Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, 18 ocak 2023’te ‘Yalçınkaya V. Türkiye’ dosyasını görüştü. Kararın yaklaşık 6 ay sonra açıklanması bekleniyor.
Duruşmada, başvurucu Yüksel Yalçınkaya’nın avukatları ByLock verilerinin neden hukuksuz olduğunu, söz konusu verilerin gerekçe yapılarak neden insanların mahkum edilemeyeceğini tane tane anlattı.Hükümet avukatının açıklamasına göre mahkemelerin uymak zorunda olmadığı yönetmelik çıkarmışlar! İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, konuyla ilgili paylaşımında, “Madem Yönetmelikler sadece BTK’yı bağlar, o zaman 1 yıldan önceki verileri BTK nasıl mahkemelere göndermiş ve hukuka aykırı hale gelen bu verileri mahkemeler nasıl delil olarak kullanmıştır? Mahkemelerin hukuka aykırı bir talebini BTK’nın yine hukuka aykırı şekilde yerine getirmesi bu hukuksuzluğu ortadan kaldırır mı?” ifadelerini kullandı.
18 Ocak’taki duruşmada AKP hükümeti tarafı ile Yalçınkaya’nın avukatları Heymans ve Vande Lanotte savunmalarını verdi. Duruşmada hükumet avukatı, internet trafik verilerinin en fazla 1 yıl saklanabileceğini ancak bu düzenlemenin mahkemeleri değil, BTK’yı bağladığını öne sürdü. Ancak mahkemelerin istemesi halinde 1 yıldan uzun süreli kayıtların da getirtilebileceğini söyledi.
Başvurucunun avukatı Johan Heymans ise ByLock verilerinin hukuk dışı yollarla elde edildiğini, muhafazasının da yasal olmadığını, veriler üzerinde oynandığının da bilirkişi raporuyla sabit olduğunu anlattı. Dolayısıyla söz konusu veriler gerekçe yapılarak mahkumiyet kararı verilemeyeceğini, bunun hem Türk Ceza Kanunu, hem Türkiye Anayasası hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili maddelerine açıkça aykırı olduğunu söyledi.
YUMURTA TAVUK SARMALI!
Hükümet avukatına göre; başvurucu Bylock, banka ve sendika nedeniyle değil, örgüt üyesi! olduğu için cezalandırılmıştır! Zira bunlar sadece örgüt üyeliğinin delilidir.
Peki, başvurucu neden örgüt üyesi kabul edilmiştir?Bylock, banka ve sendika sebebiyle! pic.twitter.com/cVVl9Ix7NN— Dr. Gökhan Güneş (@drgokhangunes) January 23, 2023
Johan Heymans’ın konuyla ilgili mahkemedeki konuşmasından ilgili bölümler şöyle:
AZAMİ SAKLAMA SÜRESİ İHLAL EDİLDİ
- Hem başvurucu hem de hükümet, BTK ve telekom operatörlerinin 12 aylık azami saklama süresinden sonra verileri tutarak yasayı ihlal ettikleri konusunda hemfikir görünmektedir. Türk hükümetinin argümanı, bunun kendilerini ilgilendirmediği, telekom operatörlerinin sorumluluğunda olduğu yönündedir.
- Bu tamamen yanlıştır, zira azami saklama süresi yaklaştığında telekom operatörleri verilerini BTK’ya aktarmaktadır. Daha sonra verileri muhafaza etmeye devam eden bir devlet kurumu olan BTK’dır. Her halükarda, veriler telekom operatörleri tarafından muhafaza edilmiş olsaydı, bu tür bir mantık yürütmek çok kolay olurdu.
- Çünkü o zaman hükümetler yasa dışı faaliyetlerini özel oyunculara yaptırır ve asla sorumlu tutulamazlardı. Bu durum, mahkemenizin Mutu ve Pechtein-İsviçre davasına ve UHK’nın devletin sorumluluğuna ilişkin 5. taslak maddesine aykırı olacaktır.
