İslamiyet siyasi bir dava değildir dolayısıyla siyaset için kavga vermez…
Resulullah (asv) bir liderlik, bir devlet için değil hakikat için çalıştı ve hakikate hizmet etti sonrasında devlet “fıtri” bir gelişim ile ortaya çıktı…
İslam 30 yıllık Hulefa-ı Raşidin döneminde kendini bu şekilde ifade ederken dahi, maalesef siyasi arzuları hakikate galip gelenlerce hırpalandı…
Neticede siyasi arzular ve siyasiler, hakikati iktidar için mağlup ettiler.
Çünkü hizmet edenlerin tarafgir olacakları, sımsıkı tutmaları gereken şey/yer Üstad’ın Şia-i Velayet ve Şia-ı Hilafet ayrımı penceresinden hilafet değil velayet yani Hakk’a dost olmak, Allah’a talip olup sadece ve sadece Hakk rızası için çalışmaktır…
Hile, hurda, çakallık bilmezler…
Bu nedenle siyasi şeytan, güç talibi olan Umera, her zaman Ulema ve Evliya’yı olmadığı halde idareye ufacık bir meyl vehmetseler bile sinsi arzuları doğrultusunda gaddarca yok etmiştir…
Rabbimizin Hakk dostları için dünyevi güç, iktidar ve ranta “talep” izni ve rızası yoktur…
O halde siyaset mi hizmet mi? İkileminde yol bellidir…
Risale’i Nur şakirleri, Hizmet erleri işte bu bilinçle “Vazifemiz hizmettir derler, halisane muhlisane hizmet ederler.”
Hizmet en temel tarifi ile irşat ve tebliğdir, hak dîni içtekine ve dıştakine anlatmak, tanıtmak ve taşımaktır…
Hizmetin kara sevdalıları şeytan ve siyasetle yollarını ayırmıştır!
Siyaset yolunuza çıktığı zaman yapılması gereken hak, hukuk ve demokrasi ile siyasete yön verilmesidir yoksa siyasetle makam, mansıp için mücadele edilmesi değildir…
Aksi takdirde dini siyasete alet edenlerle hiçbir farkımız kalmaz…
Halbuki Hocaefendi ve Üstad’ın yolunda siyaset, ancak “gerekirse” din için bir alet olabilir.
Araç olamaz hele hele amaç hiç olamaz…
Dinin hakikatleri hiçbir zaman siyasete feda edilemez…
Görünen o ki bu durum böyle gelmiş böyle gidecek.
Allah geçmişten beri süre gelip, süre giden Hizmet’inde gönül erlerini hilafetle değil velayetle, kendi dostluğu ile serfiraz kılmıştır…
Gelelim Türkiye ve Türk devletine evet, Türk devleti, Türk devlet kafası vahşidir!
Üstad ve Hocaefendi doğru zamanda en doğru şeyleri yapmışlardır.
Böyle vahşi bir devlete karşı yoktan, yekten “zaten olmayan bir siyasi talep için” siyasi mücadele verilemezdi…
Yoksa bugün yaptıkları soykırımı en başta yaparlardı…
Bu hususta hem Kemalizm’in hem Erdoğanizm’in birbirinden farkı yoktur.
Dolayısıyla 100 yıldır verilen mücadelenin temelleri iman ve hayatla ortaya konulmuş, sayı ve kalite açısından milyonları aşan bir topluluk oluşturulmuştur…
Bazıları bu kadar gayretin meyvelerini toplamak için “siyaseten mücadele” verilebileceği düşünülebilir.
Şimdiden sonra belki olabilir de, onu yeni bir nesil düşünecek ya da gerçekleştirecektir.
Ama gel gör ki Cenab-ı Hakk 100 yıldır emek sarf eden Hizmet’in yeni kuşaklarını Türkiye’nin dar ve kır toprağına değil, dünyanın geniş ve verimli topraklarına saçtı…
Türkiye’de değişim artık içeriden değil sadece dışarıdan ithalle olabilir…
Onun için şu an Türkiye’de bizce ne siyasete ne de verilecek siyasi bir mücadeleye ihtiyacımız yoktur…
Üstelik Türkiye’nin evrildiği şartlarda siyaseten mücadele yine çok verimli olmayacak hep güdük kalacaktır.
Ülkemize doğruyu, güzeli, demokrasiyi, insanlığı hep beraber dışarıdan zerk edeceğiz…
Hem de Türkiye’deki fani ve fena makama, mansıba talip ol(a)madan, ihlasla…
Böylelikle “doğru siyaseti” inşa ve ikame edebiliriz…
Bera-i malumat; Siyasi kafaların vehimlerine rağmen Hocaefendi hiçbir zaman devleti ele geçirmeye çalışmadı…
Makam, mansıp ve benzerlerine talebelerinin talip olmasını asla istemedi.
O, fıtri bir gidişle herşeyin olması gerektiği gibi olmasını arzu etti, devleti değil, devlet idaresini değil, devlet idaresinin ve idarecilerinin hak yola girmesini hedefledi, bu nedenle tertemiz insanların yetişmesine vesile oldu…
Yoksa talebelerine her zaman “Benden sonra dahi siyasete meylederseniz, iki elim iki yakanızda olsun” demiştir.
Defaatle şahidim dünyadaki en büyük makam ve benzerlerinin Allah’ın rızası yanında “koskoca bir hiç” olduğunu kerreten ifade etmiştir ve gerçekten de öyledir…
Hasıl kelam;
Eğer Hizmet mi, siyaset mi? dersiniz, bu yol ayrımında bizler daima “Bizim yolumuz siyaset değil, Hizmettir.” diyip tekrar yola revan olacağız…
Hem de ebede kadar!
İlgilisine not; Hizmet siyasileşiyor mu? sorusu üzerine bir makale yazmıştım buradan ulaşabilirsiniz;
http://yepyeni.zamanaustralia.com/2023/05/hizmet-siyasilesiyor-mu/
@MansurTurgut