Sürgün gazetecilerden Cevheri Güven, Ali Yeşildağ’ın Tarım Bakanı Mehdi Eker’le birlikte Tarım Bakanlığını nasıl soyduklarını ifşa ettiği 2. videosunu yayınladı.
3,5 milyar dolarlık vurgunu ifşa eden Ali Yeşildağ, “Bu para tarıma harcansaydı Hollanda olmuştuk. Bunların tek derdi ülkeyi soymak. Başka bir dertleri yok. Millet umurlarında değil. Biz bakan Mehdi Eker’li ortak iş yaptık. Bakan Mehdi Eker yıllarca kendi bakanlığını soydu. Şimdi aynı sistem devam ediyor; Tayyip abinin kontrolünde. Bütün ipleri eline aldı. Reis o yani. İçinde olmadığım, ispat edemeyeceğim hiç bireyi anlatmıyorum, anlatmayacağım.” diyor.
Tarım Bakanlığı üzerinden büyük bir vurgun mekanizması kurulduğunu anlatan Ali Yeşildağ, geçmişte 11 yıl Tarım Bakanlığı yapan Mehdi Eker’le yüzde 50 ortak olduğunu ve Tarım Bakanlığı’nı Mehdi Eker ile birlikte soyduklarını söyledi.Ali Yeşildağ, ithal et ve bakliyat kararının sadece birkaç kişinin zengin edilmesi için alındığını, Avrupa Birliği’nin Türk tarımını geliştirmek ve gıda sorununu çözmek için verdiği 3,5 milyar doların biri kendisine ait 8 firma ile nasıl yok edildiğinin detaylarını anlattı.
MEHDİ EKER, BAKANLIĞIN İŞ YAPTIĞI FİRMALARIN YÜZDE 50 ORTAĞIYDI
Yeşildağ’ın anlatımlarına göre Tarım Bakanlığı’na iş yapan firmaların tamamının yüzde elli ortağı Mehdi Eker’di. Yeşildağ, Tarım Bakanlığı’nda Mehdi Eker’in tek başına çok büyük para götürdüğünü Tayyip Erdoğan’ın bir noktada fark ettiğini söyledi ve şöyle konuştu; “Tayyip abi tek başına yemeyi sevmez. Mehdi Eker’i gönderdi şimdi bütün işler Tayyip abinin elinde, reis o.”
Ali Yeşildağ, Tarım Bakanlığı’nın nasıl soyulduğunu şöyle anlatıyor:
Tarım Bakanı (Mehdi Eker), bakanlığı soyacak. Benim bir arkadaşıma teklifte bulunuyor. Biz de bir takım şirketler kuruyoruz, Tarım Bakanlığı’yla iş yapıyoruz. Adı ‘iş’ yapmak. Nereden baktığına bağlı.
3 milyar 500 milyon dolar değerindeki toplulaştırma ihaleleri işi. Nedir bu? Sene 2009. Bunun parası AB’den hibe olarak gelmiş. AB diyor ki, ‘Sen tarımını geliştir, biz dünyayı bir bütün olarak düşünüyoruz. Senin tarımın da verimli olsun’ diyor. 3,5 milyar dolar… Parça parça çıkacak. Müteahhitler onları alacaklar, alt yapısını falan yapacaklar!
Ziya Hacıalioğlu… Ankara’dan görüştüğüm bir dostum. Çok samimi arkadaşım. 2009’da İstanbul’a yanıma geldi. Tarım Bakanlığında ‘toplulaştırma işi var, bu işi beraber yapalım’ dedi.
Nedir Miras olarak bölünen küçük tarım arazileriyle ilgili devlet karar aldı, büyük oranda ‘toplulaştırıyor’. Senin ne ekeceğine vs. karar veriyor. Aslında mükemmel bir proje. ‘Olur, yapalım’ dedim. Nasıl yapacağız dedim.
“Tarım Bakanı Mehdi Eker’in özel kalem müdürü benim eski arkadaşım. Beni bakan beyle tanıştırdı. Yeni parti ihaleler çıkacak, bana da ihaleler verecekler” dedi. Olur dedim. Harika bir iş yani. ‘Nasıl olacak peki, ortaklık şartları’ nedir dedim.
