Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, “Bank Asya’da hesabı olanlara terörist demek çılgınlık. Süleyman Soylu’ya defalarca söyledim, ülkenin yarısı terörist olamaz.
Tam anlamıyla demokratik bir ülke olacak mısınız, olmayacak mısınız, gösterin. Putin’in Rusyası mı olacaksınız yoksa demokratik bir ülke mi? Erdoğan, kararını vermeli” dedi.31 Mart yerel seçim sonuçları için “Ölüm döşeğindeki katılım süreci nefes almaya başladı” diyen Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, “Erdoğan kararını vermeli. Ya Putin’in Rusyası ya demokrasi olacak. Bizim sorunumuz Türkiye’yle değil Erdoğan’la” dedi. Amor, Soylu ile aralarında geçen diyaloğu da anlattı: “Ben, içişleri bakanlığı döneminde Süleyman Soylu’ya defalarca söyledim. Ülkenin yarısı terörist olamaz.”
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Fransa Dışişleri Bakanlığı’nın daveti üzerine AB Türkiye Delegasyonu organizasyonuyla bir grup Türk gazeteciyle Strasburg’daki Avrupa Parlamentosu’nda biraraya geldi.Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün aktardığına göre; Amor, gazeteci grubuna 31 Mart seçim sonuçları ve Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, Avrupa Birliği’nin ve Avrupa Konseyi’nin Türkiye’den beklentilerini anlattı.
‘ÖLÜM DÖŞEĞİNDEKİ KATILIM SÜRECİ NEFES ALMAYA BAŞLADI’
31 Mart seçimi öncesinde AP’de Türkiye’nin AB üyelik sürecine olumlu yaklaşımın giderek kaybolduğunu gözlemlediğini hatırlatan Amor’un “31 Mart yerel seçiminde muhalefetin zaferi Türkiye’nin AB’ye katılım süreci için yeni bir tablo ortaya çıkardı. Muhalefetin seçim zaferi, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği için oksijen niteliğinde görülmeye başlandı. Daha önce ölüm döşeğindeki Türkiye’nin AB’ye katılım süreci, yeniden nefes almaya başladı” yorumunu yapması dikkat çekti.Amor, AB’nin halen bir -demokrasi kulubü- olduğuna vurgu yaparken, Türkiye’nin AB üyelik sürecine “Türkiye’nin Avrupa’ya, Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var” diye bakılmamasını istedi.“Tam teşekküllü bir demokrasi değilseniz, AB üyesi olamıyorsunuz. NATO üyesi olsanız da, jeopolitik konumunuz kritik olsa da durum değişmiyor. 3.dünya ülkesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz. NATO üyeliği de, jeopolitik konum da kurtarmıyor” diyen Amor, AKP’ye ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu AB vizyonuna sert eleştirilerle birlikte Ankara(dan beklentilerini şöyle dile getirdi.
‘MAZBATA KRİZİ TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİDEN UZAK KALDIĞINI GÖSTERDİ’
“Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamıyor. Bu kararlar uyarınca Osman Kavala’yı ve Demirtaş’ı serbest bırakmayan Türkiye hakkında şu an ihlal süreci işletiliyor.
Sonra bir bakıyorsunuz, 31 Mart’ta seçimi kazanan Van belediye başkanına mazbata verilmiyor, mazbata; seçimde ikinci gelen parti adayına veriliyor. Mazbata krizi, Türkiye’nin demokrasiden ne kadar uzak olduğunu da gösterdi. Neyse ki sonrasında gereken yapıldı. Mazbata, sahibini buldu. Kayyum rejiminin yeniden geleceğine dair büyük endişe yaşadık.”
‘GÜVENİLMEZ, ÖNGÖRÜLEMEZ PARTNER: TÜRKİYE’
“AB’ye aday ülke olup da Avrupa’dan uzaklaşan tek ülke Türkiye. İsveç, Rusya-Ukrayna savaşında güvenlik tehlikesi yaşadı. NATO yaşadı bu tehlikeyi. Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğini uzun süre veto etti. Savaş sürecinde NATO’nun kuzey ayağı eksik kaldı. Üstelik Türkiye; veto hakkını koz olarak kullandı. Türkiye; niyeti bu olmasa bile, Rusya’nın askeri gündemine ortak oldu. Rusya’nın ekmeğine yağ sürdü. Avrupa için güvenilmez, öngürülemez bir partner oldu.”
SOYLU’YA SÖYLEMİŞ: ÜLKENİN YARISI TERÖRİST OLAMAZ
“Ben, içişleri bakanlığı döneminde Süleyman Soylu’ya defalarca söyledim. Ülkenin yarısı terörist olamaz. Hem terörle mücadele konusunda bizden yardım istiyorsunuz hem önünüze gelene terörist yaftası yapıştırıyorsunuz. Gazetecilere terörist diyorsunuz. Gülencilerle mücadele ediyorsunuz. Ama AK Parti’nin Gülencileri devlete yerleştirdiğini görmezden geliyorsunuz. Ne zaman terörist oldu bu insanlar?
