Sincan Kadın Cezaevi’nde şartlı tahliye hakkını kazanan hiçbir siyasi tutukluya bu hakkı kullandırılmıyor. Sincan Cezaevi’nde siyasi hükümlülere yönelik keyfi ve soyut değerlendirmeler içeren raporlar infazı yakma gerekçesi yapılabiliyor.
Son yıllarda, özellikle son 2 yılda artarak Türkiye cezaevlerinde çok sayıda siyasi hükümlü, “fazla kitap okuma veya az sayıda kitap okuma, cezaevi imamıyla görüşmeme, pişman olduğunu beyan etmeme, halay çekme, fazla su tüketme, elektrik faturasının yüksek olması, içeride iken üniversite bitirmeme, görüşçülerle selamlaşma, kurum personeline kayıtsız kalma” gibi gerekçelerle tahliye haklarını kaybetti.
‘SİNCAN’DAKİ TÜM HÜKÜMLÜLERİN İNFAZI YAKILIYOR’
Uygulamanın en keskin biçimde hayata geçtiği cezaevlerinden biri Sincan Kapalı Kadın Cezaevi. Hatta avukatlara göre infaz yakmalar açısından Sincan Kadın Cezaevi bir “pilot bölge” ve cezası biten siyasi tutukluların hiçbiri, cezaları bitmiş olmasına rağmen tahliye olamıyor. Siyasi tutukluların tümünün infazı benzer subjektif gerekçelerle yakılıyor.Seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışan Sincan Cezaevindeki kadın hükümlüler, konunun basit bir teknik mesele olmadığını, siyasi bir keyfiyet ve taraflılık söz konusu olduğunu ve daha önemlisi her birinin hayatını ilgilendirdiğini düşünerek Sincan Cezaevinde çektirdikleri fotoğraflarını ve hikayelerini anlattıkları mektupları avukatlarına gönderdiler. Birçoğu çok genç yaşlarda ceza alan kadınlar, “hukuk dışı ve keyfi uygulamanın son bulması gerekiyor” diyor.
‘GÖZÜNÜN ÜSTÜNDE KAŞ VAR SORUŞTURMASI’
Gerçek Gündem’de yer alan habere göre, disiplin soruşturmasıyla karşılaşmadıkları tek bir gün olmadığını söyleyen 32 yaşındaki Dilan Oynaş, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:“Hakkımızda açılan disiplin soruşturmaları hukukta bulamayacağın cinsten. Bir nevi “gözünün üzerinde kaş var”, “bir sinek vızıltısı var” gibi bahanelerle soruşturuyorlar. Örneğin açık görüşte gelen ailelerimize selam vermek soruşturma konusu olabiliyor. Ve bu da bırakılmamamızın gerekçesi sayılmakta. Ayrıca Adalet Bakanlığından gelen bir evrakı imzalamakta imtina etmem de bırakılmama gerekçesi olarak hukuk tarihine geçti.”
Sincan Cezaevindeki bir başka hükümlü Hanım Yıldırım da 7 yıllık cezası bitmesine rağmen benzer keyfi gerekçelerle ve pişmanlık beyanını reddetmesi sebebiyle 11 aydır tahliye edilmediğini anlatıyor.
‘EŞİM VE KIZIM TAHLİYE GÜNÜ KAPIDA BEKLEDİ’
Pişmanlık beyanı Sincan’daki tüm siyasi hükümlüler için önemli bir sorun. Örgütlü mücadelelerinden, siyasi fikirlerinden dolayı pişman olduğunu söylemeyen hükümlüler, cezaları bitse bile tahliye edilmiyor. Ağrı Belediye Başkanıyken tutuklanan Mukaddes Kubilay da cezasının bitiminde pişman olduğunu beyan etmesi istenip bunu kabul etmeyen hükümlülerden. Kubilay, “Tahliye günümde eşim ve kızım kapıda bekledi, bırakılmayacağımı tahmin etseler de. Bırakılmayışımızın gerekçeleri temelsiz. Pişmanlık dayatmalarına karşı direniyoruz” diyor.
PİŞMAN OLDUĞUNU SÖYLEMEYEN TAHLİYE EDİLMİYOR
7 buçuk yıl ceza alan 62 yaşındaki Zeynep Han Bingöl de aynı şekilde cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Bingöl, bu durumun gayri vicdani ve hukuksuz olduğunu söylüyor. 2016’da tutuklanan öğretmen Rojdan Erez, 2021’de bırakılması gerektiğini ifade ederek pişmanlık ifadesini reddettiği için tahliye edilmediğini anlatıyor. 26 yaşındaki Berin Sarı ve 30 yaşındaki Jiyan Ateş de 2021’de tahliye edilmeleri gerekirken benzer sebeplerle tahliye edilmediklerini anlatıyor.