Adil Ömer Erdem-Analiz
Türkiye tarihi bir seçime daha gidiyor.
Herşeyi kontrol ve manipüle etme gücünü elinde bulunduran yirmi yıllık AKP iktidarına karşı muhalefet halkın değişime olan ihtiyacı öne çıkarıyor ve bu seçimleri demokratikleşme adına köprüden önceki son çıkış olarak görüyor.
14 Mayıs’a gelen süreçte siyasi yelpazede bir araya gelmez denilen yapılar ittifaklar kurabildi.
Sonuçta seçim ikinci tura kaldı.
Hile iddiaları ile gidilen ikinci tur 28 Mayıs’da yapılacak.
İkinci tur öncesi Türkiye’de hava çok gergin.
Ancak bu durum seçmenin iradesini sandığa yansıtmasına engel değil.
Tek bir oyun bile çok büyük sonuçlara yol açabileceği bir seçim bizi bekliyor.
Tek bir oy bile o kadar önemli ki, durumu anlatabilmek için “Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir askeri, bir asker bir orduyu bir ordu bir ülkeyi batırır veya kurtarır” denilse yeridir.
İktidar seçimleri bir tür savaş olarak görüyor ve “savaş hiledir”mantığı ile seçimlerde hile yapmayı mübah sayıyor.
Oysa seçimler demokratik bir mücadele olmanın ötesine geçmemeli.
Fakat seçmenini konsolide edebilmek için durumu bir savaşmış, hatta bir ölüm kalım savaşıymış gibi lanse ediyorlar.
Bu duruma karşı muhalefetin elindeki en önemli kozlardan biri seçmenini sandığa götürebilmek.
Bir tek oyun bile zayi olmasını engellemek.
Bu yarışda bir oy fazla alan kazanıyor çünkü. 49 kaybedecek, 51 kazanıyor. Durum öncelikle 51 delinin 49 akılıllıyı yönetmesi meselesi değil, 49’un değil 51’in kazanacak olmasıdır.
Söz konusu tek bir oy olduğunda özellikle yurt dışında yaşayan seçmenlerin oyları büyük önem kazanıyor.
Öyleki son anda yurt dışından gelen oyların sayımıyla milletvekillikleri el değiştirdi.
Seçildim sananlar vekilliği diğerine bıraktı.
Bu konudaki en önemli örneklerden birisi vekilliği hakkıyla yapan nadir milletvekillerinden birisi olan Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun durumdur.
Ömer Faruk Gergerlioğlu yeniden nasıl milletvekili olduğunu şöyle anlatıyor:
“Kocaelinde çetin bir seçim mücadelesi verdik.
Gece bir civarında milletvekili seçildiğimizi anladık.
Yeniden Refah Partisi üç bin oy önümüzdeydi.
Yurt dışından gelen oylarla öne geçtik ve yeniden milletvekili olmaya hak kazandık.”
Bilerek ve geçerli bir mazereti olmadan sandığa gitmeyen, oy kullanmayanlar için Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekili olma hikayesi çok şey anlatıyor. Gergerlioğlu geçen dönem milletvekili olurken de yurt dışı oylarla seçilmişti.
Yurt dışı oyların önemini iktidar partisi çok iyi biliyor olmalı ki, kontrolü altındaki Yüksek Seçim Kurulu’na yurt dışında Millet İttfifak‘ın adayı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun en yüksek oy aldığı Avustralya, ABD, Kanada, İrlanda ve İngiltere’de, oy verme süresini beş günden iki güne indirtti.
Gelen yoğun tepkiler üzerine YSK durumu yine önceki haline beş güne çıkardı.
Dolayısı ile, eğer mevcut durumdan memnun değilseniz, değişim arzuluyorsanız, bunun için yapabileceğiniz tek silahınız olan oyunuzu ateşlemenizdir.
Elinizde olan tek bir imkanı bile kullanmazsanız, yani değişim için kılınızı kıpırdatmazsanız değişimin gerçekleşmesini beklemeye de hakkımız olmaz.
Şimdi…
Türkiye’de insanlar neden değişim arayışındalar.
Çünkü Türkiye 21 yıldır iktidarda olan ve bu imkanı hoyratça kullanan bir hükümet ve yine kendilerinin icad ettiği bir hükümet modali ile yönetiliyor.
Ve Türkiye adım adım bunların yönetiminde diktatörlüğe doğru yol alıyor.
İktidar Rusya ile yakınlaşırken, batı ve AB ile arasını açıyor.
Ülkedeki sosyal fay hatlarını derinleştirecek adımlar atıyor.
Belki de bu yüzden olacak nedereyse bütün şer odakları iktidarı destekliyor.
Ne garip değil mi?
Doğu Perinçek, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının desteklenmesini isteyen açıklamalar yaptı.
Aynı şekilde bir tür mafya lideri olan Alattin Çakıcı’da Türkiye’dme bir beş yıl daha Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması gerektiğini, buna ülkenin ihtiyacı olduğunu ifade eden twitler atıyor. Abdullah Öcalan bile Tayyip Erdoğan’ı destekliyor.
Hatta bugün muhalefetle birlikte hareket eden Selahattin Demirtaş için Erdoğan seçimlerden önce “İmralıya nasıl hesap vereceksin onu düşün” demişti.
Mafyanın tercihi, uluslararası istihbarat örgütlerinin ülke içindeki etkili elemanlarının, PKK liderinin tercihi Tayyip Erdoğan düşünebiliyor musunuz?
Putin, Kırım’ı işgal eden Putin, Ukrayna’yı kan gölüne çeviren Putin bile Erdoğan diyor.
Bu seçimde muhalefetin kazanması ile birlikte yaşanancak değişiklikler ve ülkenin yeniden parlamenter sisteme rücu edecek olması yıllardır iktidar zulmü altında inleyen kitleler için de bir umut kapısı olmaya devam ediyor.
Kısaca Tayyip Erdoğan seçilirse durum herkes için daha kötü olacak.
Kılıçdaroğlu seçilirse hiç değilse bir değişim rüzgarı esecek.
Kemal Kılıçdaroğlu Tayyip Erdoğan ile en iyi şekilde mücadele edebilecek de bir isim aynı zamanda.
Sizler ya Kılıçdaroğlu’nu seçeceksiniz, ya da 21 yıldır ülkeyi hoyratça yöneten, hoyratlıkta artık sınır tanımayan, iktidarın gücü ile iyice sarhoşlaşmış Tayyip Erdğan’ı seçecek.
Türkiye’de değişimi en çok da Tayyip Erdoğan’ın zulüm özel olarak zulmettiği, bir çoğu da bugün iktidarın esiri olarak cezaevlerinde tutulanlar istiyor.
Türkiye’de ülkenin yeniden demokratik bir ortama, tarafsız bir hukuka dönmesini isteyen, 28 Mayıs sonuçlarını özgürlüklerine kavuşma anlamında gören çok önemli bir kitle var. Halen süt emen çocuklarıyla sudan sebeplerle cezaevlerine tıkılan binlerce kadın var.
Verilen cezalarını çektikleri halde cezaevi yönetimlerinin iktidarın basıkları yüzünden denetimli serbestlikleri hatta şartlı tahliye hakları verilmeyen binlerce insan var ve umutla bekliyorlar, senin bir oyunun değişimi başlatmasını bekliyorlar.
Halkımız ya yalancıların hikayelerine kanıp, tatlı uykusuna devam edecek; ya da silkinip, bu yalandan hikayeler bitsin artık, diyecek.