AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rasyonel ekonomi politikaları terk etmesi üzerine yaşanan ekonomik kriz sonucu yaşanan fiyat artışlarını cemaate bağlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘‘Ekonomik büyümenin dizginlenmesi, istihdamın geriletilmesi, cari dengenin bozulması için el ovuşturan, fiyat etiketlerini sürekli olarak yukarı yönlü güncelleyen fırsatçıların, azgın fiyat anarşistlerinin ve bunların arkasındaki F.TÖ’cülerin hukuken hesabı sorulmadan sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir? İnsanımızın ekmeğine ve cüzdanına ambargo koyanların yakasından adalet ne zaman tutacaktır?’’ dedi.
15 Temmuz kaos ve kumpas gecesinden önce fişlenerek hukuksuz KHK ile meslekten ihraç edilen yaklaşık 4 bin savcı ve hakimden 450’sinin Danıştay tarafından göreve iade edilmesine tepki göstererek Bahçeli yine Anayasa Mahkemesi ve Danıştay üyelerini hedef gösterdi.Bahçeli Erzincan İliç’te facianın yaşandığı Anagold şirketine ait maden ocağına Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olduğu dönemde kapasite artırımına gitmesi sebebiyle eleştirilen Murat Kurum’a da sahip çıktı. Bahçeli, Kurum’un verilemeyecek hesabı olmadığını iddia etti.Partisinin grup toplantısında partililere hitap eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
”KOMİSYON KURULMASINI İSBAETLİ GÖRÜYORUZ”
Erzincan’ın İliç ilçesinde altın üretimi yapılan bir maden sahasında toprağın kaymasıyla bir felaket meydana geldi. Maalesef 9 maden işçimiz toprak altında kaldı. Devletimiz seferber oldu. İşçilerimize ulaşmak amacıyla maden alanına yığılan toprak kütlesinin tahliye ve temizlik işlemi dikkatle sürdürülmektedir. Zaman zaman yeni toprak kaymalarının yaşanıyor olması çalışmaları aksatmaktadır. İşçilerimizin hayata döndürülmesi gayemizdir.MHP olarak 13 Şubat’tan bu yana sıcak gelişmeleri yakinen takip ediyoruz. 14 Şubat günü TBMM’nin devreye girmesini yerinde bulduk. Kazanın tüm yönleriyle araştırılması ve tedbirlerin belirlemesi amacıyla komisyon kurulmasını isabetli görüyoruz. Bazı yorumcular, sözde çevreciler, rant devşirme peşinde koşan siyasetçileri dikkate alarak, alayının dinlenmesi doğal olacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de görelim.
”KURUM GÖREVİNİ LAYIKIYLA YAPMIŞTIR”
Altın madeninde var olan ihmaller zincirinin 13 Şubat’taki payını yok saymak mümkün değildir. Adli soruşturmanın sağlıklı sonuçlar vermesi için hazırlanan bilirkişi raporunun aceleye getirmesi tartışmalıdır. Yeni rapor hazırlanması, yeni heyet oluşturulması en makul çözümdür. Sayın Murat Kurum ne hikmetse hedef tahtası haline getirilmiştir. Sayın Kurum’un bakanlık dönemine ilişkin haksız eleştiriler sinsi bir propagandaya işaret etmiştir. Müflis zihniyetler Sayın Kurum’u yıpratmak için harekete geçmiştir. ÇED raporunu veren bakanlık değildir. Sayın Kurum görevini layıkıyla yapmıştır, verilemeyecek bir hesabı olmadığı ortaya çıkmıştır.
CHP İLE DEM İÇ İÇE GEÇTİ
Muhalefet partilerinin Türkiye’nin egemenlik haklarını ve beka mücadelesini hafife alması ve sulandırma çabası ağır yaralı bir siyasetin ifşasından başka bir şey değildir. PKK ile demlenerek bağ kurmak, ‘Fetö’ ile bağlantıya geçmek ülkemize yapılabilecek en büyük kötülüktür. CHP, Türk milletiyle sorunludur. CHP’nin yedek kulübesine çekilmesi, ıslah ve terbiye edilmesi milli bir görevdir. Demlenmenin maskesi kent uzlaşması, sandık uzlaşması, Türkiye ittifakı olarak açıklanmaktadır. DEM Parti vesayetçi bir konuma sahip olmuştur. Her seçim çevresinde kokuşmuş, adı konulmamış ittifak ilişkisi, CHP’nin iç yüzünü deşifre etmiştir. CHP ile DEM iç içe geçmiştir. 31 Mart’ta Türkiye’yi devirmeye çalışanlara Türk milleti müsaade etmeyecektir.
