Usta oyuncu Kadir İnanır, “Oğlunun kemiklerini taşıyan babayı çekmek isterdim” diyerek hayalindeki filmi açıkladı. İnanır, bugün Türkiye’de böyle bir filmin çekilebilmesi için geçilmesi gereken ‘sansür aşamalarını’ da tek tek sıraladı.
Yeşilçam’ın usta oyuncusu Kadir İnanır, Diyarbakır Sur’da çatışmada öldürülen oğlunun kemiklerini yedi yıl sonra bir torba içerisinde teslim alan Ali Rıza Arslan’ın filmini çekmek istediğini ancak filmi çekse bile gösterecek salon bulamayacağını söyledi.Sur’da 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasakları dönemindeki çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan’ın kemikleri yedi yıl sonra bir torba içerisinde babası Ali Rıza Arslan’a teslim edilmişti.T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan Kadir İnanır, ‘politik film yapmayı istediğini ancak ağır sansür olduğunu’ ifade etti.
İnanır, ‘bugün bu ağır sansür ortamı olmasaydı’ oğlunun kemiklerini torba içerisinde alan babanın filmini çekmek istediğini söyledi. İnanır, “Şartları oluşturayım, bunu çekeceğim. Ancak bugün o filmi gösterecek salonu kim verecek bana? O torbanın içindeki kemiklerin sahibi kim? Onu anlatmadan böyle bir film çekilir mi? ‘Oğlunu bulduk’ diyorlar, morga gidiyor, oradan torba veriyorlar. Çok güzel bir hikâye ama çok zor tabii” ifadelerini kullandı.
‘YA BABAYI YA DA HAKİMİ OYNAMAK İSTERDİM’
Kadir İnanır, hikayede iki başrol olduğunu söyleyen usta oyuncu, baba ya da hakimi oynamak istediğini kaydetti: “Baba ya da hâkim. İki tane başrol var. Çocuğun yanlış bir kararla idam edildiği çıkıyor ortaya. Hâkim yola düşüp köyde babayı buluyor, kendini affettirmek için. Karşılaşıyorlar. Tabii bunlara ne kadar müsaade ederlerse… Türkiye’de muhalefetin dahi kafasını nasıl uzatacağının sınırları bile çizilmiştir. Onun da mühendisliği yapılmıştır.”Filmi çekmek için sansürleri bir şekilde yense bile ‘vali vesayeti’ne takılacağını aktaran oyuncu bu fikrini şu sözlerle açıkladı:
“Bir vali, ‘Benim hakimiyetim olan bölgede bu yapılan kültürel etkinliğin toplumda infial yaratma riski var’ diye yasaklayabilir. Kaç tane sansürü yendik geldik en sonda nereye tosladık.”