Olağanüstü Hal döneminde sorgusuz sualsiz görevlerinden uzaklaştırılan ve bu dönemde hayatları kararan KHK’lilere birçok yerden darbe gelirken, finans sektörü de bundan geri durmadı. AKP iktidarının kamu bankalarına “KHK’lilere kredi vermeyin” talimatı basına yansımıştı. Birçok KHK’li yeni bir iş kurmak umuduyla bankalara kredi başvurusu yapmış ve KHK’li oldukları için yapmış oldukları başvuruları reddedilmişti. Şimdi KHK’lilerin eşlerinin de kredi başvuruları reddediliyor. Nedeni ise KHK’li eşi olmak. KHK’li Münir Korkmaz, eşinin deprem kredisi için bankaya başvurduğunu ama kendisinin KHK’li olması sebebiyle eşine de kredi verilmediğini Artı Gerçek’e anlattı.
“SİZDE BİR SORUN YOK AMA EŞİNİZ KHK’Lİ”
KHK Platformları Sözcüsü Münir Korkmaz, deprem bölgelerinde yaşayan insanlara mağduriyetlerinden dolayı Vakıfbank’ın belli koşullar karşılığında deprem kredisi verdiğini, eşinin de bu krediye başvurduğunu ama kendisinin KHK’li olması sebebiyle eşinin kredi talebinin reddedildiğini söylüyor:
“Adana’da olduğumuz ve depremi kapsayan il olması sebebiyle devlet memuru olan eşim krediye başvurdu. 0.90 faizli bir kredi. Bizde bu krediden yararlanmak istedik ve eşim deprem nedeni ile geçici olarak barındığımız Mersin’in Erdemli ilçesinde Vakıflar Bankasına giderek krediye başvurdu. Bankada hesabı olmadığı için hemen hesap açtılar, üzerine de kredi kartı verdiler. Hatta eşimi bankada üç saat beklettiler. Sonuç olarak eşime, “size kredi veremiyoruz” demişler. Eşim de nedenini sorunca, “Siz de bir sorun yok ama eşiniz sakıncalı demişler. Eşim KHK’li deyince evet maalesef ondan krediyi veremiyoruz” dediklerinde eşim de sinirlenmiş ve bankadan çıkmış.
“AĞAÇ KÖKÜ YESİNLER DEMİŞLERDİ”
Hakkında 2 soruşturma dosyası açıldığını söyleyen Korkmaz, bütün dosyalara takipsizlik kararı verildiğini, hiçbir mahkumiyetinin olmadığını, kendisine ilişkin hiçbir suçlamanın olmadığı gibi hiçbir delilin de olmadığının altını önemle çiziyor. Korkmaz, Bütün bunlara rağmen OHAL Komisyonunun kendisine ret verdiğininin altını çiziyor:
“Komisyonun bana verdiği cevap, “hakkınızda takipsizlik kararı olsa da biz sizi sakıncalı görüyoruz” oldu ve göreve dönmemi reddetti. Dosyam şu an Ankara’da. 6-7 yıldır her türlü cezalandırılıyoruz. Şimdi de bu deprem felaketi sonrasında kamu bankalarının bize sağladığı olanaklardan yararlanmak istemiş olmamıza rağmen böyle bir engelle karşı karşıya kaldık. Bize hiçbir iş verilmiyor. Bir iş başvurusu yaptığımız zaman T.C. kimlik numaramızı verdiğimizde kırmızı ışık yanıp sönüyor. Bizi açlığa mahkûm ettiler, zamanında da “ağaç kökü yesinler” demişlerdi. Tabi sadece bizi cezalandırmıyorlar, eşimizi, ailemizi de cezalandırıyorlar. Krediye başvuran ben değilim, eşim. Zaten dediğim gibi devlet memuru ve çalışan bir insan. Bankalar insanlara kredi verirken, maaşlarına bakarlar, ödeyip, ödemeyeceklerine bakarlar. Benim KHK’li olmamın ne alakası var bu durumda?”
