Cumartesi Anneleri, 5 yıl sonra üst üste 21’inci hafta Galatasaray Meydanı’nda buluştu. Kayıp yakınları ve hak savunucuları, 992. haftada 28 yıldır kendisinden haber alınamayan Talat Türkoğlu’nun akıbetini sordu.
1995 yılından bu yana İstanbul Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 992’nci, haftada, 28 yıldır kendisinden haber alınamayan Talat Türkoğlu’nun nerede olduğunu sordu.Artı Gerçek’ten Ezgi Yıldız’ın aktardığına göre; İnsan Hakları Derneği (İHD) Kayıp Komsiyonu’ndan Zeynep Yıldız okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu İstanbul Avcılar’da yaşıyordu.29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söyledi. Ailesinin yanında kaldığı sürede onlar da bu duruma tanıklık etti.1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Türkoğlu Ailesi, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü’nün tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Resmi makamlar Talat Türkoğlu’nun gözaltına alınmadığını ve nerede olduğunu bilinmediklerini söyledi.1997 yılında JİTEM mensubu Kasım Açık’ın yaptığı itiraflar basına yansıdı. Talat’ın eşkâl, kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntıları ile veren Kasım Açık; onun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını ve işkence ile öldürülen bedeninin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi.
Bu beyanlar üzerine Türkoğlu Ailesi ek bir soruşturma yapılması için savcılığa başvurdu. Ancak savcılık, etkin bir soruşturma yürütmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi. AİHM’e taşınan davada ise Türkiye, etkili bir soruşturma yapmadığı ve Talat Türkoğlu’nun yaşama hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle mahkûm oldu.
AYM VE AİHM’E BAŞVURU
AİHM’in Türkiye’yi mahkûm etmesinin ardından İHD avukatı Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkûmiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulundu. Ancak Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Bu karar üzerine yapılan itiraz başvurusu reddedildi.Aile 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Anayasa Mahkemesi de 2020 yılında başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. Aile kararın icrası için tekrar AİHM’e başvurdu.