”FİYAT ANARŞİSTLERİ ‘F.TÖ’CÜDÜR”
Anayasa Mahkemesi ile Danıştay’ın verdiği bazı kararların doğrudan devlet onuruna, milli varlık ve güvenliğimizin ruhuna zarar verdiği açıktır. Sosyal, siyasal ve ekonomik istikrarın güvencesi hukuktur. Milletimizin sinir uçlarını tahriş eden, ‘F.tö’cülerle PKK’lılara alan açan sözü geçen yüksek mahkemelerin, sıra fiyat istikrarını hedef alan fiyat anarşistleriyle ilgili önleyici kararlar almaya geldiğinde üç maymunu oynaması işgüzarlık ve ikiyüzlülüktür. ‘Fetö’ ile mücadelede 8 ana başlıkla TSK ve yargı başta olmak üzere her yere sızdığını ifade etmiştim. 9’uncuyu ilave ediyorum; fiyat anarşistleri de ‘F.tö’cüdür, dükkanları ve evleri kapatılmadır. Ekonomik büyümenin dizginlenmesi, istihdamın geriletilmesi, cari dengenin bozulması için el ovuşturan, fiyat etiketlerini sürekli olarak yukarı yönlü güncelleyen fırsatçıların, azgın fiyat anarşistlerinin ve bunların arkasındaki ‘F.tö’cülerin hukuken hesabı sorulmadan sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir? İnsanımızın ekmeğine ve cüzdanına ambargo koyanların yakasından adalet ne zaman tutacaktır? ”
”DANIŞTAY KARARI ÇOK SAKINCALI, HUKUKİ BİR TEMELİ YOK”
15 Temmuz ‘Fetö’ darbe teşebbüsü sonrasında, hain örgütle ilişki ve iltisakı belirlenen yaklaşık 4 bine yakın hakim ve savcı meslekten ihraç edilmişti. ‘Fetö’cüler diğer alanlarda olduğu gibi, yıllar içinde adalet müessesine de yuvalanmışlardı. Türk hukuk sistemi zehirlenmiş, haksızlık ve hukuksuzluk habis bir ur gibi yayılmıştı. Danıştay 5.Daire’nin ‘Fetö’den ihraç edilen 387 hakim ve savcıyı tekrar mesleğe iade eden kararı çok tehlikelidir, çok sakıncalıdır, hukuki bir temeli yoktur. Bu dairenin göreve iade kararı verdiği kişiler arasında ankesörlü hatlarla haberleşen, mahrem imamlarla irtibatı olan, ByLock yazışmalarında adı geçen, terör örgütüne bağış yapan, hakkında örgüt üyeliğinden işlem yapılan isimlerin olması nasıl izah edilecektir? Danıştay 5.Daire nereye hizmet etmektedir? Bu karar alınırken 5.Daire üyeleri maklube mi yiyorlar, haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlardı? ‘Fetö’cüleri aklamak vatana, millete ve adalete ihanet değil midir? ‘Fetö’cüleri göreve iade etmek cinayet değil midir? ‘Fetö’ye merhamet şehitlerimize hakaret değil midir? Danıştay 5.Dairesi adalet ve hukuka göre karar vermemiştir. Allah’tan Hakimler ve Savcılar Kurulu devreye girmiş ve mesleğe iadesi yapılan 387 kişi hakkında yeni bir inceleme başlatmış, aynı zamanda Danıştay İdari Davalar Genel Kurul’una da gerekli itirazlar yapılmıştır.
ABDURRAHMAN DİLİPAK’A YAZAR MÜSVEDDESİ
Tam da böyle bir zamanda ahı gitmiş vahı kalmış bir yazar müsveddesi sosyal medya hesabından 15 Temmuz ile ilgili demiş ki: “Hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntılarıyla biliyordu. Halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu ülkeye oldu…”
Şayet bu şahıs iddialarının ispatını yapmazsa, şerefli bir Türk savcısının huzurunda yazdıklarını tevsik etmezse dünyanın en namert insanıdır.
‘Fetö’nün propagandasına çanak tutulması, 15 Temmuz’a tiyatro denilmesi alçaklığın dibidir.”