Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, KHK’lı ihraç öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın başvurusunda adil yargılanma hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ile toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün ihlaline karar verdi. 17 üyeli AİHM’de bir üye karara muhalefet etti. Kararda, Türk yargısının ByLock’u neredeyse otomatik bir suç karinesi gibi gördüğünü, bu durumun başvurucunun kendisini aklamasını neredeyse imkansız hale getirdiğine dikkat çekildi. Türkiye’den ByLock’ta açılan binlerce davayı çözmek için genel önlemler alması istendi.
AİHM, 15 Temmuz’un ardından rayından çıkan Türk yargısının Hizmet Hareketi mensuplarına açılan davaları yakından ilgilendiren KHK’lı öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın başvurusunu karara bağladı.AİHM’nin karara ilişkin basın duyurusunda, 6’ya karşı 11 oyla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesindeki kanunsuz ceza olmaz ilkesi, 1’e karşı 16 oyla, 6’ncı maddesindeki adil yargılanma hakkının, oybirliğiyle 11. maddesindeki toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.
TÜRKİYE, 15 BİN EURO MAHKEME MASRAFINI ÖDEYECEK
Mahkeme, 7’ye karşı 10 oyla ihlal tespitinin, uğranılan her türlü manevi zarar için tek başına yeterli olduğunu belirterek manevi tazminat talebini reddetti. Ancak Yalçınkaya’nın masraf ve harcamaları için Türk hükumetinin 15 bin euro ödemesine karar verdi.AİHM, ByLock kullanmak, Bank Asya’da hesabı bulunmak, Gülen Hareketi’ne yakın sendikaya ve derneğe üye olmak suçundan tutuklanan öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın davasında 3 maddeden ihlale karara verdi.AİHM’nin ihlale hükmettiği maddeler şöyle: 6. madde adil yargılanma hakkı 7. madde kununsuz suç ve ceza olmaz, 11. madde toplanma ve örgütlenme özgürlüğü
HÜKUMETE ‘HUKUKA DÖN’ UYARISI
AİHM kararda, Türk hükumetine ve yargısına da Gülen Hareketi mensuplarına açılan binlerce davada hukuka dönmesi uyarısında bulundu. AİHS’nin 7. maddesindeki kanunsuz suç ve ceza olmaz hükmüyle ilgili ihlal kararında Yalçınkaya hakkındaki ByLock kullanımının Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak yer almadığına dikkat çekildi. Türk mahkemelerinin terör örgütü üyeliğinden ceza vermek için ByLock kullanımını yeterli gördüğü, mesajların içeriğine bakmaksızın ByLock kullanımını bilerek isteyerek silahlı bir terör örgütüne üye olmakla bir tuttuğu belirtildi.
BYLOCK OTOMATİK SUÇ KARİNESİ GİBİ DAVRANILDI
Kararda, ByLock ile ilgili şu tespitler yer aldı: “.Ancak Türk mahkemeleri, mesajların içeriğine veya mesajlaşmaların yapıldığı kişilerin kimliğine bakmaksızın, ByLock kullanımını bilerek ve isteyerek silahlı bir terör örgütüne üye olmakla bir tutmuştur. Mahkemeler, suçun tüm gerekliliklerinin (gerekli kasıt dahil) yerine getirildiğini de usulüne uygun olarak tespit etmemişlerdir. Yasanın bu şekilde geniş yorumlanması, yalnızca ByLock kullanımına dayalı olarak neredeyse otomatik bir suç karinesi yaratmış ve başvuranın kendisine yöneltilen suçlamalardan aklanmasını neredeyse imkansız hale getirmiştir. Bu, başvuranın suçunu kesin sorumluluk gerektiren bir suç olarak değerlendirmeye benziyordu ve iç hukukta öngörülen gerekliliklerden açıkça ayrılıyordu. Dolayısıyla, suçunun kapsamı, keyfi kovuşturma, mahkumiyet ve cezalandırmaya karşı etkili güvenceler sağlayan 7. maddenin amaç ve hedefine aykırı olarak, başvuranın öngöremeyeceği bir şekilde aleyhine genişletilmiştir.”
İSTİHBARAT SERVİSLERİ BYLOCK’A MÜDAHALE ETTİ
AİHM, Türk mahkemelerinin Yalçınkaya davasında ByLock ile ilgili adil yargılama yapmadığını belirtti. ByLock’un MİT tarafından elde edildiğine dikkat çeken AİHM, ByLock’a ekleme-çıkarma yapıldığını, müdahale edildiğini, istihbarat servisleri tarafından farklı listeler yayınlandığını kaydetti. Adil yargılam hakkının ihlali ile ilgil şu değerlendirmeler yapıldı: “Mahkeme’ye göre, Türk mahkemeleri, başvuranın davasında, söz konusu ByLock delili ile ilgili olarak uygun güvenceleri tesis etmemiştir. Özellikle, mahkemeler, istihbarat servisleri tarafından toplanan ham ByLock verilerinin, özellikle de başvuranla ilgili oldukları ölçüde, neden kendisinden saklandığına dair hiçbir açıklama yapmamıştır. Başvurana, kendisiyle ilgili şifresi çözülmüş ByLock materyalleri hakkında yorum yapma fırsatı da verilmemiştir; bu durum, söz konusu uygulamanın kullanımından çıkarılan sonuçların geçerliliğine itiraz etmesini sağlayabilirdi. Ayrıca, mahkemeler, başvuranın ham verilerin içeriğinin ve bütünlüğünün doğrulanması için bağımsız bir incelemeye sunulması talebini değerlendirmemiştir. Başvuranın ByLock kanıtlarının güvenilirliğine ilişkin endişelerine işaret eden bir dizi argüman – istihbarat servisleri tarafından yayınlanan farklı ByLock kullanıcı listeleri arasındaki tutarsızlığın yanı sıra tespit edilen ve sonunda kovuşturulan kullanıcı sayısı ile indirme sayısı arasındaki tutarsızlık gibi – benzer şekilde cevapsız bırakılmıştır.”
TÜRK YARGISI HUKUKA DÖNÜŞ YAPMALI
Kararda, AİHM önünde Gülen Hareketi üyelerinin açılan davalarla ilgili 8500 başvuru bulunduğu belirtilen kararla ilgili duyuru metninde, Türkiye’nin ve Türk yargısının ByLock delillerine yaklaşımla ilgili hukuka dönüş yapması gerektiği ima edildi. Kararda şunlar vurgulandı: “Halihazırda Mahkeme’nin dosyasında Sözleşme’nin 7. ve/veya 6. maddeleri kapsamındaki benzer şikayetleri içeren yaklaşık 8.500 başvuru bulunmaktadır ve yetkililerin yaklaşık 100.000 ByLock kullanıcısı tespit ettiği göz önüne alındığında, potansiyel olarak çok daha fazlası yapılabilir. İhlal bulgularına yol açan sorunlar sistemik nitelikteydi. Mahkeme, 46. Madde (kararların bağlayıcılığı ve uygulanması) uyarınca, Türkiye’nin, özellikle Türk yargısının Bylock delillerine yaklaşımıyla ilgili olarak, bu sistemik sorunları ele almak için uygun şekilde genel önlemler alması gerektiğine karar vermiştir.”
KARARIN TÜRKÇE ÇEVİRİSİ
Hukukçu Dr. Gökhan Güneş, sosyal medya hesabından kararın Türkçe metnini paylaştı. Kararı buradan indirebilirsiniz.ORHAN KAYA | BOLD ANALİZ