Emniyet teşkilatından 10 bine yakın insanın ihraç edilmesine neden olan gizli tanık ‘Garson’ üzerinden kurulan kumpas tamamen çöktü.
Gizli tanık ‘Garson’un, dijital verileri kendisinin getirip emniyete teslim ettiği iddiasının yalan olduğu belgeleriyle ispatlandı. İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş’in uzun süredir üzerinde çalıştığı ‘Garson’ ve ondan ele geçirilen ‘dijital’ verilerle ilgili çalışması, hukukun nasıl katledildiğini de gözler önüne seriyor.
Gökhan Güneş, “Söylenenlerin aksine ‘Garson’ gelip teslim olmamış, zorla kaçırılıp işkence edildikten sonra, oluşturulan SD kartları sanki kendisi teslim etmiş gibi gösterilmiştir. Havuz medyasının büyük operasyondan(!) kastı bir kişinin kaçırılıp kendisine işkence yapılmasıdır. Bu kartlar hukuka uygun bir operasyonla ele geçirilse ve gerçekten bu SD kartlar bulunmuş olsa, zaten Garson’un gelerek SD kartları teslim ettiği yalanına sarılınmak zorunda kalınmazdı. Bu kumpası kuranların da çok iyi bildiği üzere, teslim edilen her hangi bir SD kart yoktur.” diyor.
‘Garson’ ve ondan ‘ele geçirilen’ delillerle ilgili en önemli açıklamayı Binali Yıldırım ( @BY) yapmıştı. Garson’un SD kartları savcılığa teslim ettiği söylenen 18 Nisan 2017’den 3 gün önce, 15 Nisan’da, “Şu ara çok önemli bir tespit yapılmış durumda. Bunlarla ilgili detaylar önümüzdeki günlerde netleşecek, bu kadar söyleyeyim.” demişti.
Gökhan Güneş’in araştırmasına ve ortaya koyduğu resmi belgelere göre ‘Garson’un SD kartları kendisinin getirdiği iddiası tamamen düzmece. Zira Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tutanağına göre ‘Garson’, 18 Nisan 2017’de başsavcılığa müracat ederek iki adet SD kartı teslim etmek istediğini söylüyor. Söz konusu tutanağın tutulmasının amacı, delillerin ‘hukuka uygun’ elde edildiğini ispat etmek.
İKTİDAR MEDYASI KUMPASI DEŞİFRE ETTİ
Resmi belgelere göre 18 Nisa 2017’de ‘Garson’ SD kartları teslim etmiş ve 26 Nisan 2017’de operasyonlar başlamıştı. Ancak, iktidar medyası attığı manşet ve yaptıkları haberlerle olayın böyle olmadığını ortaya koydu.Gökhan Güneş, “Zira gazeteler 27 Nİsan 2017’de görseldeki manşetlerle çıkmıştı. Haber içeriğini MİT ve adliyeden aldıklarında şüphe olmayan havuz medyasına göre, SD kartlar büyük bir operasyonla ele geçirilmişti. (Deliller) Garson’un yakalanıp itirafçı olacağını söylemesinden sonra gösterdiği evden çıkmıştı ve dolayısıyla ortada rızaen teslim edilmiş SD kartlar yoktu.” diyor. Benzer haberler Hürriyet, Milliyet, Akşam gibi gazetelerde de yayınlanıyor. SD kart ve delillerin büyük bir operasyon sonrası ele geçirildiği yazılıyor.
Başsavcılığın tutanak altına aldığı yalanı, iktidar medyası ifşa ediyor. Esasında ortada bir itiraf ya da SD kart yok! Kumpasın deşifre olması üzerine Hablemitoğlu davasında MİT’le çalıştığını bizzat tanık Gökhan Nuri Bozkır’a söyleyen Zihni Çakır devreye giriyor ve 5 Mayıs 2018’de tam da bu konuyla ilgili bir yazı yazıyor. İktidar medyasına sert çıkıyor. ‘Garson’un belgeleri kendisinin getirdiğini söylüyor.
Ne zaman yazıyor bu yazıyı; iktidar medyasının haberlerinden 1 yıl sonra!
