http://Kronoshaber‘den Sevinç Özarslan,yazısında;” İnternette dolaşırken tamamen tevafuk sonucu Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un 10 Ekim 2020’de kaybettiği annesi Behiye Tunç ile çekilmiş fotoğrafına denk geldim.”
Allah rahmet etsin. Hemen aklıma bir ay önce tutuklanan ve Behiye teyzeyle ile aynı yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim, Bünyan Cezaevinde yatan kanser hastası Kadriye teyze geldi. Birbirlerine o kadar çok benziyorlardı ki… Duruşları, tavırları, muhtemelen yaşam tarzları da aynı. Olmasa da ne fark eder ki zaten, hepsi yaşlı, hepsi anne hatta nine…
Sonra, acaba bakanlık ya da adalet koltuğunda oturanlar, kendi anneleri gibi hapislerdeki yaşlı başlı ve üstelik ciddi hastalıkları olan ninelerin, amcaların, teyzelerin fotoğraflarını görünce ne hissediyorlar? diye düşündüm. Acaba “Türkiye’de insan hakları var” derken gerçekten vicdanları rahat mı?
Türkiye’nin insan hakları karnesi bu soruya ‘evet’ demeye izin vermiyor çünkü. Merak edenler; her şeyden önce yargıda ve cezaevlerinde olan bitenlere baksın. Çünkü; tutuklu ve hükümlülere yapılan muamele, sizin ‘insan’ olup olmadığınızı ortaya koyar. Toplumda ve maalesef yöneticilerde şöyle bir bakış var, bir insan cezaevindeyse mutlaka hak etmiştir ve orada da her türlü muamele ona revadır. Ve bu vicdansız kanaat nedeniyle kimse mahpusların maruz kaldığı hak ihlallerine dönüp bakmaya tenezzül bile etmiyor.
BEŞ YILDA 2 BİN 258 İNSAN HAPİSTE ÖLDÜ
Sayılarla anlatalım: İnsan hakları savunucusu HEDEP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle açıkladığı güncel rakamlara göre; yedi yılda Türkiye’de 2 milyon 217 bin 572 kişi terörist diye damgalandı ve haklarında soruşturma açıldı. Bu bir rekor. Dünyanın başka hiçbir ülkesinde böyle bir rakam istatistiklere girmiş değil.
693 bin 162 kişi hakkında işlem yapıldı, 122 bin 632 kişi hakkında mahkumiyet kararı verildi. 67 bin 892 kişi hakkında hala soruşturma, 26 bin 626 kişi hakkında ise ilk derece mahkemeler devam ediyor.Cezaevlerindeki tablo daha korkunç. İnsanın en temel haklarından biri olan yaşam hakkı ortadan kalkmış durumda. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un bir soru önergesi üzerine 1 Aralık 2023’te açıkladığı rakama göre; 2018-2023 yılları arasında hapishanelerde 2 bin 258 tutuklu ve hükümlü öldü. Bu sayı, insanların bile bile ölüme sürüklendiğini gösteren çok önemli ve büyük bir rakam.
Yine Gergerlioğlu’nun verdiği bilgiye göre; 1 Ocak 2023- 9 Aralık 2023 tarihleri arasında cezaevlerinde en az 45 ölüm vakası var. 9’u intihar olarak açıklanan 20 şüpheli ölüm. Hala daha cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta insan bulunuyor. Kanserli, felçli, engelli birçok insan hapiste yaşam mücadelesi veriyor.
65 YAŞ ÜSTÜ 4034 HASTA CEZAEVİNDE
Cezaevlerindeki yaşlıların sayısı da oldukça yüksek; 65 yaş üstü 4034 kişi var, bunların 145’i kadın ve ne yazık ki çoğu siyasi nedenlerle cezaevinde olan bu insanların yaşadıklarının insan haklarıyla, insanlık onuruyla uzaktan yakından ilgisi yok.Kadriye teyze gibi 70’li, 80’li yaşlardaki beli bükülmüş yaşlıları hastane koridorlarında kelepçeli dolaştırmak, sabahtan akşama kadar hastanelerin bodrum katlarında bulunan izbe, pis demir parmaklıklı nezarethanelerde bekletmek, sonra da tedavisini yapıyoruz diye açıklama yapmak insanlık onuruyla bağdaşan şeyler değil. 2 yıl 1 ay hapis cezası verilen Kadire Işık’ın kemoterapi için götürüldüğü hastanede yaşadıklarını ailesine aktarırken söylediği “Az kalsın ölecektim.” cümlesi vicdanınızı titretmiyorsa insanlığınızı sorgulayın.
Peki nasıl olacak? “Ne yani hasta, yaşlı diye tutuklanmasın mı, o zaman suç işlemeseydiler” şeklindeki vicdansız soruları duyar gibiyim. Ben de şunu sorayım; ev hapsi, adli kontrol şartı gibi yöntemler varken daha yeni kanser ameliyatı geçirmiş 73 yaşındaki teyze neden hapse atılır! Kadıncağızın zaten bir yere gidecek hali yok. Ailelerinin de talebi göz önünde bulundurularak infazı ertelenebilecekken ya da ev hapsi verilebilecekken, imza şartı konulabilecek iken kanserli bir kadına bunlar yapılır mı?
BATI İKİYÜZLÜ, PEKİ YA BİZ?
Adalet Bakanı Tunç, katıldığı her programda İsrail-Filistin Savaşı’nda ölen masum insanları anlatıyor. Batının iki yüzlüğüne vurgu yapıyor ve “Çocuk haklarından, kadın haklarından bahseden dünya, o hakları, o sözleşmeleri sürekli vurgulayan batılılar, uluslararası kuruluşlar neredesiniz?’ diye soruyor.Evet haklısınız, bunları tabii ki dile getirin de… Kendi evinizin önündeki haksızlıklara hukuksuzluklara ne zaman bakacaksınız