Cezaevindeki tutsak meslektaşları için pedal çeviren Gazeteci ve aktivist Nurullah Kaya’nın Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin sesi olmak için çıktığı yolculuk devam ediyor.
Nurullah Kaya, geçtiğimiz günlerde Hollanda’nın Lahey şehrinde yer alan Uluslararası Ceza Mahkemesi önünde açıklama yaptıktan sonra bisikletiyle Fransa’nın Strazburg şehrine doğru yola koyulmuştu. Türkiye’deki adaletsizliğe tepki göstermek için herkesi 20 Nisan Salı günü Strazburg’taki büyük eyleme davet eden Kaya, hedefinin de bisikletiyle bu eyleme gitmek olduğunu vurguladı.
Strazburg’taki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde son bulacak yaklaşık 750 km’lik yolculuğu esnasında zaman zaman kendisine eşlik eden gönüllüler olduğunu da belirten Kaya, bu anlamlı eylemi esnasında verdiği arada şunları dile getirdi; “Hollanda’da başladığım bu uzun yolculuğun yaklaşık 1 hafta sürmesini bekliyorum. Hava çok sıcak ve yol uzun, bir günlük bir dinlenme yaptım. Şimdi yoluma devam ediyorum. Yol güzergahındaki bazı şehirlerde zaman zaman aktivistler bisikletleriyle bana katılarak destek oluyorlar. Bu beni çok mutlu ediyor, yorgunluğum bir nebze azalıyor. Özellikle Mainz Bingen’den bisikletleriyle katılan grupla beraber güzel bir sürüş gerçekleştirdik. Bingen’deki aktivistlere çok teşekkür ediyorum. Özellikle yaşlarının üzerinde bir performans sergileyerek kilometrelerce yorulmadan benimle gelmeyi başaran Enes ve Ömer Faruk’a ayrıca teşekkür ediyorum.”
“GAZETECİLER CEZAEVİ YA DA ŞİDDETLE SUSTURULMAK İSTENİYOR”
Kaya, Türkiye’deki medya mensuplarının ya hapishanelere atılarak susturulduğunu ya da ölesiye dövülerek kontrol altına alınmaya çalışıldığını söyleyerek en son geçtiğimiz gün Mardin’de bir gazetecinin ölesiyle dövülmesini de örnek vererek şu tepkiyi gösterdi; “Oran olarak Türkiye’nin yarısı ne yazık ki kendi gibi düşünmeyen diğer yarısına her türlü hukuksuzluğu yapmaya yetki veren bir yönetim tarzını ve kişiyi tekrar seçti. Seçilen bu diktatör yönetim tarzının her zaman ilk planı medya üzerinedir. Çünkü yapacakları hukuksuz uygulamalardan önce kamuoyunun haberdar olmaması için ilk etapta medyayı susturuyorlar. Muhalif medya organları kapatılıyor, gazeteciler hapishanelere dolduruluyor. Eğer susturamadıkları olursa da kaba kuvvet uygulanıyor. Bu rejimin hukuksuzluğuna karşı yine hukuki çerçevede mücadele veren veya muhalif olan herkesin medyaya bakan yönüyle mutlaka doğruları yazan veya haykıran gazetecilere sahip çıkması gerekir. Sayıları çok az olsa da şimdilerde bu gazeteciler internet üzerinden yayınlar yapmaktalar. Bunlar mutlaka takip edilip desteklenmelidir. Bu şekilde rejimin gerçek yüzünü hem bizler öğrenmeye devam ederiz hem de tüm dünyaya gerçekleri anlatmış oluruz.”