Siyaseten yalanlarla Filistin’den nemalanan, ticareten gemi ve gemiciklerle İsrail’den kazanan Erdoğanistler Galata köprüsü’nde miting yaptılar.
Her zamanki gibi hamaset ve yalanın bini bir para idi…
Perde arkasında ise gemilerle gıda ve jet yakıtı İsrail’e gönderilmeye devam ediyordu…
Derken ateşli bir delikanlı heyecanlı bir ihtiyarı elindeki Kelime-i Tevhid yazılı bayraktan ötürü yumrukladı ve ortalık tekrar karıştı…
Vay Hilafet Bayrağı (!?) açılmış, vay amca beyi yumruklayan delikanlının eline sağlıkmış…
Cehalet, cehalet, cehalet…
Ülkenin bütün problemlerinin altında cehalet yatıyor…
Hilafet nedir ?
Hilafet Kutlu Nebi’nin (asv) makamını maddi-manevi bütün boyutlarıyla temsil etmektir.
Nebevi Hilafet’i kamil ve doğru manada Efendiler Efendisi’nin (sav) ardılları olan Hulefa-i Raşidin; Hz. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali ve Hasan efendilerimiz (ra) temsil ve icra etmişlerdir.
Allah’ın Habibi (asm) şöyle buyurmuş;
“Benden sonra hilafet otuz yıldır.”(Ebu Davud, Sünnet)
Ve tam da Efendimiz’in (asv) söylediği kadar 30 yıl süreli bir hilafet dönemi yaşanmıştır…
Şanlı Nebi (asv) gayb aşina gözü ile sonrası için ise şöyle haber vermiş;
“Nübüvvet içinizde Allah’ın dilediği kadar devam eder; sonra dilediği zaman onu ortadan kaldırır.
Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olacaktır. Bu da Allah’ın dilediği kadar devam eder; ardından Allah onu da -dilediği zaman- ortadan kaldırır.
Sonra ısırıcı bir saltanat olur. O da Allah’ın dilediği kadar devam eder; sonra Allah dilediğinde onu ortadan kaldırır.
Daha sonra ceberut bir saltanat olur; o da Allah’ın dilediği kadar devam eder, ardından Allah dilediği zaman onu da ortadan kaldırır.
Sonra, nübüvvet sisteminde bir hilafet olur.” (Ahmed b. Hanbel)
Bu hadis ışığında 5 aşamalı bir durumu haber alıyoruz;
– Nübüvvet
– Nebevi Hilâfet
– Isırıcı Saltanat
– Ceberrut (zorba) Saltanat
– Nübüvvet sisteminde bir hilâfet
Sevgili okurlar, ısırıcı saltanat Emeviler ile başlayıp Osmanlı’nın sonuna kadar devam etmiş…
Ceberrut zorba saltanat ise Osmanlı sonrası kurulan devletçiklerle günümüze kadar devam eden sistem…
Bu meseleye Türkiye açısından bakarsanız tek adam ve tek partili Kemalist yönetiminin ateşi henüz soğumadan Türkiye 2. kez Erdoğanistlerin diktatöryasına evrilmiştir…
Halkının çoğu Müslüman olan ülkelerde de durum farklı değildir.
Zorbaların saltanatı devam ediyor…
Yavuz’dan sonra Osmanlı sultanları “Halife” unvanını kullanmışlar, halifeliği temsil ettiklerini söylemişler.
Bu manadaki Halifelik ise 1924’te İngilizlerin isteği ve Mustafa Kemal’in eliyle kaldırılmıştır…
Halifeliğin kaldırılması üzerine uzun tartışmalar yapabiliriz fakat bence bînamaz insanların “Halife” unvanını siyaseten, diktatörlükleri için kullanması yerine (bu açıdan bakınca) kaldırılması isabet olmuştur…
Hilafet bayrağı mı ?
Aslına bakılırsa Kemalist cehalet ile Erdoğanist cehalet arasında hiçbir fark yok…
Her iki grup da din, ahlak, etik, saygı, insan hakları hususunda yoz, yobaz, ön yargılı, birbirinden beter ve cahilce hareket ediyor…
Kemalist cehalet her gördüğü yeşili ve Arapça yazıyı Şeriat-Hilafet, Erdoğanist cehalet ise üzerinde Kelime-i Tevhid ya da Arapça yazılı her şeyi Erdoğan için kullanışlı bir aparat olarak görüyor…
Muhammed Hamidullah’ın tespiti ile Resulullah’ın (asv) Ukab olarak adlandırılan livası siyah renkte olup, üzerinde “Lâ ilâhe illallah Muhammedü’r-Rasûlüllah” yazısı bulunmaktaydı.
İşte tarihe mal olmuş daha sonra Sancak-ı Şerif olarak adlandırılan liva, sancak budur.
Yavuz tarafından diğer kutsal emanetlerle beraber İstanbul’a getirildiği düşünülmektedir…
Orijinalinin Topkapı Sarayı’nda bulunduğu bilinmektedir…
Osmanlı sadece Cihat (Savaş) çağrısı için Sancak-ı Şerif açmıştır…
Tabiki Emeviler, Abbasiler, Osmanlılar kendilerine has bayraklar kullanmıştır ve fakat tarihin hiçbir döneminde ayrı bir Hilafet bayrağı yoktur…
Anlayacağınız her iki cahil kalabalığın “var” dediği Hilafet Bayrağı diye bir bayrak hiçbir zaman olmamıştır.
Bununla beraber her önüne gelen mukaddes emanet Sancak-ı Şerif’i istediği her yerde, keyfince, meydan meydan yahut mitinglerde de sallamamıştır…
İslam’ı suistimal eden Erdoğanistler ve öncülleri her şeyi çığırından çıkardılar…
Halife olma meselesine gelince;
Evet Efendimiz (asv) son dönemde yine Nebevi sisteme benzer bir hilafetin yaşanacağını haber vermiş.
Fakat “Halifeyim” demek başka “hakiki Halife olmak” ise başkadır.
Erdoğan gibi dünyanın tescil ettiği yolsuz, hırsız, arsız, zalim bir zattan ne kadar “Halifeyim” dese de hatta etrafı kabul etse de hakiki bir halifenin zerresi dahi çıkmaz…
Ayrıca ne İslami vicdan ne İslam ülkeleri, ne de dünya bu duruma izin vermez…
Yani Erdoğan halife değil halifenin pabucu dahi olamaz…
Hasıl-ı Kelam;
Kemalistler cahilce korkularıyla, Erdoğanistler ise çılgınca hırs, arzu, cehalet ve sefaletleriyle insanları şeriatten, hilafetten bıktırdılar…
Gündemi devamlı abuk subuk işlerle meşgul ediyorlar…
Ama ne yaparlarsa yapsınlar cehalet, sefahat ve sefaletten halife ya da hilâfet çık-maaz!
@MansurTurgut