TÜRK HUKUKUNA GÖRE BİLE AYKIRI!
- Ayrıca daha da önemlisi verileri yasadışı olarak temin etmek Türk hukukuna göre de hukuka aykırıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 135-138. maddeleri ve hem Türk Anayasası madde 38 ve CMK 206, 217, 230, 289; yasadışı yollardan elde edilen delillerin hiç bir zaman cezai bir mahkumiyete gerekçe olamayacağı açıkça belirtilmektedir. Buna rağmen mevcut davada böyle olmuştur.
- ByLock verilerinin Sözleşme’nin 6. ve 8. maddelerini ihlal etmesinin ikinci nedeni, bu verilerin nasıl korunduğuna dair hiç bir bilgimizin olmamasıdır.
- Verilerin toplanma şekline gelince, elimizde birden fazla olası açıklama var. Bazıları – mevcut davadaki ilk karar gibi – bu verilerin Litvanya’dan satın alındığını düşünürken, diğer belgeler bazı MİT yetkililerinin verileri çalmak için Litvanya’ya gittiğini iddia etmektedir.
VERİLERİN TAMAMI ÜZERİNDE GÜVENİLMEZLİK GÖLGESİ VARDIR
- Her ne olmuş olursa olsun, bunca yıl sonra bu verilerin ve hangi verilerin MİT’in eline nasıl geçtiği konusunda hala hiç bir bilgimiz olmadığı açıktır. Bu da verilerin tamamı üzerinde bir güvenilmezlik gölgesi oluşturmaktadır.
- Aynı durum bu verilerin nasıl muhafaza edildiği ile de geçerlidir. Kesin olarak bildiğimiz tek şey bu verilerle oynandığıdır. Bu konuda, her ikisi de Türkiye tarafından atanan Prof. Baha Şen ve dijital adli tıp uzmanı Rafet Öngöçmen’in bilirkişi raporlarına bakılabilir.
- Bu raporlar, verilerin 26 Ekim 2016 tarihinde henüz ortada bir mahkeme kararı bile yokken manipüle edildiğini teyit etmektedir. Dolayısıyla bugün, Türk hükümeti aniden orjinal ByLock verileriyle ortaya çıksa bile, mahkemenizin bu tür veriler için talep ettiği gözetin zinciri gerekliliklerini yerine getirmenin hiç bir yolu yoktur.
Mahkemelerin uymak zorunda olmadığı yönetmelik çıkarmışlar!
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş de konuyla ilgili paylaşımlarda bulundu. Başvurucunun avukatlarının ilgili beyanlarını paylaşan Güneş, şunları yazdı:
- Hükümet avukatı, internet trafik verilerinin en fazla 1 yıl saklanabileceğini ancak bu düzenlemenin mahkemeleri değil, BTK’yı bağladığını ve mahkemelerin istemesi halinde 1 yıldan uzun süreli kayıtların da getirtilebileceğini söylemiştir.
- Yani, mahkemelerin uymak zorunda olmadığı Yönetmelik bile çıkarmışlar! Madem Yönetmelikler sadece BTK’yı bağlar, o zaman 1 yıldan önceki verileri BTK nasıl mahkemelere göndermiş ve hukuka aykırı hale gelen bu verileri mahkemeler nasıl delil olarak kullanmıştır?
- Mahkemelerin hukuka aykırı bir talebini BTK’nın yine hukuka aykırı şekilde yerine getirmesi bu hukuksuzluğu ortadan kaldırır mı? Avukatın bu beyanı, AİHM’in Hükümete yönelttiği, ancak hükümetin hep kaçak güreştiği görseldeki sorunun açık bir cevabı olmuştur.
- Başvurucunun avukatı ise bu beyana videodaki gibi cevap vermiş ve hükümet avukatının itirafını, trafik verilerinin neden hukuka aykırı hale geldiğini ve niçin yargılama da kullanamayacağını enfes şekilde açıklamıştır.