ADİL ÖMER ERDEM-ANALİZ
Bir kaç kişi ölürse trajedi, bir kaç bin kişi ölürse istatistik olur deniliyordu.
Bu sözün doğruluğunu bir kez daha yaşayarak öğrendik.
Kahramanmaraş merkezli deprem fırtınasında ölenlerin sayısı bugüne kadar Türkiye’da yaşanan depremlerde ölenlerin hepsinden fazla.
Depremde ölümlerle ilgili yetkiliyer her gün rakam açıklıyorlar.
Durumu bir istatistik meselesine dönüştürdüler.
Rakamı her gün bin bin artırarak açıkılyorlar.
Peki kayıplar…
Asıl rakam enkaz altında.
Genel kanaate göre enkaz altında ölen ve ölüme terkedilenlerin sayısı açıklanan ölüm rakamlarının bir kaç katı.
Deprem bölgesinde herkes yapabildiğince kayıp yakınlarını arıyor buna rağmen medyada kimse bu kayıplardan söz etmiyor.
Bir kaç kişi ölürse trajedi, bir kaç bin kişi ölürse istatistik oluyormuş gerçekten.
Bir de mesela “Adıyamanda herkes ölüsünü kendisi çıkarttı, defnetti.
Ne kayıt vardı ne başka şey.
Duyuyoruz o öldü, bu öldü.
Kayıt yapıldı mı, yok.
E nasıl açıklanıyor bu ölü sayıları.
Bu depremde bu kadar kişi mi öldü?”
Oysa durum göründüğünden, gösterildiğinden daha vahim.
Böylesine büyük bir felaketi elbette insan zihni kavramakta güçlük çekiyor.
Onun için tabloyu hem kendim için hem de sizler için çizmeye çalışayım:
Türkiye’nin 11 Şehri son depremden etkilendi.
Bu kentlerin çoğu yıkıldı.
Şu ana kadar açıklanan ölü sayısı 50 bin civarında.
Alana göre düşünürsek, Türkiye’nin beşte biri yıkıldı.
Nüfusa göre yüzbinlelrce ölü ve kayıp sözkonusu.
İşyerleri, üretim araçları, otomobiller okullar, hastaneler, köprüler, otoyollar, karakollar, vilayet binaları, belediye binaları yıkıldı.
Hayvanlar telef oldu.
Manevi kayıplar elbette paha biçilmez.
Maddi kayıpları ise 25-30 Milyar civarında hesaplanıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tespilterine göre depremde en fazla yıkıma uğrayan kentler Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya ve Adıyaman oldu.
Bölgede ağır hasarlı ve hasarlı olarak tespit edilen acilen yıkılması gereken yapı sayısı milyondan fazla.
Müthiş rakam. Ortaya çıkacak inşaat artıkları için verilen rakam yedi yılda ortaya çıkacak döküntü deprem ile bir kaç günde ortaya çıktı.
Hem can kayıpları, hem yıkılan ve ağır hasar gören binalar, hem tamamen tahrip olan altyapı, hem de darma dağın olan aileler açısından.
sahadan gelen bazı özel bilgiler ise resmî açıklamaların ortaya koyduğundan çok daha ileri, dehşetli ve vahim bir duruma işaret ediyor.
Ama açıklanmıyor.
Maksat, ülkenin geri kalanında yaşayan insanlarımızın moralini daha fazla bozmamak ve onların panik havası içine girmesine meydan vermemek…
Bu da dahil olmak üzere, hangi gerekçe ve mülahaza gerçeklerin böyle örtülmesine ve saklanmasına “haklılık” kazandırabilir?
Ve gerçekler ne zamana kadar gizlenebilir?
17 Ağustos depreminden sonra yapılan değerlendirmelerde “Bir daha böyle bir deprem olursa 240 bin çadır bize yeter” denilmiş ve çadır stoku bu sayı ile sınırlandırılmış.
Oysa ortaya çıkan çadır ihtiyacı milyonun üzerinde.
Ama 6 Şubat depremlerinde yaşanan inanılmaz yıkımın boyutu, bu hesap ve “öngörü”nün de tutmadığı bir neticeyi karşımıza çıkarıyor.
Ve afet yönetimindeki karnemizin ne durumda olduğunu gözler önüne seren çok sayıdaki sarsıcı göstergeden biri olarak kayda geçiyor.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Kahramanmaraş depremleri sonrasında tahminen 1,5 milyon kişinin evsiz kaldığını açıkladı.
Depremlerde 520 bin daireli 160 bini aşkın binanın yıkıldığını ya da ağır hasar gördüğünü bildiren UNDP, 500 bin yeni konut inşasına ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Depremlerin 116 milyon ila 210 milyon tonluk enkaza yol açtığı tahminini dile getiriliyor.
Oepremlerin üzerinden bir aydah fazla zaman geçti.
Türkiye hala depremzetelerin bütününü kuşatıcı minimum insani ihtiyaçlarına cevap veremedi.
Hala barınma, temiz su, yemek ve sağlık ihtiyacı sözkonusu.
Hükümet ne yapıyor peki?
Size bir şey söyleyim mi, hükümet olaya insani bir felaket olarak bakmıyor, durumu istatistik olarak görüyor.
Felaketin boyutu istatistik rakamlarının büyüklüğü karşında far görmüş tavşan gibi apışıp kalmış durumda.
Bu yüzden sadece ve sadece onuru kurtarma peşinde.
Bunu da dış minnakların yaptığı yardımların üzerine “AFAD veya Kızılay” arması basarak gerçekleştiriyor.
Bade harabül Maraş, Hatay, Adıyaman vs. ne işe yarayacaksa!