Ümit Kıvanç: İsrail “İstihbarat Bakanlığı”nın hazırladığı tavsiye raporu apaçık tehcir ve etnik temizlik öneriyor, bu suça birçok başka devleti de ortak etmenin yollarını gösteriyor. Türkiye’ye de mülteci kabul edecek ülke rolü biçilmiş.
İsrail’in son 24 günde 8 binden fazla sivilin hayatını kaybettiği Gazze’deki nihayi hedefinin etnik temizlik olduğu ve Filistinlileri Sina Çölü’ne sürmeyi planlandığı ortaya çıktı. İsrail İstihbarat Bakanlığı tarafından hazırlanan ve hükümete sunulan plana göre İsrail aralarında Türkiye Mısır’ın da olduğu ülkeleri bu plana ortak etmek için çaba gösteriyor. Plana göre Türkiye’ye de mülteci kabul edecek ülke rolü biçilmiş.
Gazete Duvar yazarı Ümit Kıvanç’ın köşesinde ayrıntıları ile yer verdiği İsrail yönetimine tavsiye edilen bakanlık raporun, Filistinlilerin Sina Çölü’ne sürülmesi ve etnik temizlik sonrası siyasî, diplomatik, ideolojik çalışmalar yapılması gerektiğini öngörüyor. Kıvanç’ın yazısında yer verilen bilgilere göre İsrail hükümetine sunulan 3 seçenek şunlar: (1) Filistinliler Gazze’de kalır, burayı da Filistin Ulusal Yönetimi yönetir. (2) Filistinliler Gazze’de kalır, yeni bir yerel Arap yönetimi oluşur. (3) Gazze’nin sivil halkı Sina’ya sürülür.
Favori olan, üçüncü seçenek: Çünkü “İsrail için olumlu, uzun vadeli stratejik” getirileri var ve “uygulanabilir” nitelikte. Yalnız bu, “uluslararası baskı karşısında siyasî kadronun kararlılığını” ve “ABD ile İsrail yanlısı başka ülkelerin desteğini almayı” gerektiriyor.İsrailli resmî think-tank’çilerin “tek çare bu” diyerek tehcir çözümüne nasıl ulaştığını merak edenler için, rapordan bazı yerleri aktaracağım.
İlk seçenek neden zayıf? Çünkü sahici bir Filistin devletinin kurulmasının önündeki başlıca engel, Gazze ile Batı Şeria’nın hem fizikî hem de yönetsel ayrılığı. Bu şık bu engeli ortadan kaldırdığı gibi, rapor yazarlarına göre “Filistin ulusal hareketi için görülmemiş bir zafer” anlamına gelecek. Üstelik bu zaferi “binlerce İsrailli sivil ve askeri” öldürerek kazanmış olacaklar, oluşacak durum da İsrail’e herhangi bir güvenlik garantisi sağlamayacak. Ayrıca Gazze halkı Filistin Ulusal Yönetimi’nin otoritesini kabul etmeyecek. “Geçmişte denendi” diyor raporu yazanlar. (Hamas’ı İsrail tam da bu sebeple güçlendirmemiş gibi.)
Filistin Ulusal Yönetimi hakkındaki İsrail görüşü Batı Şeria’daki durumun da kalıcı olmadığını ortaya koyuyor. Bunlar bize düşman, diyor rapor yazarları. Zaten Mahmut Abbas yönetiminin çökmek üzere olduğunu, şu anda onun yönettiği yerde de Hamas’a desteğin daha fazla olduğunu vurguluyorlar. Onu güçlendirmeninse “stratejik bakımdan İsrail’in zararına” olduğunu belirtiyorlar.
Raporda, Hamas’ı devirip yerine FKÖ’yü geçirmek için savaş gerekeceğine, çatışmalar uzadıkça “yaralı sivillerin fotoğraflarının” her tarafa yayılacağı zamanın da uzayacağına işaret ediliyor. Burada özellikle “yaralı” ifadesinin kullanılması ilgi çekici. Üç haftada sekiz bin kişi öldüren birileri için…
İkinci seçenek, yeni yerel Arap yönetimi öngören şık da raporda uygunsuz bulunuyor. Çünkü, bunun da uzun süreli şehir savaşı gerektirecek oluşu bir yana, “Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki gibi… İslâmcı olmayan bir siyasî önderlik” oluşana ve idareyi ele alana kadar İsrail ordusunun Gazze’ye hakim olması gerekecek ve sivil halkın başında askerî yönetim manzarası zamanla uluslararası desteği kaybedecek. Üstelik istendiği gibi, “BAE tarzı” bir yerel yönetim oluşsa bile “bu yine Hamas destekçilerine dayanacak”. Böylece gerekli ideolojik dönüşüm de sağlanamayacak.