Osman Erol- Kanada/ZAMAN Avustralya
Anadol’unun bağrından çıkmış bir yiğit.
Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’in cömert sıfatını, Hz Ali’nin ‘aslan’ lakabını omuzlayan birini daha kaybettik.
Kiminin Ali Ağabeyi, kimine ise mert ama istisnasız herkesin cömert Ali amcasıydı!
Kimine sırdaş kimine yoldaş ama istisnasız dostluk yaptığı herkese sadık bir arkadaştı.
Hayatı boyunca hep önde olmuştu.
Yaptığı hayırlarla binlerce insanın gönlüne girdi.
Yol arkadaşı Hocaefendinin “Arslan’’ iltifatına mahzar olan kıymetli bir kişiden bahsediyorum.
Ali Açıl Ağabey!
Tam bir İstanbul beyefendisi, istisnasız herkesin altına sığındığı adeta bir Ulu Çınar’dı, Ali Açıl abi!
Ailesiyle iltica ettiği Kanada’nın Ottawa şehrinde vatandaşlığını henüz birkaç ay önce almıştı.
“Artık Hocaefendiyi ziyaret edebileceğim’’ diyordu.
Nitekim bu arzusuna da ulaştı.
İlerleye yaşına rağmen, saatler süren yolu Kanada’dan katederek, Pensilvanya’nın mukimi, kadim dostu, bir asra beden yol arkadaşı ve büyüğü, Hocafendi’sini ziyaret etti.
Yıllardır göremediği dost ve arkadaşlarıyla sarıldı.
O’nu, hiç yalınız bırakmayan, Elif! gibi dimdik duruş, Halil İbrahim sofrasıyla gönüllere giren kıymetli eşi Elif Anne ile yaptığı fedakarlıkla herkeste ayrı bir hatırası var Ali abinin.
Sadece İstanbul’un değil, Ottawa’nın unutulmaz simalarıydı Elif Anne ve Ali Ağabey!
İstisnasız her yaştan insanlarımızı kucakladılar.
Çocuklara çocuk gibi, yetişkinleri ise onlar gibi karşılar ve uğrlardı.
Bunca sıkıntı ve ilerleyen yaşlarına rağmen bu ikilinin hizmet etme performanslarından birşey eksilmedi.
Ali abi, cumartesi sohbetlerine eksiksiz katılır, konulara göre altın tavsiyelerde bulunur ve “Hocaefendi bu konuda şöyle derdi, şöyle davranırdı “ diyerek, müzekkereli okumalara ayrı bir tat katardı.
Derdi, sıkıntısı veya kafasına soru takılı olanlar Ali Abi ve Elif Anne’nin hanelerine revan olur, kapısını çalardı.
İlk müracaat edilen, bilgilerine başvurulan manevi bir dergah gibi moral ve motivasyon kaynağıydı, birkaç metreden oluşan Ottova’daki bu mütevazi ev!
Kendi sağlık sorunlarını dert etmeden nerede bir düğün, toplantı ya da cenaze varsa, orada Açıl çiftini görmek mümkündü.
Ali abi, tatlı sözlü cümleleriyle gönülleri kırmadan düşüncelerini ifade ederdi. Ottawa’da hemen her akşam ya bir yere davete gider, ya da evinde Elif annenin engin sofralarından, leziz yemeklerinden, ağırladığı misafirlerine ikram ederdi.
Bu kültür ocağının müdavimleri, gelen gideni çoktu. Ülkesinden, yurdundan, memleketinden bir zalimin elinden yakasını sıyıran muhacirlerdi önemli kesimi. Orta Asya’nın bilge, küheylan ve dağ gibi insanlara isimlendirdiği gibi: tam “Aksakkal”dı. Ali Açıl abi. Evindeki cömertliğine bir de ilerleyen yaşına rağmen fedakarlığını da ekleyerek bu kültür ocağına taşımıştı. Burada açılan Halil İbrahim sofrasından sonraki hizmetleri, bulaşıkların yıkama görevini ve etraftaki çevre temizliğini de o üstleniyordu hep.
