Konu Hizmet Hareketi olduğunda hukuku katletmekte hiç bir sakınca görmeyen Anayasa Mahkemesi’nin ‘siyah Transporter’la kaçırılarak’ işkenceye maruz bırakılan eğitimci Önder Asan’la ilgili kararı, adam kaçırma, kötü muamele ve işkencenin en üst yargı eliyle nasıl meşrulaştırıldığının da ispatı oldu.
AYM’nin bu ve benzeri hukuk dışı kararları ‘cezasızlık’ kültürünü derinleştirirken, işkencecileri daha da cesaretlendiriyor.AYM, adam kaçıran AKP rejimine ceza vermiş gibi görünüyor; peki gerçekten öyle mi? Yüksek mahkeme, ‘esasa’ girmediği kararda ‘usul yönünden’ hükümeti 60 bin TL manevi tazminata mahkum ediyor. 42 günlük alıkoyma ve işkencenin bedeli 60 bin TL!
AYM kararında Önder Asan’ın iki araç tarafından kaçırıldığının sabit olduğu kabul ediliyor. Ticari taksideki mağdurun önünün iki araç tarafından kesildiği ve siyah bir araca (Transporter) bindirildiğinin görüntüler ve taksi sürücüsünün ifadesiyle sabit olduğu belirtiliyor. İşkence iddialarının ‘kabul edilebilir’ olduğu da itiraf ediliyor.
İŞKENCECİLERİ BULMANIN HUKUKİ BİR YARARI YOKMUŞ!
Ancak ‘yapılan bütün çalışmalara rağmen’ faillerin bulunamadığı savunuluyor ve ilave bir çalışmanın ‘hukuki bir yararının bulunmadığından’ gereksiz olduğu savunuluyor. AYM’ye göre adam kaçıran ve işkence yapan kişilerin tespiti için ilave bir çalışma yapılmasının hukuki bir yararı yok!
Önder Asan, 1 Nisan 2017’de siyah bir transporterla kaçırıldı. Aracın içerisinde kafasına çuval geçirilerek darp edildi, 42 gün boyunca kaybedildi ve işkenceye maruz bırakıldı. Sopa ile dövüldü, elektrik verildi ve psikolojik işkenceye maruz bırakıldı. Hakaret ve küfürlerle aşağılandı. Ailesiyle tehdit edilen Asan’dan ‘isim’ istendi. Vermediği için tam 25 gün boyunca darp edildi. Sağlık kontrolünden geçirilmedi. 25. günden sonra izlerin kaybolması için işkence durdu.
TAKSİCİ DE KAÇIRILMA OLAYINI GÖRDÜĞÜNÜ ANLATTI
12 Mayıs 2017’de Ankara Emniyeti tarafından gözaltına alınmış gibi işlem yapıldı. Şahsına yöneltilen hiç bir suçlamayı kabul etmedi. Önder Asan’ın kaçırıldığını, olayı bizzat gören bir taksici de itiraf etti.
Ailesi, ‘kamu görevlileri tarafından alıkonulma ve fiziksel şiddete maruz kalma olayına yönelik şikâyetin etkili soruşturulmaması nedeniyle kötü muamele yasağının, bu şikâyetin soruşturulmasında görevlilerin ihmallerine rağmen cezalandırılmamaları nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği’ gerekçesiyle AYM’nin kapısını çaldı.
AYM, başvuruyla ilgili kararında, ‘Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia’ konusunda ‘yetkisizlik’ kararı verdi.
‘Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia’ konusunda ise ‘kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerektiği’ belirtiliyor.
KÖTÜ MUAMELEYE MARUZ KALDIĞI İDDİASI SAVUNULABİLİR(MİŞ)!
AYM, ‘Esas yönünden’ yaptığı değerlendirmede ise “Anılan ceza soruşturmasında başvurucunun 1/4/2017 tarihinde bir taksiye bindiği, daha sonra iki araçtan inen kişilerin taksiyi durdurarak başvurucuyu zorla diğer araçlardan birine bindirdiği kamera görüntüleri ve taksi şoförü beyanıyla tespit edilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun gözaltına alınmadan önce bir süre alıkonulduğu hususundaki iddiaları makul delillerle desteklenmiştir.” denilerek kaçırılma olayı kabul ediliyor.
Devamında, başvurucunun “Kötü muameleye maruz kalma iddiasının savunulabilir olduğu değerlendirilmiştir. Bu durumda başvurucunun soruşturma makamlarınca etkili soruşturma yapılması yönündeki beklentisi meşru kabul edilmiştir.” deniliyor.
FAİLLERE ULAŞILAMAMIŞ!
Kararda, Önder Asan’ın kaçırıldığının görüntülerle sabit olduğu ancak faillerin kimliklerine ‘ulaşılamadığı’ anlatılıyor. Ardından da “Başvurunun inceleme tarihi itibarıyla yaklaşık altı yıldır devam eden soruşturmaya rağmen Ankara’nın merkezinde gündüz saatlerinde bir taksiyle seyir hâlinde iken zorla alıkonulma iddiasının faillerinin tespit edilememesi makul süratle ve özenle soruşturma yapılması ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutuyla ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” deniliyor.
Ancak faillerin bulunması için ‘ilave’ işlem yapılmasına ‘hukiki yarar bulunmadığı’ gerekçesiyle gerek bile görmüyor: “Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin devam eden soruşturmalara ilişkin olduğu dikkate alındığında sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.”
Kararın ‘Hüküm’ bölümünde ise şu ifadeler kullanılıyor:
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Adil Yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutuyla İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 60.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
D. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2017/168693, Sor. No: 2017/111913) GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
AYM’DEN CEZASIZLIK KÜLTÜRÜNÜN SOMUT ÖRNEĞİ BİR KARAR DAHA!
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş de konuyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. AYM’nin ‘cezasızlık’ kültürünü desteklediğini belirten Güneş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
@AYMBASKANLIGI , Ankara’da 2017’de kaçırılan ve 42 gün işkence gören Önder Asan’a kötü muamele yapıldığına ve 60 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verse de; bu karar, AYM’nin uyguladığı cezasızlık kültürünün ve yaptığı perdelemelerin somut bir örneğidir.
Şöyle ki; özellikle 15 Temmuz sonrası adam kaçırmalarda izlenen yönteme benzer şekilde Önder Asan gün ortasında devlet görevliler tarafından kaçırılmış, Yusuf Bilge Tunç dosyasından farklı olarak bu olayda arkalarında delil de bırakmalarına rağmen AYM, Asan’ın kaçırılması ve günlerce işkence görmesi gerçeğini gözardı etmiş, işkence ve kötü muamele yasağının esas bakımından ihlal iddiasını incelememiş ve sadece usul yönünden inceleme yaparak ihlal bulmuştur.
Verdiği ihlale daimi arama kararlarını gerekçe yapan AYM, kararın icrası bakımından olayın sorumluları hakkında anlamlı ve etkin soruşturma yürütülmesini istemek yerine, yine daimi arama dosyasını gerekçe yaparak ilave işlem yapılmasına gerek olmadığına karar vermiştir.
AYM’nin bu kararı, Mahkeme’nin Türkiye’de adam kaçırma ve işkence iddiaları bakımından ne derece yüzeysel inceleme yapıp yerleşik cezasızlık kültürünün bir parçası olduğunun açık bir örneği ve göstergesidir.