Avustralya’da, 1 yıl içinde önce Federal daha sonra ise ülkenin en kalabalık eyaletleri Victoria ve NSW olmak üzere 3 önemli seçim yaptı.
Hepsinde de sonuçlar sır gibi saklanmadan, ekranlar karartılmadan şeffaf ve hilesiz olarak oy verme işlemi tamanlandıktan bir kaç saat gibi kısa bir süre sonra açıklandı. Bir seçim geleneği olarak, kazanan parti lideri alkışlanır, kaybeden lider ise yenilgiyi kabullenir ve hemen ardından da istifa eder. Liderlerin büyük bir sorumluluk ve mütevazilik içerisinde kazananın, kaybedeni, kaybedenin de kazananı tebrik etme centilmenliğini de unutmamamız lazım.
NSW Eyaleti’nin 47. başbakanı olarak yemin eden Chris Minns, Liberal Parti lideri ve eski başbakan Dominic Perrottet’e, NSW’e yaptığı hizmetlerinden dolayı teşekkür etti. Seçim kampanyasının, benzersiz bir ‘saygı ve nezaket’ modeli olduğunun altını çizdi ve ülke çapında demokrasinin nasıl uygulandığına dair bir model olduğunu vurguladı.
Avustralya’da siyaset böyleyken, Türkiye’de özellikle birinci turda sandıklarda yapılan oy hırsızlığı ve seçim sonuçlarının üzerindeki şaibeler, insanları umutsuzluğa düşürdü. Bu durum gencecik hayatlara mal olurken, iktidarın acımasız, haksız ve adaletsiz uygulamarı da hız kesmeden devam etti. Bu seçim sürecinde, aralarında 20 yaş farkı olan iki adaş, uğradıkları haksızlığın kurbanı ve mağduru oldular. Özellikle birinci tur seçimlerinin sonuçlarının açıklanmasından sonra, medyada şu başlıkla çıkan haber yürekleri dağladı.
‘Genç kız mektup bırakıp Marmaray’ın önüne atlayarak intihar etti!
Kübra’nın intihar etmeden önce bıraktığı mektubunda “Yoruldum, gençliğimi çaldılar. AKP’ye ve destekleyenlere hakkımı helal etmiyorum” yazıyordu.
Sırf desteklediği, iktidarın rejiminin devam etmesi adına sandıklarda hile ve hırsızlığa başvuran ve bu haksızlığa göz yumanlar, 20 yaşında genç bir insanın hayatını kaybetmesine vesile oldular.
Bu mektupda yer alan ifadeler karşısında, iktidara bu kadar pervasızca destek veren yandaşlar, ömür boyu bu vebalin altından nasıl kalkacak acaba?
Gençliğinin baharında bu genç kızın yürekleri burkan haberinin yayınladığı sıralarda, 15 Temmuz darbe tiyatrosundan beri devam eden adaletsizliklerin bir yenisi daha yaşandı. 10 aylık Kübra bebek, Annesi ile birlikte cezaevine konuldu.
Yasalar ihlal edilerek bebeği ile birlikte Bakırköy Cezaevi’ne gönderilen anne Şadinaz Yaşa Yılmaz, yaşadığı zulümden dolayı, bebeği Kübra’yı besleyemez hale geldi.
Annenin üzüntüden sütü kesildi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 1.Tur seçim sonuçlarının ardından Cumhur İttifakı’nın aldığı yüksek oy nedeniyle depremzedelere gösterilen tepkiye karşılık çağrıda bulunarak “Hiçbir siyaset o insanların kalbini kırmaya değmez” demişti.
Evet insanları kutuplaştırmama adına, özellikle siyasilerin dikkat etmesi gereken çok yerinde bir ifade. Öte yandan iktidara haksız, hukuksuz oy devşirme adına insanların geleceğini, hayatını, umutlarını karartanlara ve umursamayanlara ne demeli z.polat@yepyeni.zamanaustralia.com.au