15 temmuz’un üzerinden yıllar geçmesine rağmen tartışmalar bir türlü bitmiyor.
Geçen hafta General Gökhan Sönmezateş yaptığı açıklamalar ve verdiği ifade ile bütün emri Hulusi Akar’dan aldığını ifade ve itiraf etti…
Tam bunu konuşalım üzerine yoğunlaşalım derken, Ahmet Dönmez “madalyonun iki yüzü var” diyerek önce Sönmezateş hakkında, sonra da darbe günü yapılan bir telefon görüşmesi hakkında video yaptı…
Böylelikle Sönmezateş’in açıklamalarını konuşmamız nispeten de olsa sekteye uğradı…
İddiasına göre ; Mısır’da bulunan bir arkadaşımız darbe gecesi Mustafa Özcan’ı aramış ondan darbeyi “öven, sahiplenen, kol-kanat geren, referans olan” bir geri dönüş almış ve bunun Mısırlılar’a bildirilmesi gerektiği şeklinde bir direktif ile vazifelendirilmiş fakat daha sonra Dr. Ali Ursavaş’ı arayarak onunla yaptığı telefon görüşmesi neticesinde ise hiçbir şekilde darbenin tasvip edilmediği, durumun bilinmediği ve içinde olunmadığı mesajı verilmiş, güya Orhan Keskin bundan yani Özcan’ın söyleminden çok rahatsız olmuş…
İşte bu videodan sonra Orhan Keskin Twitter üzerinden hemen bir açıklama yaparak b’i yalanladı, tekzip etti…
Keskin ; Gecenin ilerleyen saatlerinde Mustafa Özcan Bey’le de bir telefon görüşmesi yaptım. Mustafa bey “Ben de ne olduğunu bilmiyorum.” şeklinde cevap verdi.
Aynı kapsamda sayın Dönmez’in videosunda adı geçenlerden Ali Bey’i arayarak konu hakkında bilgisinin olup olmadığını sordum.
Ali Bey “İktidar tarafından Hizmet Hareketine mesnetsiz suçlamalar yöneltiliyor ancak bu kalkışmanın bizimle hiçbir alakası yok ve biz her türlü darbeye karşıyız.” cevabını verdi.
Konu bundan ibarettir.
Ve bu açıklama sonrası Ahmet Dönmez yeni bir video daha yaparak Orhan Keskin’e “güya” cevap verdi…
Aslına bakılırsa Orhan Keskin tarafından yalanlanan Ahmet Dönmez yeni videosunda topu taca atmaya gayret ediyor.
Alakasızca “Bana kızanlar, eleştirenler, soru soranlar niye Cevdet Türkyolu’na, Mustafa Özcan’a hiçbir şey sormuyor ?” diyor…
Önce bu bahaneyi elinden alalım ;
Daha evvel de söylemiştim ama bir daha söyleyelim
– Cevdet Türkyolu
– Mustafa Özcan vd
Dönmez’in sormuş olduğu bütün soruları size soruyor ve cevap bekliyoruz lütfen cevap veriniz…
Bazıları sizler sustukça daha cüretkar davranıyor, susmayın…
Şimdi konuya gelelim ; Dönmez son videosunda
– fiskos
– mış mış ve
– bomboş söylemiş olduğu telefon hadisesi yalanlanmasına rağmen dinleyicilerinden özür dileyeceğine kendini savunmaya geçiyor, hem de hararetle…
Videosu cevaptan çok savunma içerikli…
Anteresan değil mi ? Halbuki gazeteciliğin namusu yalan haber yapmamayı, tekzip yediğin zaman da yayınlayıp, özür dilemeyi gerektirir…
Dönmez’in videosunda aslına bakılırsa saldırı da var…
Sait Sefa ve Faruk Mercan’a üstü kapalı hatta açık bir sataşma içeriyor…
Eleştirenler Cevdet Türkyolu yahut Mustafa Özcan’ın adamı imiş gibi bir hava oluşturuluyor…
Ben şahsım adına konuşayım ; Yeminle kimsenin adamı değilim, olmamda…
Sevgili arkadaşlar Cemaat büyük, fertlerde hiçbir yanlış olmaz demiyorum ; Birileri peylenmiş, devşirilmiş, yerleştirilmiş ve 15 Temmuz’u Hizmet’le irtibatlandırmak için kullanılmış olabilir.
Siz de biliyorsunuz ki Hocaefendi manipüle edilmeye çalışılmış, fakat manufle olmamış.
Değerli’yi kamptan kovmuş-kovdurmuş…
Hiçbir şekilde, hiçbir darbeye taraf olmadığı gibi tüm derbelerin darbesini yemiş.
