cevap soruyu soran kadını gözyaşlarına boğdu.
Atay, şu şekilde yanıt verdi:
“Ben Antakya’da okudum. 15 yaşındayım. 1996’da Manisa davası oldu. Paralı Eğitime Hayır sloganı yazdıkları için bir tren vagonunun üzerine öğrenciler örgüt üyesi ve terör eylemlerinde bulunmaktan cezaevinde yattılar. Bir buçuk yıl sonra biz Antakya’da Devrimci Liseli Öğrenciler Birliği diye bir grup kurduk. Farklı farklı ideolojilerden… Birçok sol öğrenci makaleler okuyorduk. Bunları tartışıyorduk. Bu kadar. Bir müdürümüz vardı. İbrahim Çağlar diye. Mezhebimize de düşmandı. İdeolojimize de düşmandı vs. Bizi şikâyet etmiş, bunlar yasadışı örgüt kurdu diye. Beş arkadaş, Köprübaşı diye bir yer var Antakya’da, oraya doğru yürürken, çok iyi hatırlıyorum, travmatiktir çünkü, Kerem diye bir komiser, 74 model Ford minibüs, bir ekip aracı vardı, önümüzde durdu. Atlayın dedi. Niye dedik. Toplu yürüyüş kanuna muhalefetten, dedi. Biz dedik, beş kişiyle mi? Hı, beş kişiyle dedi. Sinkaflı bir küfür söyledi. Tekme tokat aldı. Karakola gittik. Karakol Merkez Karakolu. 90’larda özel harekatın karakolları olurdu.
Özel Harekat Karakolu’ydu. Bizim için ürkütücü de bir şeydi oralara girmek. Girdik. Eksi ikinci kat. Sonra üstünüzü çıkarın dediler. Çıkardık. Ben külotla oturuyorum. Sonra gözümü bağladır. On altı yaşındayım. Neyse… İçerdeki dedi ki: Kaydını alalım mı? Yok, misafirimiz dedi. Kayıtta yok. On bir saat dayak yedim ben. 16 yaşında. Yürüyordum sadece. Şimdi mesele şu. O on bir saatin sonunda ne dedi biliyor musunuz? Git, nereye istersen, oraya şikayet et, dedi.
Yürüyebilecek de durumda değildik. Ben bayağı utandım. Bir yandan da babamla annem görürse, problem olur diye korktum. Arkadaşımıza gittik o yüzden. Böyle her tarafımız mosmor. Ayaklarımız falan. Bir yerden sonra, çok iz kalmasın diye ıslak havluyla dövdüler. Bunu üzülün diye anlatmıyorum. Ya da üzülmüyorsanız, bunda bir problem yok. Bunun çözümü, bana terörist demeniniz, benim bir şey yazıp yazmamam falan değil. Hayal edebiliyor musunuz ya. Neyse…”