MİT, ALAN TEMİZLİĞİ YAPIYOR
Gökhan Güneş, devam ediyor: “Peki, Çakır’ın yazısından sonra ne oldu? Öyle ya, Çakır’a bu yazı durduk yere yazdırılmamıştı ve yazıyla amaçlanan bir şeyler olmalıydı? Ne mi oldu? Sabah Gazetesindeki haberi yapan @yahyabostan ‘ın haber içeriği ile Tolga Şardan ve Neşet Dişkaya’nın yazdıkları (haberler) buharlaştı! Habertürk’ten gazeteci Neşet Dişkaya kendi paylaşımını sildiği gibi başka birinin yazdığı twitte belirttiği linkten de bu habere ulaşma imkanı kalmadı. Yani MİT,her dönem kirli işleri için taşeron olarak kullandığı Çakır üzerinden alan temizliği yapmış ve senaryoda sapan ayrık otlarını bu şekilde temizlemişti. Zihni Çakır sayesinde senaryonun en önemli bölümü de böylece çöpe atılmış oldu.”Senaryo çöpe atılmış oldu zira silinen o haberlerin içeriğinde ne olduğunu Zihne Çakır’ın köşe yazısında okumak mümkün!
Gökhan Güneş, paylaşımlarının sonunda şunları yazdı:
Garson’la ilgili somut gerçek budur ve Garson gelip teslim olmamış, zorla kaçırılıp işkence edildikten sonra, oluşturulan SD kartları sanki kendisi teslim etmiş gibi gösterilmiştir.Havuz medyasının büyük operasyondan! kastı bir kişinin kaçırılıp kendisine işkence yapılmasıdır.Bu kartlar hukuka uygun bir operasyonla ele geçirilse ve gerçekten bu SD kartlar bulunmuş olsa, zaten Garson’un gelerek SD kartları teslim ettiği yalanına sarılınmak zorunda kalınmazdı. Bu kumpası kuranların da çok iyi bildiği üzere, teslim edilen her hangi bir SD kart yoktur.
Ortada olan, MİT’in ve Emniyetin üzerinde uzun süre çalıştığı fişlemelere hukuk kılıfı giydirmek üzere gizli tanık yapılan Garson’un kullanılmasıdır! Daha sonra ayrıntılarını paylaşmayı düşündüğümüz şekliyle, Garson kendi rızasıyla SD kartları teslim etmemiş, kaçırılarak günlerce işkence gördükten sonra önüne konulan metinleri imzalamak zorunda kalmıştır. Hatta bazı metinler kendisine imzalatma zahmetinde bile bulunulmamıştır. Verdiği iki ifadedeki imza farklılığının sebebi de budur.
Açıklamalardan anlaşılacağı üzere,SD kart olayı masum insanlara kurulan“buz gibi kumpastır”ve hukuka aykırı oluşturulan bilgi ve belgelerin hiçbirinin delil değeri yoktur. Bu kumpasın,parçası olan yargı/kolluk mensuplarının işledikleri insanlığa karşı suçlardan sadece biridir.
Binayi Yıldırım da kumpası açık etmişti
‘Garson’ ve ondan ‘ele geçirilen’ delillerle ilgili en önemli açıklamayı Binali Yıldırım ( @BY) yapmıştı. Garson’un SD kartları savcılığa teslim ettiği söylenen 18 Nisan 2017’den 3 gün önce, 15 Nisan’da, “Şu ara çok önemli bir tespit yapılmış durumda. Bunlarla ilgili detaylar önümüzdeki günlerde netleşecek, bu kadar söyleyeyim.” demişti.26 Nisan 2017’de yapılan operasyondan sonra haber siteleri; “Operasyonun kodları, Başbakan Binali Yıldırım’ın 10 gün önce bir televizyon programında söylediği sözlerde gizli.” diyerek Yıldırım’ın sözlerine atıf yaptı.Yıldırım’ın açıklamalarını okumak için Link 1 ve Link 2’ye tıklayabilirsiniz…
Kısaca SD kart savcılığa teslim edilmemiş, MİT ve Emniyetin oluşturduğu kumpasa hukuk kılıfı giydirilebilmek için işkence yaptıkları bir kişi SD kartları teslim etmiş gibi gösterilmiştir. Yıldırım bu açıklamasıyla @ankaracbs ve kolluğun işlediği suçu ilk ağızdan ve en yetkili kişi olarak itiraf etmiştir.