ADİL ÖMER ERDEM-HABER ANALIZ
Vay anasına.
Müthiş olay. Kızılay, Kahramanmaraş depremlerinden sonra elindeki çadıları Ahbap derneğine ve Türk Eczacılar Birliği’ne satmış.
Bu dernek ve birlikler de çadırları bölgedeki depremzedelere dağıtmış.
Bunun için Ahbap Kızılay’a 46 milyon ödemiş.
Türk Eczacılar birliği de belli bir rakam ödemiş.
Bu olay bize devletin ne hale geldiğini göstermesi açısından müthiş bir turnusol kağıdı işlevi görüyor.
Devletin hali iyot gibi ortaya çıkmıştır.
Şöyle:
Türk kızılayı halktan toplanan bağışlarla varlığını sürdürüyor ve çalışmalarını bu bağışlarla gerçekleştiriyor.
Kızılay ürettiği çadırların bir kısımını depremzedelere yardım yapan kurumlara normal bir zamanda, ihtiyaç olmayan bir zamanda satmış olsaydı bunu bir nebze anlayabilirdik.
Ama deprem olmuş ve binlerce değil, yüz binlerce çadıra ihtiyaç ortaya çıktığında bunu yapmış.
Yani Kızılay asli görevini yapmamış ticaret yapmış.
Kızılay kendisinin ihtiyacı olduğu halde ve kendisinden milyonlar çadır beklerken, elindeki çadırları halka dağıtmak yerine satmış.
Kızılay başkanı bu satışı doğruladı.
Peki soralım o zaman bu satıştan Kızılay’ın elde ettiği kar nedir, kar oranı kaçtır?
Neden çok çok çok fazla ihtiyaç olduğu halde ve elde yetersiz çadır bulunduğu halde tam da depremin ortasında çadır ticaretine girişmiştir?
Kızılay yönetim kurulu iktidarın çiftliği halindedir.
Ahbap çavuş ilişkisi ile bütün yönetim aynı soyadı taşıyan isimlerle doldurulmuştur.
Ve hepsi de halktan toplanan bağışlardan yüksek rakamlı maaşlarını almaktadırlar. Akla gelen soru gayet mantıklı değil mi?
Madem Kızılay ticaret yapacak o halde neden halktan bağış topluyor ki?
Değer yandan depremden sonra sivil toplum kuruluşlarının başta da Ahbap derneğinin yardımlarına AFAD’ın el koymaya çalıştığı ortaya çıktı. Ahbap‘ın ve diğer kuruluşların parasını verip Kızılaydan satın aldığı Çadırlar ve topladığı bağışlara AFAD el koymak istedi.
Neden?
Cünkü mesela Ahbap derneği bu faaliyeti ile devlete şirk koşmuş oluyordu.
Sizin aklınızı sevsinler.
Ulan, böyle devlet yönetilir mi?
Ne içtiniz siz, bu zihniyeti nasıl şekillendirdiniz ve nasıl besliyorsunuz?
Oh ne güzel.
Halktan bağışı topla.
Sonra bu kaynakla üretilen çadırları sivil toplum kuruluşlarına sat
Sonra da sivil toplum kuruluşları yardımlarına devlete şirk koşuyorlar gerekçesiyle el koymaya kalk.
İşte siyasal islamcı devlet anlayışının ustalık döneminde vardığı zirve bu olmalı.
Yönetim ustalık dönemi oyunları oynarken depremzedelere çadır beklemeye devam etsinler.
Vatandaşına ihtiyacı olduğunda bir çadır bile temin edemeyen devlete büyük devlet demezler ahbap.
Son söz: Kızılayına bak devletini tanı.