Meslektaşı Hakime Nevin Erdem, “Savcı Gündüz ve eşi, kendi ülkelerinde boğuldular ; cesetleri ise Ege’ye atıldı!” başlı www.yitenCanlar.com sitesinde yer alan yazısında, İbrahim Gündüz’ün “boğuluyorum” çığlığının Türkiye’de duyulmadığını belirterek; “ Daha nasıl bir ses çıkarabilirdi ki duyulmak için? diye sordu.
#TEKADAMREJİMİ'nden yakayı sıyırmak için ülkeyi bugün de çocuklarıyla terkederken,yaralanan, yakalanan, tartaklanan,Savcı İbrahim gibi eşi veya yavrularyla @yitencanlar oldu.15Temmuz Kurgu Darbesi bahanesiyle tasfiye edilen 5bin Yargıçtan biriydi Cumhuriyet Savcısı İbrahimGÜNRÜZ. pic.twitter.com/8aUqKJam2r
— www.yitencanlar.com (@YitenCanlar) April 27, 2023
Türkiye’de son 7 yıldan bu yana yaşanan AKP ve MHP Koalisyon ‘nün ortak zulmünden dolayı eşiyle birlikte ülkeyi terk ederken, Ege’de boğularak hayatını kaybeden Savcı İbrahim Gündüz’ün yaşadıkları belgesel oldu. www.YitenCanlar.com sitesinde yer alan ve zulüm sürecinde hayatını kaybeden 106 kişiden biri olan Savcı Gündüz’ün belgeselinin metnini ise meslektaşı Nevin Erdem yazdı. YitenCanlar sitesinin editörü Gazeteci Enes Cansever’in editörlüğünü üstlendiği KHK’lı Gündüz’lerin dramını dile getiren belgesel, AKP rejiminin bir devirde bilhassa yargı mensuplarına, yaşattığı zulmün önemli sembollerinden biri olduğu belirtildi.
Yağsız urgan geçirdiler acımasızca!
— www.yitencanlar.com (@YitenCanlar) April 27, 2023
İbrahimGÜNDÜZ’ün “boğuluyorum” çığlığının duyulmasına yetmedi.Daha nasıl bir ses çıkarabilirdi ki duyulmak için?@YitenCanlar'dan #KHK’lı Savc İbrahim'in eşi Nurdan Hanım, 35gün sonra Kos Adası’nda,kendi naaşı ise 2ay sonra evine ulaştılabildi. pic.twitter.com/1G2zMzlKRS
AKP VE ERDOĞAN REJİMİ BU CİNAYETİN DOĞRUDAN FAAİLİ
KHK’lı Savcı Gündüz ve eşinin dramını kaleme alan meslektaşı Hakime Nevin Erdem, “Savcı Gündüz ve eşi, kendi ülkelerinde boğuldular ; cesetleri ise Ege’ye atıldı!” başlı www.yitenCanlar.com sitesinde yer alan yazısında, İbrahim Gündüz’ün “boğuluyorum” çığlığının Türkiye’de duyulmadığını belirterek; “ Daha nasıl bir ses çıkarabilirdi ki duyulmak için? diye sordu.
Hakime Erdem’in yazısı özet olarak şöyle: “Meriç denildiğinde aklımıza geçilmesi zor bir nehir geliyor, sınır geliyor, Ege geliyor; kaçmalar geliyor, can pazarları, ölümler geliyor. Bugüne kadar yüzlerce -binlerce değilse eğer- yargı mensubu hukuksuzluktan kaçış̧ yolu olarak gördükleri bu zorlu yolculuğa çıktı. Yolda yaralananlar, yakalananlar, çocuklarını kaybedenler oldu; ölenler oldu.
İktidarın yargıyı tamamen kendine bağlamak için 15 Temmuz bahanesiyle tasfiye ettiği yaklaşık 5 bin hakim-savcıdan biriydi Cumhuriyet Savcısı İbrahim Gündüz.
Daha 36 yaşındaydı, Ege’nin karanlık ve soğuk sularına cansız bedenini bırakırken. Eşiyle birlikte çıktığı umut yolculuğunda, eşiyle birlikte boğularak can verdi.
