CHP’ye lider olmanın zor olduğunu söyleyen eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, “Dersim olaylarında öyle mi olmalıydı? Öyle olmayabilirdi. 1915 Ermeni olayları gibi. Özür dilenebilirdi” dedi.
Eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, Artı TV’de yayınlanan “Kemal Avcı ile Siyaset Ötesi” programında, kendi anılarına ve CHP’nin güncel durumuna yönelik açıklamalarda bulundu.Çetin, “Siyasette hem ikinci adam oldunuz hem lider oldunuz. Hangisi daha zor?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Liderlik zor. CHP liderliği şöyle zor: Cumhuriyetin başından beri Türkiye’de olmuş iyi-kötü, yanlış-doğru, hepsinde var. Bunu böyle bütün bunlar zamanında niçin, nasıl yapıldı? Neden öyle oldu falan diye bilmeniz lazım. Çok zor bir şey bu, kolay değil. Cumhuriyetle özdeşleşmiş bir parti. İyi şeyler var, kötü şeyler var; yanlışlar var. Mustafa Kemal bir devrimciydi. Çok büyük işler de yaptı. Ama bazı yanlışlar da olmuştu. O merkezden de kaynaklanmayan yanlışlar. Mesela öyle yerlerde, mesela Dersim olaylarında… Şimdi Dersim olaylarında öyle mi olmalıydı? Öyle olmayabilirdi. Oradaki yetkili, yetkili kişinin şeyi bu. Verdiği bir karar diye. Yani baba sağken, baba dururken çocuğu asmak falan, onlar olacak şeyler değil tabii. Onların merkezden yapıldığını zannetmiyorum.
Bence CHP’nin sorumluluğu yok. Yani şundan dolayı yok; o zaman Başbakan da Celal Bayar zaten. 50’li yıllardı vs. Bir şekilde bunları anlatıp özür dilenebilirdi. Tıpkı şey gibi. Mesela 1915 Ermeni olayları gibi. Cumhuriyet kurulduğu zaman, yani o günkü kadro; niye bunu yapamadılar, onu da bilemiyorum. O günkü kadro çıkıp işte ‘Böyle bir şey oldu, yanlışlıklar da var işin içinde. Çok üzücü olaylarda oldu. Özür diliyoruz’ denseydi belki bu iş bu kadar büyümezdi. Yani bir özür dilemeyi yenilgi anlamına gelmezdi. Özür dilemeyi bir araç kullanılabilir. Gerektiği zaman. Yapamadık.”
‘CHP NE OLDUĞU BELLİ OLMAYAN BİR PARTİ HALİNE GELDİ’
Çetin, “CHP’nin yeni yönetimini nasıl buluyorsunuz? CHP’nin tabandaki değişim talebine cevap olabiliyor mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Son seçim kaybedilecek bir seçim değildi. Kaybedilmemesi lazımdı. Bakın o seçim kaybedildikten sonra Türkiye’nin çok daha kötüye, çok daha karmaşık bir hale geldiği açık. O seçim kazanılabilirdi. Ayrıntıya girmeyeceğim. Bazı yanlışlıklar yapıldı, o seçim kaybedildi. O seçim kazanılması gereken bir seçimdi. Hayal kırıklığı oldu. Örgütte de hayal kırıklığı oldu, herkes te hayal kırıklığı oldu. Bir değişimin olması gerekiyordu. Değişim sadece yönetimin değişmesi ile olmaz. Örgütlerin, söylemlerin… Son seçimde CHP nasıl bir partiydi? Ben kaybettim. Sosyal demokrat mı, kitle partisi mi? Ne olduğu belli olmayan parti haline geldi. Bütün ilçeleri kayboldu. Böyle bir dönemdi. Değişim gerekliydi. Ama sadece yönetim değişerek değişme olmasını beklememek lazım. Zaman alacak o. Yeniden CHP kendi kimliği ile ortaya çıkması lazım. Bizim kimlik kayboldu son seçimde. Gerek milletvekilliğinde gerek şeyde kayboldu kimlik. Çünkü bu yönetimin devam etmemesi lazımdı.
‘MUHSİN YAZICIOĞLU ‘SİZE OY VERECEĞİM’ DEDİ’
Çetin, 1997 yılında Meclis Başkanı seçilmesi sürecini de şöyle aktardı:
“Ben insanları seviyorum. Hiçbir zaman partinin etiketine bakmadan. Ben 77’de başbakan yardımcısıydım, Mehmet Keçeciler Konya Belediye Başkanı’ydı. Döviz transferi için bana geldi. Ben işini hallettim. Bana ‘abi’ diyordu. Onlar Mülkiye’de benden sonraydı. Mehmet Keçeciler de öyle. ‘Partimi sormadınız’ dedi. Ben partimin bakanı değilim, ben Türkiye’nin bakanıyım. Senin de bakanınım, dedim. Böyle bir şeyim vardı. Herkesle iyi ilişkilerim vardı. ‘Deli misin?’ dediler bana. ‘49 milletvekili ile Meclis Başkanı nasıl olacak?’ falan diye. Arkadaşlara dedim ki, biz bunu başaracağız. Özellikle Güneydoğulu, Doğulu arkadaşlar, denge yakın arkadaşlar, rahmetli Onur Kumbaracıbaşı gibi, Mehmet Moğultay gibi. ‘Başaracağız’ dediler. Nasıl başaracağız? Önder Sav falan böyle bir şeyle ördük yani orayı. Birinci turda beşinci olduk. Kamuran İnan var, Nevzat Yalçıntaş var. Mustafa bey var, Meclis Başkanı. Ben parti liderine telefon ettim. Ben adayım, dedim. Ecevit, ‘Son ikiye kalırsak grubu serbest bırakacağım’ dedi. Öyle insanlar oylama sırasında benim yanımdan geçerken ‘Size oy vereceğim’ diye… Muhsin Yazıcıoğlu, benim yanımdan geçerken ‘Hikmet abi size oy vereceğim’ dedi. Cemil Çiçek, ‘Size oy vereceğim’ dedi. Son turda son ikiye kaldık. Arkadaşlar, ‘Kesin başaracağız’ dediler. 375 oyla seçildik. PROGRAMIN TAMAMI