Şüphesiz Erdoğan seçim ekonomisi uygulasaydı, örneğin ‘emekli maaşlarına beklentilere yakın bir zam yapsaydı muhtemelen birinci parti olarak çıkardı’ diye düşünüyorum.
Erdoğan için önemli olan bu seçim değildi. O yüzden önümüzdeki 2-3 yıl için bütçeyi daha da felç edecek bir seçim yatırımını yapmak istemedi. Ekonomide göreceli bir düzelme sağlayıp cumhurbaşkanlığı için seçim rüşveti dağıtmaya hazırlandığını görmek zor değil. Bu sebeple İstanbul ve Ankara’yı kaybetmeyi göze aldığını düşünüyorum ama ikinci parti olmak karizmayı çizen bir sürpriz oldu. Bunu beklediğini sanmam. CHP’nin bile bu kadarını beklemediği bir seçimde!
Muhalefet herhangi bir ittifakla girmediği için CHP’nin başarısı muhalif seçmenin ‘kazanacak aday’ üzerinde ittifak kurduğunu gösteriyor ki tarihinde alamadığı şehirleri aldı. Ama geleneksel olarak sağın kalesi olarak bilinen yerlerde bunun gerçekleşmiş olması gelecek için önemli bir işaret.
Van seçimlerinin iptal edilmesinden sonra neredeyse bütün muhalefetin haksızlığa karşı çıkması hükümete geri adım attırdı. Türkiye’de bir kez daha konjonktürün ne kadar önemli olduğunu gördük. Psikolojik üstünlüğün muhalefetin elinde olmasının bir sonucuydu geri iade. Çok eski sayılmayacak tarihlerde HDP’nin belediyelerine kayyımlar atanmış, sınır ötesi operasyonlar ve şehitlerin gelmesi sebebiyle kimse sesini çıkaramamıştı.
Van belediye başkanına yapılan haksızlık epey gündem oldu ama örneğin Diyarbakır belediye başkanları halen hapiste… Şırnak’ta taşıma askerlerle seçimi AKP kazandı.
Erdoğan, rakip olarak İmamoğlu’nun artık kesin kez ortaya çıkması ile birlikte oyun planını buna göre yapacak.
Daha önce hakkında başlayan ve iki yıl seçim yasağı getiren mahkeme kararı onaylanabilir. Tarih olarak seçimlere katılamayacağı şekilde bir “denk gelme” yapılabilir. Bunun muhalif cepheyi birleştireceği ve geri tepme olasılığı yüksek. İmamoğlu hakkında CHP binası alımı ya da uydurulan bir terör dosyası ile belediye başkanlığından azli ve daha uzun bir siyasi yasak getirme planı da aynı şekilde Erdoğan’ın aleyhinde sonuçlanabilir.
Havuz’un yeni stratejisi olacak?
Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ı birbirine kırdırma şimdiden havuzda işlenmeye başlayan başka bir taktik. Yavaş’ın daha fazla oy alacağı yönünde anketler yakın zamanda dolaşıma tekrar girebilir.
Erdoğan’ın daha önce dile getirdiği ancak Bahçeli’den dönen en çok oyu alanın Cumhurbaşkanı olması planı son seçimle rafa kalkmış olsa da malum şahsın seçim ile ilgili yeni düzenleme girişimlerinin pusuda beklediğini tahmin ediyorum.
Ama Erdoğan’dan en beklenen taktik daha önce defalarca başarılı sonuç vermiş olanı; kan dökmek. Peşi sıra gelecek çatışma, eylem, operasyon haberleri neticesinde ülkenin her yerinden verilecek şehitlerle ülkedeki ortam bir anda 7 Haziran-1 Kasım arasından beter olabilir. Buna MHP’nin destek vereceği aşikar.
Rejimin bunu sağlayacak gözü dönmüşlüğü, insan kaynağı ve ortakları var. Bugün Van’daki haksızlığa ses verenlerin o zaman ne yapacağını tahmin etmek zor değil.
CHP ile PKK’yı özdeşleştiren propaganda ve provokasyonlarla hem CHP’yi yalnızlaştırma hem de CHP’nin vermesi olası milliyetçi ve devletçi reflekslerle Kürt oylarını kaybetmesi gibi bir taşla iki kuş hedeflenebilir. CHP’nin Mayıs seçimlerinde Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu ile ilgili piyasaya sürdüğü montaj bir videoyu bile halka anlatamadığını düşünürsek şimdiden buna kafa yormaları gerekir.
YRP, Erdoğan’ın dikkatini çekmeyi başardı!
Erdoğan muhakkak Yeniden Refah Partisi’nin çıkışının sebeplerini inceletecektir. İsrail ile ticaretin devam etmesi, yanlış adaylar ve küskünlerin ne kadar etkili olduğu önemli ama son tahlilde alanlarını daraltmaya çalışacağı kesin. Onlara yönelik laik antipatisini kullanacağını tahmin ediyorum. En büyük endişesi Fatih Erbakan’ın bu kez cumhurbaşkanlığına aday olması olur ki her türlü yargı sopası da dahil belaltı çalışması şaşırtıcı olmaz. Erbakan’ların miras kavgasından Adnan Hoca’ya kadar bilimum yeni dosyaları duyabiliriz.
Elbette bütün bu planlar ekonominin gidişatı ile yakından ilgili. Son seçimi tekrar ‘hoşgeldin tencere seçimi’ olarak da görebiliriz. Sandığa gitmeyen ya da küskün AKP seçmenin, “Genel seçimin de kaybedilmesini ister mi?” sorusunun cevabını ekonomi verecek.
İkinci partinin genel başkanı ama aynı zamanda da Cumhurbaşkanı Erdoğan bence şimdi eskisinden daha tehlikeli. Yerel seçimde gidişi görmüş olması gözünü daha da karartacağı endişesi uyandırıyor. Seçimden sonra oluşan umut ve bahar havası yerini yakında yeni kasvetli gündemlere bırakacak.
CHP ve diğer muhaliflerin tekrar meclise dönüp, sıkıcı meclis konuşmaları, gereksiz basın toplantıları, sosyal medya paylaşımları ile yetinmeleri, olmayacak anayasa değişikliği ile oyalanmaları yapacakları en büyük hata olur.