Gün içerisinde siyaseti bırakacağını duyuran eski HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Buldan, Öcalan’la görüşme notlarını devletin isteğiyle Kandil’e götürdüklerini, İmralı’da kendilerini askeri heyetin karşıladığını söyledi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, çözüm süreci ve siyasi hayatına dair önemli açıklamalarda bulundu. Bu dönemin sonunda aktif siyaseti tamamen bırakacağını anlatan Buldan, Öcalan’la görüşme notlarını devletin isteğiyle Kandil’e götürdüklerini açıkladı.
Artı TV’de yayımlanan, ‘Kemal Avcı ile Siyaset Ötesi’ programında konuşan Buldan, “Van milletvekiliyim. Milletvekilliğim bittikten sonra ben artık siyaseti de bırakacağım, hiçbir şekilde siyasetin yanından köşesinden, bucağından geçmeyeceğim. Mücadeleyi bırakmak bize yakışmaz elbette ama siyasi arenada değil tabii, onun dışında farklı mecralarda bir sürü alan var. İnsan hakları kurumları var. Bu kurumlardan bir tanesinde bu mücadeleye destek sunarım.” dedi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı ve DEM Parti Van milletvekili Pervin Buldan, katıldığı yayınında siyaseti bırakacağını açıkladı. Buldan İmralı görüşmelerine ilişkin ise Öcalan’la görüşmelerden tuttukları notları devletin isteğiyle Kandil’e götürdüklerini, Kandil’den aldıkları notların da devlet görevlileri eliyle Öcalan’a ulaştırıldığını ifade etti.Artı TV’de yayınlanan, Kemal Avcı ile Siyaset Ötesi programına katılan Buldan, milletvekilliği süresinin dolmasından sonra aktif siyaseti bırakacağını açıkladı.Buldan, “Milletvekilliğim bittikten sonra ben artık siyaseti de bırakacağım, hiçbir şekilde siyasetin yanından köşesinden, bucağından geçmeyeceğim” dedi. Buldan sözlerinin devamında insan hakları mücadelesini siyaset dışında farklı kurumlarda sürdüreceğini belirterek şunları söyledi:
“Mücadele etmek farklı bir şey, elbette ki bu mücadele milletvekilliğinden ibaret değil, mücadelenin farklı yönleri farklı alanları vardır, bir yerinden tutarız. Bu mücadeleyi bırakmak bize yakışmaz elbette ama siyasi arenada değil tabii, onun dışında farklı mecralarda bir sürü alan var. insan hakları kurumları var. Bu kurumlardan bir tanesinde bu mücadeleye destek sunarım.”
‘DEVLETİN İSTEĞİYLE KANDİL’E GÖTÜRDÜK’
Çözüm sürecinde İmralı heyeti içerisinde yapılan tüm görüşmelere katılan tek üyenin kendisini olduğunu hatırlatan Pervin buldan, heyete nasıl seçildiğine dair bilgiler paylaştı.Abdullah Öcalan’ın heyette kendisinin yanı sıra Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan’ın olmasını önerdiğini, bu öneriyi hükümetin de kabul ettiğini belirten Buldan, Öcalan’la görüşmelerden tuttukları notları devletin isteğiyle Kandil’e götürdüklerini, Kandil’den aldıkları notların da devlet görevlileri eliyle Öcalan’a ulaştırıldığını ifade etti.
‘EVREN ‘KUYRUKLULARDAN MISINIZ’ DİYE SORDU’
Buldan programda, Kenan Evren’le karşılaşmasını da anlattı. Lise öğrencisiyken bir arkadaşıyla birlikte Hakkari’yi temsilen Ankara’ya gönderildiklerini aktaran Buldan, katıldıkları bir törende Evren’le karşılaştığını söyledi. Evren’in yakalarındaki Hakkari ismini görünce kendilerine, “Kuyruklulardan mısınız?” diye sorduğunu belirten Buldan, Evren’in ne kastettiğini anlamadığı için kendisine bir cevap veremediklerini söyledi.Buldan’ın anlattıklarından önemli satır başları şöyle:
SAVAŞ BULDAN’IN ÖLDÜRÜLMESİ
Siyasete girmemde ailemden tamamıyla destek gördüğümü ifade edebilirim. Hiçbir şekilde aileden hiç kimsenin karşı çıkmadığını da söyleyebilirim. O dönem Savaş’ın katledilmesi ile birlikte Cumartesi Anneleri’ne katılmam bile ailemin teşvikiyle gerçekleşti. Her hafta Galatasaray lisesi önünde oturan aileler var. Sen de gidebilirsin, destek olabilirsin gibilerinden ve ben kendimi bir anda bir yıl sonra o annelerin içinde buldum.