Bir Cumhuriyet savcısını ölümü göze alarak böylesine tehlikeli bir yolculuğa çıkaran neden çok açık. Haberde “Savcı, Ege, ölüm” kelimeleri gözünüze çarptığı anda olayın muhtemel nedeni bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçiyor zaten: 15 Temmuz sonrası zirve yapan hukuksuzlukların acı sonla biten mağduriyetlerinden biri daha! Ne çok acı birikiyor yüreklerimizde!
Cumhuriyet savcıları otoriter bir rejim kurmak için “iktidara tam bağımlı” olması gereken öncelikli meslek gruplarından biri. 15 Temmuz’dan sonra tutuklandı. Tam 15 ay cezaevinde kaldı. 2018 yılının başlarında tahliye oldu. Cumhuriyeti ve kurumlarını korumayı bırakın, kendini dahi koruyamayacak bir hale düşürdüler Savcı Gündüz’ü.
Rejim bu hukuksuzlukların doğrudan faili.
Peki ya halk? Halk ne Savcı Gündüz’ün “ben suçsuzum, yapılanlar hukuksuz, boğuluyorum” çığlıklarını ne de onunla aynı hukuksuzluğa maruz bırakılan 5 bin yargı mensubunun sesini duydu.
Savcı Gündüz, Ege’de değil, ömrünü hizmetine vakfettiği ülkesinde boğuldu. Cellat rolünde kendi meslektaşları vardı üstelik.
AİHM’nin 23 Kasım’da 427 Hakim-Savcı Kararı ile tüm dünyaya ilan ettiği, Türkiye’de 5 bin hakim ve savcının hukuksuzca tutuklandığını tescillediği kararı da Savcı Gündüz’ün “boğuluyorum” çığlığının duyulmasına yetmedi.
Daha nasıl bir ses çıkarabilirdi ki duyulmak için?
Boğdular Savcı Gündüz’ü! Yağsız urgan geçirdiler acımasızca ve kırdılar boynunu!
Problemin kendi sesinin desibelinde değil, insanların işitme yeteneklerinin kaybında olduğunu anladığında, ümidini kesti ülkesinden.
2 Aralık gecesi bir kaçakçıyla buluştu. Gece kapkaranlıktı, deniz geceden de karanlık. Eşiyle el ele tutuşarak bindiler tekneye. Boğuldukları ülkeden bilinmez bir umuda doğru yola çıktılar.
Savcı Gündüz ve eşi, kendi ülkelerinde boğuldular; cesetleri ise, Ege’ye atıldı!”
Meriç denildiğinde aklımza #ZULÜMREJİMİ'nde @yitenCanlar, geçilmesi zor ve çetin nehir geliyor. Ejderha gibi yutan Ege geliyor,kaçmalar,can pazarları,ölümler akla geliyor.Çok sayıda yargı mensubu gibi Savcı İbrahimGÜNDÜZ de adaletsizlikten kaçış yolu olarak gördü bu çetin yolu. pic.twitter.com/GYjTJLRJOg
— www.yitencanlar.com (@YitenCanlar) April 27, 2023
NE OLMUŞTU?
Savcı İbrahim Gündüz ve eşi Nurdan Gündüz, Türkiye’de yürütülen cadı avı nedeniyle işinden oldular. Daha sonra tutuklanan beş bine yakın savcılardan biri olan Gündüz tutuklanarak, uzun süre cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra işsiz kalan Gündüz, eşiyle birlikte yurtdışına çıkmaya karar verdi. Züllümden yakasını sıyırmaya çalışırken, Ege Denizi’nin Yunanistan adalarına yakın noktasında devrilen botun alabora olmasıyla hayatını kaybetmişti. İki yıl önce yaşanan acı olaydan 35 gün sonra İbrahim Gündüz’ün eşi Nurdan Gündüz, 35 gün sonra Kos Adası’nda defnedilirken, zulüm mağduru KHK’lı Savcının naaşı ise; 2 ay sonra baba ocağı Adana’ya ulaştırılarak, burada defnedildi.ZAMAN-Avustralya