Bank Asya’da hesabı olanlara terörist demek çılgınlık. Türkiye; eğer AB üyelik sürecine dönmek istiyorsa samimi bir reform gündemiyle ortaya çıkmalı. Öyle; sayfalar dolusu yargı reform paketi yazmak yetmez. Tam anlamıyla demokratik bir ülke olacak mısınız, olmayacak mısınız, gösterin. Biz, Türkiye’yi kucağımıza oturtup, demokrasiyi öğretecek değiliz. Putin’in Rusyası mı olacaksınız yoksa demokratik bir ülke mi? Erdoğan, kararını vermeli.”
KÜRT DOSTU DEĞİL, DEMOKRASİ DOSTUYUM’
“Terörle mücadele konusunda Türk yetkililere sonuna kadar destek veriyorum. Teröre asla göz yummayız. DEM Partililerin haklarını savunurken; ben Kürtsever değilim, bir politikacıyım. Kürt dostu değil, demokrasi dostuyum. DEM Parti benzeri partilerin Avrupa’da da olduğunu unutmayın. Onlara siyasette ihtiyaç var. Dağlardaki şiddet yanlısı kişilere seçenek sunmalısınız. Bakın İspanya’da ETA’ya yakın gibi duran bir parti 15 yıldır siyaset yapıyor. Terörle, masum grupları ayırmalısınız.”
’20 YILDAN FAZLADIR İKTİDARDALAR VE DEMOKRASİYİ GÖREMİYORUZ’
Amor, Serbestiyet’in Türkiye’nin AB üyelik sürecinin gelişmesine AK Parti’nin mi engel olduğunu düşündüğüne ilişkin bir soruyu yanıtlarken “Türkiye’de demokrasinin gerilemesinden AK Parti ve Erdoğan sorumludur. 20 yıldan fazladır iktidardalar ve bugün Türkiye’de demokrasiyi göremiyoruz” dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs 2023 seçim zaferinden sonra Türkiye’nin AB üyelik sürecine ilişkin çok da olumlu mesajlar vermediğinden yakınan Amor, Erdoğan’ın AK Parti’nin ilk yıllarında Avrupa’ya bulunduğu demokrasi vaadini yerine getirmediğini “Biz bir noktadan sonra yanıltıldığımızı gördük. Şu da bilinmeli ki; AB’nin sorunu Türkiye’yle değil Erdoğan’la” çıkışında bulundu.
Amor; başta vize serbestisi ve gümrük birliği konularında AB’nin Türkiye’yi haksız yere cezalandırıp cezalandırmadığı yönündeki bir soruyu yanıtlarken de; “Bu konularda daha esnek davranmaya çalışıyoruz. AB ülkeleri vize sürecine dair yeni çözümler üretmeye çaba gösteriyor” mesajı verdi.
KAVALA VE DEMİRTAŞ DAVALARI: ÖNCELİK YAPTIRIM DEĞİL
Peki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye hakkında ‘ihlal’ kararı verdiği iş insanı Osmanı Kavala ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması için Türkiye’nin ne kadar zamanı var? Türkiye, AİHM kararına karşın Kavala ile Demirtaş’ı serbest bırakmazsa Avrupa Konseyi nasıl bir yaptırım uygulayacak?
Avrupa Konseyi’nin bu sorularına yaklaşımını da Avrupa Konseyi İletişim Direktörü Daniel Höltgen anlattı.Ukrayna’ya saldırdığı için Rusya’nın konsey üyeliğinden çıkarıldığını hatırlatan Höltgen, AİHM kararını uygulamadığı için Türkiye’nin konseyden çıkarılmasının henüz gündem olmadığını söyledi ancak bu durumun sonsuza dek böyle sürmeyeceğine de dikkat çekti:
“Konseyde; Türkiye’nin eninde sonunda AİHM kararını uygulayacağına dönük bir beklenti var. Kararın uygulamasının uzaması AİHM’e bir itibar sorunu getiriyor ama Rusya-Ukrayna savaşı, Ortadoğu’daki çatışma ortamı, anti-semitizm ve İslamofobiyle mücadele konseyin gündeminde daha çok öne çıkıyor. AİHM kararının uygulaması uzun sürebiliyor. Başka ülkeler de var, kararı uygulamasını geciktiren. Konseyin şimdiki önceliği Türkiye’ye yaptırım değil. Türkiye’den beklenen hem kendi hem de AİHM itibarının korunması, konseyin sağlam yapısının bozulmaması için adım atması. Türkiye, konseyin öncelikli gündemi değil ancak konseyin kurucu üyelerinden Türkiye’nin ev ödevlerini yapması konusundaki hassasiyetimizi dile getirmeyi sürdüreceğiz.”