Dedi ki, ‘Yüzde 50 Tarım Bakanı Mehdi Eker’in, yüzde 50 senle benim. Ama Selami Güley de bizim ortağımız olacak’ dedi. (Mehdi Eker’in özel kalem müdürü). Bir de Faruk Sümer var dedi. Mehdi Eker’in öz yeğeni ve danışmanı. Bütün Tarım Bakanlığı’nı o yönetiyor dedi.
Neyse… Ben Ankara’ya gittim. Ziya beni bakanlığa götürdü. Özel Kalem Müdürü Selami Gülay’la tanıştırdı, Faruk Sümer’le tanıştırdı. Akşam birlikte yemeğe gittik. Konuştuk. Bize bir şirket lazım.
Ziya, ‘Benim 10 yıldır kapalı olan bir şirketim var, onun borçlarını ödeyelim, onun üzerinden yapalım’ dedi. Olur dedik. Ziya’nın şirketini faal hale getirdik. Fakat sorun çıktı. Ziya’nın şirketinin yeterliliği yok. Çap olarak da yetmiyor.
Biz de bakanlığa gittik, durumu izah ettik. Toplulaştırma yapan ilgili genel müdürü çağırdılar. Bize iş bitirmesi olan bir şirket bul diyorlar. O da gidiyor, iki üç gün sonra arıyor. Özel İnşaat adında bir şirket buluyor. Antalya’da iş yapan bir şirket.
Borçlarından dolayı sorunları var, ihaleye giremiyor. Ziya ile atladık Antalya’ya gittik. Ziya’nın uçak korkusu var, karayoluyla gittik. Özel İnşaat’ın ofisinde buluştuk. Ondan sonra hep beraber vergi dairesine gittik. Özel İnşaat’ın vergi borçlarını yapılandıracağız, partner olarak ihalelere gireceğiz.
Fakat şöyle bir şey çıkıyor; Özel İnşaat’ın borçlarını yapılandırma tarihi de geçmiş. Yapılandırmıyorlar. Bakanlığa döndük. Bizi Maliye Bakanlığı’na yönlendirdiler. Bizi üst düzey bir bürokrat karşıladı. Oradan Antalya’yı aradılar. Biz tekrar Antalya’ya gittik. Orada başka bir sorun çıkıyor. Bunun üzerine kendi evimi ipotek ettirdim. Borçları yapılandırıyor. 1 milyon TL borç! 700 bin dolar civarında bir para yapıyor. Artık ihaleye girecek bir şirketimiz oldu.
‘Başka şirketler de olacak ama siz lokomotif şirket olacaksınız’ dediler. 3,5 milyar doları 5 yılda alacağız.
Bütün şirketlerin yüzde 50 ortağı Mehdi Eker! Biz başladık çalışmaya. Ben pazartesi günü Ankara’ya gidiyorum. Cuma günü dönüyorum. Ofisteyiz. Öğleden önce görüşmeler yapıyoruz. Öğleden sonra Tarım Bakanlığı’ndayız.
Bakanlıklarda şöyledir; bakanlığın olduğu bir bina vardır bir de bakanın olduğu bina vardır. Bakanın olduğu binaya giremezsiniz. Biz her gün özel kalem müdürünün odasındayız veya Faruk Sümer’in odasındayız.
Beni tabi yere göğe sığdıramıyorlar. Hafta içi hergün bakanlıktayız. Akşamları da Ziya Hacıalioğlu, Selami Gülay, Faruk Sümer Ankara’daki iyi restorantlardayız. Yiyoruz, içiyoruz eğleniyoruz falan. Sistem kurulmuş, ihaleler gelecek.
Cuma akşamı ben İstanbul’a dönüyorum. Selami Gülay da eşi ve çocuklarıyla İstanbul’a geliyor. Hafta sonu Bebek ya da Ulus’taki kafede yine beraberiz. Beni hiç boş bırakmıyorlar. Bazen Selami tek geliyor.