Her sabah dualarla kapısını açar, akşam olunca da buradan evine giderdi. Ayrım yapmadan herkese elinden geldiğince maddi ve manevi yardım eder ve özellikle gençlerin ve çocukların sorunlarıyla yakından ilgilenirdi. Buradaki çocukların aile ve okul eğitimleri konusunda yapılması gerekenler noktasında öncülük eder ve rehberlik meselelerini dertlenirdi.Hizmet denilince, tereddütsüz ileri atılır ve icabet edilecek hizmete dahil olurdu.
İLERLEYEN YAŞINA RAĞMEN BİR AKTİVİST GİBİ ÇALIŞIRDI:
74 yaşına rağmen, hiç yorulmayan bir aktivis gibi çalışırdı. Teknolojinin de günümüz dünyasındaki imkanlarından en iyi şekilde istifade ederek, WhatsApp gruplarından, hem mazlumların sesini duyurur hem de onlara moral ve motivasyon vermek, ayakta tutmak için manevi yönden güzel mesajlarıyla destek veriyordu. Yunanistan’daki mazlumlar başta olmak üzere, zulümden yakasını sıyıran hizmet gönüllülerini Avrupa’nın değişik ülkelerindeki muhacirleri ziyaret-i sebebi de bu sinerjiyiydi.
Kış kamplarının ayrı bir önem atfederdi.
Kış tatili nedeniyle dünya genelinde yapılan kış kamplarına katılması istenilince, kalp, şeker ve diğer yaşlılığa bağlı müzmin rahatsızlıklarını hiç dert etmeden koşardı.
Onlara moral olurdu.
Yürek ve direk olmaya çalışırdı.
Avrupa seyahatinde, zulüm sürecinin ayrı düşürdüğü Polonya’daki kızını ziyaret etti.
Perşembe günü Ottawa’ya dönüş için bilet almıştı.
Ottawa’da havalimanı çıkışında kendisini karşılamaya gidenler, ortada bir sorun olduğu hissetmişti.
Zira Ali abi, dış hatlar gelenler arasında bir türlü görünmedi.
Herkes merak içindeydi.
Derken, içeri girip görevlilere durumu sorulunca, inişe bir saat kala kalp krizi geçirdiği ve tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı şeklinde verilen acı haber, bir anda dünyadaki sevenlerinin yüreğine kor gibi düştü.
Kaderin cilvesine bakın ki; bir soğuk Ocak ayında Anadolu’da gözlerini dünyaya açan Ali Açıl abi, ülkesinden binlerce kilometre uzakta olan CanAda’da yine bir Ocak ayında ruhunu rahmana teslim etti.
4 Ocak 1950’de dünyaya geldi…
18 Ocak 2024’te ise ruhunun ufkuna yürüdü.
CanAda’daki bizleri yetim koyarak, arkasından gözü yaşlı sevenlerini bırakıp gitti.
Cenaze namazı bugün (Cumartesi günü) SNMC Camiinde kılındıktan sonra, 7 yıldan beri nefes alıp verdiği bu diyardaki topraklara teslim edilecek ve uğurlanacak.
Açıl abinin son arzularından birisi de başkalarına muhtaç olmadan bu dünyadan çekip gitmekti.
Son zamanlarında ise maddi zorluklar karşısında hep şu duayı ederdi; “Allah’ım, geçmişteki yaşamıma bakarak, beni ellere muhtaç etme.”
Hep şöyle dua ederdi: Allah’ım bizi insan eyle, güzel ahlaklı kıl. Bizi meccanen dünyaya getirdin, meccanen de bağışla. Amin… Amin… Amin… Biz şahidiz bu dünyadaki hayırlı amallerine Ali Ağabey!