Şimşek’in ifadeleri ile hiçbir olumsuzluğa izin vermemiş, Cemaat’in darbe ile ilişkisi olmadığını ifade buyurmuş, “böyle bir şeye tevessül eden bana ve davama ihanet eder, etmiştir” demiş…
Uluslararası bir komisyonun darbeyi araştırmasını istemiş ve sonuca razı geleceğini söylemiş…
Yani Cemaat ;
– ne ilkesel
– ne kitlesel
– ne de fiziksel olarak
darbenin hiçbir yerinde bulunmamış…
Bu birinci elden beyan ve teyit edilmiş…
Fakat Dönmez, hiçbir şekilde olumsuzluğa izin vermeyen, darbeleri kabul etmeyen Hocaefendi’yi “içten içe darbeyi istiyordu” diye niyet okuma ile suçluyor…
Evet, bu husustaki yorumunu niyet okuyarak yapıyor…
Bu durum gazetecilikte yeni bir ufuk ; Niyet oku ve yaz, söyle…
Ayrıca ;
– bir Hocaefendi
– bir de Fethullah Gülen var
diyerek HE’yi çelişik konuşmak ve dualite ile itham ediyor…
( Buna yönelik bir makalem vardı, şahsi bloğumdan ve gazetemizden bakıp okuyabilirsiniz )
Böylelikle Dönmez sadece darbe meselesi değil, aynı zamanda Hocaefendi’yi de şahsen hedef alıyor.
Olabilir, belli kıstaslarla yargılayabilirsiniz ama “niyet okuma” yaparak toplum nezninde mahkum etmeye yahut itibar suikasti yapmaya kimsenin hakkı yok…
Hele hele ara ara meslek etiğinden bahseden bir zatın bunu yapması gerçekten utanç verici…
Sevgili Dönmez herkes manipüle edilebilir fakat Hocaefendi’nin aktarmaya çalıştığınız kolaylıkta manipüle olacağını hiçbirimiz düşünmüyoruz, olmamışta…
Neredeyse büyük, küçük bütün dünya ülke istihbaratları olayı hiçbir şekilde Hizmet Hareketi ile irtibatlandıramazken güya batılıların söylediği küçücük bir ifadeyi “siz dahi inanmazken” kendinize mesnet olarak dile getiriyorsunuz…
Zorlama yapıyorsunuz, daha evvelki yazı ve videolarınızda yaptığınız zorlamalar gibi…
Bir kısım insanlar Hocaefendi’ye, davanın donelerine ve idare eden heyete rağmen kendilerince manipüleye çalışmış, bir kısım şeylere alet olmuşlarsa ve bu adli, hukuki olarak ispat edilip tespit edilebilmişse, elbette onlar suçlarının cezasını çekmeliler…
Hizmet Gönüllüleri’nin durduğu nokta tam da burası…
Fakat bu fiskosla, mışmışlarla olmaz, hukuk dile değil, ele bakar…
Mahalle dedikodusu yapmadığınızı söylüyor ama hala fiskoslar üzerinden konuşuyorsunuz…
Söylediğiniz bazı şeyler doğru olabilir (!?) fakat gerçekten mazlumlarla zalimleri aynı oranda suçlayamaz, aynı safa koyamazsınız.
Sahi bunu nasıl yapıyorsunuz ?
İnsafınız buna nasıl fırsat veriyor ?
Videolarınızda “Bunu yaptım şunu yaptım” demenize lüzum yok…
Orhan Keskin sizi yalanlamışken, izleyicilerinizden özür dileyeceğiniz yerde savunmaya geçip hamasetle, duygu sömürüsüne gayret ediyorsunuz…
Zannediyorum bunun yanlış olduğunu siz de biliyorsunuz…
İnatla fiskos, mış mış ve bomboş bir şekilde Hizmet Hareketi’ni illa darbe ile bağlama ve ilişkilendirmeye çalışmanız artık gerçekten galiz kaçıyor…
Bir kısım zatların yapmış olabileceği hatalı fiilleri
Hocaefendi ve bütün bir Cemaat’le ilişkilendiremezsiniz.
Bunca insanın bu kadar zulüm ve zararla hırpalanmasına bilerek vesile olan bir kısım insanlar varsa, ki olabilir !
Onlar bizler için hem dünya, hem uhrada melundurlar.
Sayın Dönmez ilkesel ve kitlesel olarak Cemaat ile uyuşmayan bu durum Cemaat’i bağlamaz, şahısları bağlar…
Anlayacağınız madalyonun bu yönü bomboş !!
Varsa (!?) peylenerek, devşirilerek, yerleştirilerek ya da nefsani arzularına uyarak, bütün bir Hizmet’e zarar vermiş bu insanları Allah’a havale ediyoruz…
Onları bizden kabul etmiyoruz !
Bu durumu gayet iyi biliyorsunuz…
Bu durumdan kimse razı olmaz, kimse de suçluyu korumaz !
Hasılı kelam ; Tekraren Cemaat söz konusu tiyatronun hiçbir yerinde
– esas saik
– itici güç
– lokomotif değildir.
İlke, kitle ve fiziki olarak darbede yoktur !
Cemaat, Türkiye ile beraber bu darbenin kurbanıdır !
Bence O.Keskin ile alakalı “yanlış” beyanınız sebebiyle dinleyicilerinize özür borçlusunuz…
Not ; Makaleyi okuyan arkadaşlar lütfen bana falanın filanın adamı diye saldırmayınız…
İnandığım bütün değerler adına yemin ederim ki ben sadece Hizmet ve Hocaefendi’ye bağlıyım…
İnşaallah hakkını veririm !
Geride kalan hiç kimse beni uzaktan-yakından alakadar etmiyor…
Sizler gibi Hakk tarafındayım…
@MansurTurgut