Bu arada yeni parti ihaleleri hazırlanıyor. Biz de şirketleri hazırlıyoruz. 7-8 ay sürdü bu süreç. Dosyamızı şirket olarak Tarım Bakanlığı’ndaki toplulaştırma yapan ilgili kuruma verdik. Başka bir kaç firma da dosya verdi. Fakat ilgili kurumun genel müdürü Gürsel Kusak, ‘Sizin dosyalarınızda yanlışlık var. Bir arkadaş göndereceğim, size yardımcı olacak.’ dedi.
Gerçekten dosyada eksik varsa ihale komisyonu sizi eler, elemesi lazım. Ama ihale komisyonundan biri geliyor ve bize eksiklerimizi gösteriyor, dosyayı hazırlayıp tekrar ihale komisyonuna gönderiyoruz. Görüyorsunuz değil mi; bakan ortak olunca bütün kapılar açılıyor. Sonuçta bakanlık ‘bizim’ bakanlığımız.
İhaleler yapıldı. Biz o günkü kurla 10 milyon dolarlık bir ihale aldık. Kıyametler koptu. İhale alan şirketler KİK’e başvurdu. Kamu İhale Kurumu… Bir şey oldu mu, olmadı!
Bize de Antep’in ilçesi Nizip düştü. Gittik şantiyemizi kurduk, çalışmaya başladık. Bu ihaleler halen parça parça devam ediyor. Aradan 14 sene geçmiş. Hala devam ediyor. Neden devam ediyor biliyor musunuz? adamlar bu işi bitirmek için uğraşmıyorlar ki! Kendimize nasıl yontarız peşindeler… Bu proje bitmiş olsa bizim tarımımız şahlanır.
Şu anda Mehdi Eker orada mı, yok! Şimdi iş Tayyip abiye geçmiş. Tayyip abi de uyandı. Baktı büyük para var. Tayyip abi sevmez öyle tek başına götürmeyi. Mehdi Eker zaten hep söylerdi; ‘Burada en büyük işi beyefendi yapıyor, Tayyip bey yapıyor’ derdi.
Bir gün bakan beyin odasında toplantı yaptık. Ben, Ziya, Selami ve Faruk Sümer. Bakan Mehdi Eker dedi ki, “Canlı hayvan ithalatı başlayacak.” Bakın sene 2010 falan. “Alın bu dosyayı, şartname bu. Yurt dışından hayvan bulun. Avrupa hariç. Yasak. Hemen hazırlayın. İhale başlar başlamaz siz oradan yükleyeceksiniz. Ben size haber vereceğim” dedi.
Bir arkadaşımızı Avustralya’ya gönderdik. Hayvanları aradı, bulamadı. Hayvanı buldu, gemiyi bulamadık. Hayvan taşıma gemisi dünyada çok yok. Beceremedik yani. Sonra Mehdi Bey bunu başkalarıyla yaptılar. Bu ithalatı yapanlara bakın, zaten göreceksiniz kimlerle bağlantısı olduklarını.
Şimdi aynı sistem tarım ürünlerinde de var. 5-10 tane ithalatçı var. Bunlar Tarım Bakanlığı’ndan müsaade alıyorlar. Gerekli olan bakliyatı, pirinci vs. getiriyorlar ve piyasaya büyük paralarla satıyorlar. Peki çiftçi umurunda mı bunların? Umrunda bile değil. Çiftçinin desteklenmemesi bunların işine yarıyor.
Bugün siz eti neden pahalı yiyorsunuz biliyor musunuz? Et ithalatına izin verildiği için. 3-5 tane bu işin karteli para kazansın diye yapıyorlar. Sonra ne yaptılar biliyor musunuz? Daha kötü bir şey yaptılar. Hayvan getirmek zor iş. Zaiyat oluyor, hastalanan hayvan oluyor vs. ‘Bir dakika ya dediler, bu işi karkas ete döndürelim’ dediler. Şak milyon dolarları cebe indirmeye başladılar.
Sonra bizim ortaklığımızda bazı sorunlar çıktı ben ayrıldım. Ama toplulaştırma işi halen devam ediyor. Et ithalatı, pirinç, bakliyat ithalatı halen devam ediyor. Milet umurunda bile değil bunların. Bütün işleri, ‘Biz buradan ne kadar para çalarız’ diyerek yapıyorlar. Milletin tepkisini duymuyorlar bile.