İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş’n paylaştığı Yargıtay kararında yer alan bir MİT raporu, 15 Temmuz’da masum insanlara nasıl kumpas kurulduğunu gözler önüne serdi. 41 sayfadan oluşan belge, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin silah ve cephane yüklü MİT TIR’ları kararında yer alıyor.
11 Mayıs 2016 tarihli belgede MİT, masum insanların nasıl ‘silahlı terör örgütü’ ilan edileceği konusunda yargıya ‘akıl’ veriyor, yol gösteriyor.
Yargıtay’ın kararına eklenen belge, Hizmet Hareketi’ne yönelik kumpasın en önemli delillerinden biri olarak kayıtlara geçecek nitelikte. Belgede, MİT TIR’lar davasında yargılanan askerlerin Hizmet Hareketi ile ‘bağlantısının kurulamadığı’ itiraf ediliyor. MİT’in sunumunda, “ (MİT TIR’ları) Olayın FETÖ/PDY’nin operasyonel bir çalışması olduğu ispatlanamamıştır. (…) örgüt ile jandarma personeli arasında organik bir bağ kurulamamaktadır. Böyle bir bağlantının kurulması halinde, söz konusu çalışmanın bir takım jandarma personelinin kanunlara aykırı bir fiilinden ziyade, örgüt mensubu jandarma personelinin örgütsel emir-komuta zinciri içerisinde silah kullanmak suretiyli devletin resmi görevlerine yönelik bir eylemi söz konusu olacaktır. Bu se FETÖ/PDY’nin ‘silahlı terör örgütü’ olarak kabul edilmesinin önündeki en büyük engeli kaldıracaktır. ” deniliyor.
Söz konusu cümlenin devamında ise Hizmet Hareketi’nin hiç bir silahlı eylemi olmadığı itiraf ediliyor. Şöyle deniliyor:
Çünkü halihazırda FETÖ/PDY’nin silahlı terer örgütü olarak kabul edilebilmesinin önündeki en büyük engel, örgütün silah kullanmak suretiyle gerçekleştirdği tespit edilebilmiş/delillerdirilebilmiş bir eyleminin bulunmamasıdır. Örgüt mensuplarının silahla cebir kullanması da böyle bir tanımlama için yeterli görülmektedir.
Dolayısıyla, MİT TIR’ları davasındaki jandarma personelinin somut olarak FETÖ/PDY bağlantısının açığa çıkartılmasına yönelik yapılan tespitler, FETÖ/PDY ile mücadelede en önemli sorunlardan biri olan örgütün hala ‘silahlı terör örgütü’ sayılmamasının önündeki engeli kaldıracaktır. Bundan sonra da örgüt üyeliği, himmet verme, eğitim faaliyetleri vb. tüm faaliyetler, silahlı terör örgütü kapsamında değerlendirilebilecektir.
ALLAHIN LÜTFUNA! NEDEN İHTİYAÇ DUYULDUĞUNUN BELGESİ!
Görseldeki belgeler, masum insanlara kurulan kumpasın, Allahın lütfuna neden ihtiyaç duyulduğunun belgesi ve 8 yıldır devam eden zulmün nasıl kurgulandığının bizzat @TCYargitay tarafından itirafıdır.
Normal şartlarda… https://t.co/M2u5EqGAR8 pic.twitter.com/yeUjekkPEJ— Dr. Gökhan Güneş (@drgokhangunes) February 8, 2024
Peki, bu belge ne anlama geliyor?
Hukukçu Dr. Gökhan Güneş belgeyle ilgili çok önemli tespit ve değerlendirmelerde bulunuyor.
Görseldeki belgeler, masum insanlara kurulan kumpasın, Allah’ın lütfuna neden ihtiyaç duyulduğunun belgesi ve 8 yıldır devam eden zulmün nasıl kurgulandığının bizzat @TCYargitaytarafından itirafıdır.
Normal şartlarda böyle bir belgeyi aklı başında kimse kararına yazmaz. Zira bu ifadeler, istihbarat eliyle yargının nasıl kullanıldığının safi ikrarıdır. Koskoca! Yargıtay Ceza Dairesi, MİT’in dosyaya sunduğu baştan sona kumpas itirafı olan belgeyi noktası ve virgülüne dokunmadan olduğu gibi almış ve tarihi bir itirafta bulunmuştur.
Bu belge, 15 Temmuz’a neden ihtiyaç duyulduğunun, nasıl kurgulandığının ve insanların yıllar öncesinden nasıl fişlendiklerinin resmi belgesidir. Zira bu belgeye göre;
TIR Operasyonuna ilişkin olarak sonradan açılan dava kapsamında bazı jandarma personeli tutuklanarak cezaevine gönderilmiş olmakla birlikte, olayın cemaatin operasyonel bir çalışması olduğu ispatlanamamıştır.MIT TIR’ları davasında olaya karışanların “FETÖ/PDY” mensubu olduğu bilinmekle birlikte, örgüt ile jandarma personeli arasında organik bir bağ kurulamamaktır.Böyle bir bağlantının kurulması halinde, söz konusu çalışmanın birtakım jandarma personelinin kanunlara aykırı bir fiilinden ziyade, örgüt mensubu Jandarma personelinin, örgütsel emir-komuta zinciri içerisinde, silah kullanmak suretiyle devletin resmi görevlilerine yönelik bir eylemi söz konusu olacaktır.Bu ise, “FETÖ/PDY’nin Silahlı Terör Örgütü” olarak kabul edilmesinin önündeki en büyük engeli kaldıracaktır.
Çünkü halihazırda “FETÖ/PDY’nin” silahlı terör örgütü olarak kabul edilebilmesinin önündeki en büyük engel, örgütün silah kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği tespit edilebilmiş/delillendirilebilmiş bir eyleminin bulunmamasıdır. Örgüt mensuplarının silahla cebir kullanması da böyle bir tanımlama için yeterli görülmektedir.Dolayısıyla, MİT TIR’ları davasındaki jandarma personelinin somut olarak “FETÖ/PDY” bağlantısının açığa çıkartılmasına yönelik yapılan tespitler, “FETÖ/PDY” ile mücadelede en önemli sorunlardan biri olan örgütün hala “silahlı terör örgütü” sayılamamasının önündeki engeli kaldıracaktır.Bundan sonra da örgüt üyeliği, himmetverme, eğitim faaliyetleri vb. tüm faaliyetler, silahlı terör örgütü kapsamında değerlendirilebilecektir.
Bu tarihi itiraftan da anlaşılacağı üzere, masum insanlara kumpas kurulmasına yıllar öncesinden karar verilmiş, hukuka aykırı şekilde bilgi toplanarak insanlar fişlenmiş, ancak bir yapı ve oluşumun silahlı örgüt kabulünün olmazsa olmazı cebir ve şiddet ile masum insanlar arasında bir bağlantı kurulamamıştır.
Belgeyi ilginç kılan diğer bir husus, Allah’ın lütfundan 1 yıl öncesinde de cebir-şiddet içeren bir eylemin varlığı halinde yasal ve rutin faaliyetlerin nasıl örgüt faaliyeti olarak kabul edilebileceğinin özellikle belirtilmiş olmasıdır. Anlaşılan, MİT Tır’larıyla amaçlarına ulaşamayacaklarını anlayanlar, el yükselterek daha büyük oynamış ve “Allah’ın lütfu” sayesinde amaçlarına ulaşmışlardır.
Bu tarihi belge, 8 yıldır işlenen insanlığa karşı suçların ve masum insanlara kurulan kumpasın en önemli delillerinden biri olarak ileride ilgililerin iddianame ve kararlarındaki yerini alacaktır.