“KHK’LİLER AFAD’A SOKULMUYOR”
Adana’da 13 apartmanın yıkıldığını ve 430 civarında insanın hayatını kaybettiğini söyleyen Korkmaz, yıkılan binaların kendi oturdukları binanın yakınında olduğunu ve üç gün boyunca kimsenin müdahale etmediğini ifade ediyor. 3 günün sonunda diğer illerde olduğu gibi müdahalelerin başladığını belirten Korkmaz, insanların büyük bir bölümünün de Adana’dan göç ettiğini söylüyor. Şu an insanların yüzde 80’inin Adana’da yaşamadığını söyleyen Korkmaz, panik havasının her yeri sardığını, evlerin çoğunun da hasar gördüğünü belirtiyor. Kendisinin KHK’li arkadaşlarıyla bütün deprem bölgelerini gezdiğini, orada da durumun farklı olmadığını söyleyen Korkmaz, KHK’lıların sivil inisiyatiflerin olduğu yerlerde canla başla çalıştığını ama AFAD ve resmî kurumlara sokulmadıklarının altını çiziyor:
“KHK’li genel cerrahi profesörü bir arkadaşımız Maraş’ta daha önce çalıştığı hastaneye gidiyor ve bu süreçte depremzede yaralılara yardım ve tedavi etmek istediğini söylüyor. Bu süreçte görev almak istediğini ısrarla söyleyen arkadaşımıza hastanenin Başhekimi, kendisini daha önceden de tanıdığı için “olmaz” diyor. “Hekime ihtiyacımız yok” diyor. Memlekette taş üstünde taş kalmamış. Depremde yaralananların sayıları her geçen gün artıyor ve durumları ağır olanlar var. Tam da bu süreçte en çok ihtiyaç duyulan doktoru sırf KHK’lı olduğu için uzak tutacaksın. İnsanın aklı almıyor, hala düşman hukuku devam ediyor.”
“KHK’Lİ SAĞLIK ÇALIŞANLARINI AFAD KABUL ETMİYOR”
Korkmaz, birçok KHK’linin arama kurtarma eğitimi almış olmasına rağmen, yine içlerinde KHK’li birçok hekimin, sağlık çalışanının olmasına rağmen hiçbir KHK’linin deprem sürecinde çalıştırılmadığını önemle vurguluyor:
“Şunun da altını çizmek isterim. Türkiye devleti tarafından resmi olarak düşman ilan edilen Yunanistan, İsrail gibi ülkelerden deprem için gelen yardımları kabul ederken, oradan gelen kurtarma ekiplerini kabul ederken, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan KHK’lilerin kabul edilmemesi gerçekten ciddi bir sorun. KHK’li hekimler, sağlık çalışanları AFAD’a başvuru yaptıklarında KHK’li oldukları için reddedilmişler. Korkunç bir felaket yaşadığımız şu günlerde, insan gücüne, özellikle eğitimli insan gücüne ihtiyaç varken, sırf KHK’li olduğu için insanlar reddediliyor.”
“ÇOCUKLARINA DEPREM BURSU DA VERİLMİYOR”
Korkmaz, TÜBİTAK’ın deprem bölgesindeki çocuklar için burs verdiğini ama KHK’lilerin çocuklarının bunun dışında bırakıldığını belirtiyor:
“TÜBİTAK, burs şartlarını açıkladığı maddelerin 4. Maddesinde, “OHAL kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler ile doğrudan veya anılan Kanun Hükmünde Kararnamelerde öngörülen usuller çerçevesinde meslekten, kamu görevinden veya ilgili kurumların teşkilatından çıkarılmamış olmak” diye bir şart koşuyor. Yani sadece eşimiz değil, çocuklarımız da KHK’li olduğumuz için, bizden dolayı mağduriyet yaşıyor. Çok örnek var böyle.”