“FAİLİ MEÇHULLER, YARGISIZ İNFAZLAR… BUNLAR İÇİN SİYASETE GİRDİM”
Hem kayıpları hem faili meçhulleri temsil etmek amacıyla Meclis’e girdim. Daha doğrusu siyasete girdim. Bütün bunlar partinin teşvikiyle oldu. İşte vermiş olduğum mücadeleyi daha da büyütmek, siyasi arenada bunun mücadelesini vermek, kayıpları, faili meçhulleri, yargısız infazları; bütün bunları aslında bir siyaset içerisinde mücadelesini vermek önemli bir mevziydi. Biraz bu amaçla girmiştim. Biraz da evde yas tutmanın dışında, Savaş’ın katledilmesiyle birlikte kendimi eve kapatmanın dışında dışarıda öncülük eden ve mücadele eden bir şahsiyet olarak görünmek beni daha da güçlendirdi.
“SON NOKTAYI ÖCALAN KOYDU”
Sayın Selahattin Demirtaş ve sayın Gültan Kışanak’ın eş genel başkan oldukları dönemdi. Çok tartışıldı; kim gidecek, kimler gidecek diye bir kargaşa yaşandı, işte 2 eş genel başkanın gitmesi konusunda hemfikirdik. Yani kurumsal olması anlamında herkes hemfikirdi. Fakat son noktayı sayın Öcalan koymuştu. Bir gece saat 11.12 sularında o dönemin Adalet Bakanı beni arayıp ‘Acilen bakanlığa gelmenizi istiyoruz’ demişti. Biz de iki grup başkan vekili, ben ve İdris Baluken birlikte gittik. Bize İmralı’da bugün devlet heyetinin yaptığı görüşme esnasında siyasi heyetin belirlenmesi noktasında sayın Öcalan’ın bir öneri sunduğunu, bizim de bu öneriye sıcak baktığımızı fakat sizin de bunu kendi içinizde değerlendirmeniz gerektiğini söyledi. İsim olarak da Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Altan Tan’ın gelmesi önerildi. Biz de bunu kendi içimizde değerlendirdikten sonra parti olarak bunun uygun olacağını, bir itiraz olmadığı, haliyle de gidebileceğimizi ifade ettik. Tartışıldı, konuşuldu. Birkaç gün bunun üzerinde değerlendirmeler yapıldı ve adalet Bakanlığı’na biz okey dedik ve ilk gidişimiz de öyle olmuştu.
“ASKERİ HEYETLER BİZİ KARŞILIYORDU”
İmralı heyeti olarak tam olarak şunu yapıyorduk, ayda bir sefer, bazen iki seferi buluyordu, Adalet Bakanlığı’ndan bir gün öncesi bize haber gelirdi. Yarın adaya gidiyorsunuz, görüşme yapılacak diye. Adaya gitmeden önce kendi içimizde toplantı yapıp neleri görüşeceğimizi, hangi konuları aktaracağımızı konuşuyorduk ve ertesi gün adaya gidiyorduk. Yaklaşık bir buçuk saate yakın bir yol mesafesi İstanbul’dan. Kosterle geçiyorduk. Daha çok deniz yolunu kullanıyorduk. Yani helikopterle hiç gitmedik. Bazen devlet heyeti helikopterle gidiyordu. Bir buçuk saatlik mesafenin sonunda İmralı adası zaten görünüyor ve adadaki askeri heyetler bizi karşılıyordu. İçeriye girip görüşmelerimizi yapıp çıktıktan sonra tekrar kosterle geri dönüyorduk.