Amerika’yı geçmiş ziyaretlerimden birinde Pioneer Akademi’nin yemek salonunda oturuyoruz…
Bir süredir Büyüğümüz’ün yanında ders aldığını bildiğim talebe arkadaş, kendisi gibi Hocamız’dan ders okuyanları kastederek “Abi Hizmet bizden ne bekliyor, beklentisi ne ?” diye sordu…
Aklıma gelen ilk şeyi söyledim “Kardeşim Hizmet her birinizden bulunduğunuz yerlerde birer küçük Hocaefendi olmanızı bekliyor”
Aslında bu beklenti sadece ders okuyan arkadaşlara ait değil Hizmet’te koşturan her fert bulunduğu yerde gücünün yettiği, becerebildiği kadar birer küçük Hocaefendi olması gerekiyor…
Bundan kastım tabiki takliden ona benzemek değil hakikaten, tahkiken, aslen onun gibi olmak…
Bence bugün dine, insanlığa hizmet edenler için Hocaefendi tüm vasıflarıyla ulaşılması gereken bir ufuk !
Hizmet; Yılmayan yıkılmayan, darılmayan dayanan, yaşadığı asrı maddi-manevi bütün yönleri ile kavramış yiğit çilekeşler istiyor…
İtiraf ediyorum ; Öğrenciyken neyin ne olduğunu tam manasıyla ayırt edemediğim dönemlerde Hocaefendi’yi giyimi-kuşamı, oturması, kalkması ile taklide çalışırdım. Aslına bakılırsa çoğumuz aynı şekilde hareket ediyorduk…
Zannediyorum Hacı Kemal Ağabeyin vefat eden kızının cenazesindeydi ; İzmir ilahiyat Camii’nde cenaze namazı kılınacaktı, bekliyoruz, Hocaefendi geldi.
Abartmıyorum, takkem, pardösüm hatta ayakkabım dahi Hocaefendi ile aynı renk, aynı desen, aynı şekilde…
Gençlik yanılgısı ama unutamadığım tatlı bir hatıra…
Herşey gözlerimin önünde, yanımdan geçerken şöyle bir durdu, süzerek, bana çok şey anlatan bir bakış attı ve yerini aldı…
O günden sonra bir daha asla o şekilde giyinmedim…
Çünkü o bakışlarla bana “Şeklen, taklid ile asla ben olamazsınız hatta kendiniz dahi olamazsınız, zaten bunu da beklemiyoruz, yapmanız gereken şekil-şemal taklidi ile aldanmak, aldatmak değil ! Akıl, mantık, kalp, ruh, his, heyecan, ilim, bilim bütünlüğü ile kemale ermeniz !” demişti…
İçin boş olduktan sonra dışın süs olsa ne yazar!?
Sonra giyim, kuşam, şekil şemal olarak hep kendim olmaya çalıştım ve fakat kemale doğru adım atabildim mi, bilemiyorum !?
Sevgili okuyucular ;
İnsan kendisi kalarak, kendisi olarak büyüklerinde bulunan, o takdir ettiği güzel vasıfları kazanabilir…
Aslında yol da budur, fena fil-ihvan, fenafişşeyh, fenafirresul sonunda sizi Fenafillah’a taşıyan birer rampadır…
Yerinde saymak yok, insanlık kutbunda hep bir adım ileri atarak “Allah’ın beklediğinde, istediğinde fani olmak” var…
Seyr-i süluki insani, seyr-i süluk-i ruhani de hep öteleri hedeflemek, her gün bir adım, bir adım daha ileri atmak var…
Şeriat, tarikat, hakikat, marifet kapıları adım adım, basamak basamak geçilmeli…
Evet, yerinde saymak, durmak yok “iki günü bir olan, zarardadır !”
Evet, insan her gün çok küçük olsa dahi hep ileri adım atarak kendisini gecmeli, kendisini aşmalı ve insan-ı Kamil olma ufkuna yürümeli…
İnsan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. (Sözler)
İrşad eri maddi-manevi, akli-kalbi-ilmi bütün yönleri ile irşad ekseni kutbunu yakalamalı…
Kabuk ve kışırda takılıp kalan öze varamaz !
Bugün örneklediğimiz insana doğru taklit ile bir adım atar sonra tahkike yönelir daha sonra ise inşaallah o zirveyi yakalayabiliriz…
Hiçbir gayreti küçümsememek lazım…
İnanan insanlar, sürekli tekâmül peşinde bulunmalı, kalbî ve ruhî hayatları itibarıyla hep “diriliş”ler yaşamalı… (Vuslat Muştusu)
Hasıl-ı Kelam ;
Faslı bırakıp asla gelelim…
Yazının başlığı “Birer küçük Hocaefendi olmak !” olsa da esas itibariyle Peygamber Yolunun Varisleri kendilerine numune-i imtisal olarak Efendiler Efendisi’ni (asv) almalıdır, birer küçük Muhammed (asv) Muhammedi olmaları gerekmektedir…
Acizane sünnete temessük ya da O ali zata (asv) ittibadan hep şekil-şemal, tarz-tavır, akval-ahval, ilim-bilim, kalp-ruh olarak komple O’nun (asv) gölgesi olmayı anladım…
İnsanlığın ufku O, bizim ufkumuz da O (asv)
Olamayacağımız belli ama hiç değilse Ondan (asv) birer küçük örnek, birer küçük numune olmalıyız…
Birer küçük Hocaefendi olmak bir adım, birer küçük Bediüzzaman olmak bir adım, birer Muhammedi olmak büyük ama çok büyük bir adım…
Bitmiyor, gözümüzü hep ileri dikmek gönlümüzü ona göre peylemek gerekiyor…
Kur’an ahlakı ile, Allah ahlakı ile ahlaklanmak lazım…
İşte bütün mesele bu !
Hedefimiz ; Hocamız, Üstadımız, Efendimizi (asv) an be an takip etmek, izlerinde yürümek, onları misalleyip, örnekleyerek Kur’an ahlakına ulaşmak !
Hedefimiz ; Cevşende geçen o iki yüz elli harikulade isim, yedi yüz elli harikulade vasıfla vasıflanmaya gayret ederek Allah ahlakı ile ahlaklanmak olmalı !
Nitekim Hz. Aişe validemiz Efendiler Efendisi’nin (asv) ahlakı kendisine sorulduğunda “O Kur’an ahlakı ile ahlaklanmış, O Allah ahlakı ile ahlaklanmıştır (asv)” diye tarif buyurmuştur…
Her insan kendi inanç ve iman burcunda bu hedefi yakalayabilir !
İşte Hizmet’in bizden beklentisi tam da budur !
Ne mutlu insan-ı kamil olma yolunda karınca kararınca, karınca kaderince koşturmaya gayret eden kardeşlerime…
İnşaallah gelecek ellerinizde şekillenecek !
@mansurturgut