Adam bir yıldır neredeyse her gün “Ben Kemal, geliyorum” diyecek ama sen onun cumhurbaşkanı olma niyetini son gün, son saat, son dakika öğrenmiş olacaksın.
Doğru olmadığı şuradan belli, daha seçim ufukta yokken kazanacak aday diyerek zaten Kılıçdaroğlu’na karşı olduğunu sen de kurmayların da defalarca dile getirmişsin. Pozisyonunu kibarca ve mantıklı olarak çok önceden açıklamışsın.
Yüz kere toplanıp kimsenin okumadığı sayfalar dolusu laga luga yerine 6’lı masanın en ciddi meselesini hiç konuşmamış gibi yapıyorlar.
Kemal Bey’e, “Seni severiz, sayarız ama aday sen isen biz bu işte yokuz. Elimizdeki anketlerde diğer adaylar daha yüksek oy alıyorken Türkiye’nin kader seçimini feda edemeyiz” demiş mi? Anlattığına göre dememiş. O zaman kazanacak aday derken derdiniz kimdi?
Hatta adayın belirleneceği günden bir önceki baş başa görüşmelerinde bu konunun bahsi bile geçmemiş. İnsanın bunları duydukça çıldırası geliyor. Ama bunlar kendi aralarında hiç konuşmazken ki doğru olduğunu varsayıyoruz, Kılıçdaroğlu “Ben gelince şöyle yapacağım, ben gelince şuna şu kadar vereceğim, şöyle hesap soracağım” diye yürüyor. Yahu desenize “Kemal Bey hayırdır, biz aday belirledik de haberimiz mi yok!”
Masanın diğer bileşenlerine, Gültekin’i geçiyorum, Davutoğlu’na Babacan’a Karamollaoğlu’na “Eğer Kemal Bey aday olacaksa bizim parti de sizinkiler de çok fire verir. Sağ seçmen kolay kolay CHP demez. Kendi adıma konuşayım biz yokuz” deyip son dakika krizine gerek kalmadan çok önceden tablonun netleşmesini sağlamış mı? Hayır.
Şimdi seçim kaybedilince ve özellikle 1. turdan sonra Kılıçdaroğlu yaşadığı hayal kırıklığı ile şanzımanı dağıtınca ve sonrasında da erdemli bir insan gibi istifa etmeyince haklı olarak bütün okların hedefi oldu.
Çok ilginç seçim sürecinde atmosfer Kemal Bey’den yana olunca, “Anketler başka, aday olunca başkaymış, adamın hakkını yemişiz” diyenler sözlerini unutmuş.
“İmamoğlu olsa yasak gelirdi, Mansur Yavaş olursa HDP oy vermeyecekti o yüzden Kemal Bey eldeki en iyi adaydı” diyenler şimdi arazi.
Eğer seçim kazanılsaydı “Gördünüz mü İYİ Parti’nin önerisi ile iki başkan, yardımcı yapılınca zafer geldi” diyecekler şimdi “Bu öneriyi biz getirmedik” diyor. Sosyal medyaya düştü, Akşener’in öneri bizden değil dediği şeyi sözcüsü Kürşad Zorlu bizim önerimiz diye pazarlıyor.
Velhasıl dünkü Akşener röportajı için söylenecek çok söz var ama gerek beden dili gerekse tek derdinin biz haklıydık olması gösteriyor ki seçmen dışında kimsenin umrunda değil Türkiye’nin geldiği nokta.
Akşener de CHP’liler ve diğer minik meclis partileri gibi bize dokunmayın, bırakın, biz makamlarımızda, mecliste, medyada siyasetimizi oynayalım, mış gibi yapalım, siz de işinize, seçim sath-ı mâilinde biraz ağır konuşursak da çok ciddiye almayın, diyor.
Tarlalar çoktan sürülmüş. Zaten bildiğimiz bu gerçeği travmatik bir seçim yenilgisi ile muhalif seçmenin önemli bir kısmı da gördü.
Hepsi bu adam ölmeden Türkiye’de bir değişiklik olmaz, bu ölene kadar bu şekil gidelim, burası Türkiye, elbette dükkan açık oldukça ekmek yeriz, diyor.
Akşener’in röportajında seçimdeki usulsüzlükler, bundan da önemlisi Erdoğan’ın Anayasa gereği yeniden aday olamaması, montaj videolar, devlet imkanları, saçılan paraların hiçbiri yok. ‘Kemal Kılıçdaroğlu aday olmasaydı seçim kazanılırdı’dan başka bir derdi de yok.
Seçim kazanıldı zaten de siz ortada yoktunuz.
“Biz bu partiyi CHP’nin adaylarını seçtirmek için kurmadık!” lafı parti içinde alkış alır da gerçek bu değil. 2019 seçimlerinde CHP’nin aday göstermeyip İYİ Partiyi desteklediği iller bu ülkeye ait değil mi? Balıkesir’i sandık oyunları ile kaybettiğinde sanki çok mücadele ettin de. Kimisi il büyüklüğündeki ilçeleri nasıl kazandın? Nazilli belediye başkanının hangi partiye geçti?
Cumhur İttifakı’nın 4-5 parti ile seçime girdiği yerde muhalefetin kendi adayları ile seçime girmesinin anlamı çok açık. Eldeki büyükşehirler dahil birkaç il dışında hepsinin hediye edilmesi demek. “Ben bunu göze aldım” diyor. “İstanbul’u İmamoğlu kazanacağına, AKP kazansın bana ne!” diyecek kadar seviyorsan, bence git konuş.