Anayasa Mahkemesi, tutuklu Celaleddin Kolutek’in avukatıyla yaptığı görüşmenin izlenmesine yönelik yaptığı başvuruda ‘özel hayata saygı ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine’ karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, hayatını kaybeden tutuklunun eşi Fadime Kolutek ve diğer aile üyeleri tarafından yapılan başvuruda, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Hak ihlali kararının gerekçesi, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Edinilen bilgilere göre Celaleddin Kolutek, Hizmet Hareketi’ne yönelik başlatılan uyduruk soruşturmalar kapsamında 17 Temmuz 2016 yılında tutuklanarak ceza infaz kurumuna gönderilmişti. Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde alınan tedbirler kapsamında, ceza infaz kurumunda FETÖ/PDY suçlamasıyla tutuklu bulunanların avukatlarıyla yaptıkları görüşmelerin izlenmesi kararı alınmıştı. Bu karar çerçevesinde, Kolutek’in avukatıyla yaptığı görüşme, kurum görevlileri tarafından izlenmiş ve bu görüşmede sarf ettiği iddia edilen ifadeler nedeniyle hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştı.
Anayasa Mahkemesi, özel hayata saygı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvuruyu değerlendirdi. Özel hayata saygı ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini kararlaştıran Anayasa Mahkemesi, kararın gerekçesinde, konunun OHAL sürecinde meydana geldiğine ve bu dönemde alınan tedbirlerin toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğini sağlama amacı taşıdığına işaret etti.
Ancak, avukatla görüşmelerin izlenmesine ilişkin kararın Cumhuriyet savcısı tarafından değil, Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı tarafından alındığını ve genel nitelikte olduğunu, bireyselleştirilmiş bir gerekçe taşımadığını ifade eden Mahkeme, bu nedenle, müdahale konusu tedbirin durumun gerektirdiği ölçüde uygulanmadığını vurguladı.
Olaylar
Başvurucu Celaleddin Kolutek’in vefat etmesi üzerine eşi Fadime Kolutek kendisi ve velayeten çocukları adına başvuruya devam etmek istediğini bildirmiştir. Müteveffa başvurucu Celaleddin Kolutek hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu iddiasıyla soruşturma başlatılmış ve bu soruşturma kapsamında başvurucu tutuklanarak ceza infaz kurumuna nakledilmiştir.
Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı tarafından FETÖ/PDY üyeliği suçlamasıyla ceza infaz kurumunda bulunan tutukluların avukatları ile yapacakları görüşmelerin 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (667 sayılı OHAL KHK’sı) uyarınca izlenebileceği yönünde bir karar alınmıştır. Başvurucunun avukatıyla yapmış olduğu görüşme, söz konusu karar kapsamında ceza infaz kurumunda görevli personel tarafından izlenmiştir.
Bu görüşme esnasında başvurucu tarafından sarf edildiği iddia edilen ifadeler nedeniyle Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulunca disiplin soruşturması başlatılmıştır. Soruşturma neticesinde görevli memura yönelik hakaret ve tehdit eyleminde bulunduğu gerekçesiyle başvurucu hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun uyarınca beş gün süreyle hücreye koyma cezası verilmiştir. Karara karşı başvurucu, infaz hâkimliğine şikâyet dilekçesi sunmuş ve işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiş; infaz hâkimliği şikâyetin reddine karar vermiştir. Söz konusu karara karşı yapılan itiraz ağır ceza mahkemesince kesin olarak reddedilmiştir.
İddialar
Başvurucular, avukatı ile yaptığı görüşmenin görevliler tarafından izlenmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının; görüşme sonrasında tutulan tutanak doğrultusunda verilen disiplin cezasına karşı yapılan şikâyetin reddedilmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi
1. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
Somut olayda başvurucu hakkındaki tedbir tüm ülkede OHAL’in devam ettiği bir süreçte alınmıştır. Söz konusu tedbirin toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara emir ve talimat verilmesi veya yorumlarıyla gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalini engellenme, OHAL’in ortaya çıkardığı tehlikeleri bertaraf etme amacına yönelik olduğu görülmüş ve başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal edilip edilmediğine dair inceleme Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında yapılmıştır.
OHAL şartları dikkate aldığında objektif ve ikna edici nitelikte gerekçelerin bulunması durumunda ilgili kişilerin öngörülen meşru amaçlar doğrultusunda ilave tedbirlere maruz bırakılması makul kabul edilebilecektir. Başvuruya konu müdahalenin gerçekleştiği tarih itibarıyla yürürlükte olan 667 sayılı OHAL KHK’sı incelendiğinde mahpusun avukatla mahrem görüşme hakkının korunduğu ve avukatla müvekkil arasındaki görüşmenin gizli olmasının kural olarak kabul edildiği anlaşılmıştır. İlgili düzenlemeye göre belirli suçlardan mahpus olanlarla ilgili toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye düşürüldüğüne, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirildiğine, bu örgütlere emir ve talimat verildiğine veya yorumları ile gizli, açık ya da şifreli mesajlar iletildiğine ilişkin bilgi, bulgu veya belge elde edilmesi hâlinde Cumhuriyet savcısının kararıyla avukatla görüşmeye yönelik kısıtlamaya gidilebilecektir. Bununla birlikte söz konusu OHAL KHK’sında avukatla görüşme hakkına yönelik tedbirin kesin bir süre ile sınırlanmadığı ve tedbire dayanak oluşturan koşulların devam edip etmediğine dair belirli bir denetim mekanizmasının tesis edilmediği görülmüştür.
Öte yandan somut olayda avukatla görüşmelerin izlenmesine ilişkin kararın Cumhuriyet savcısı tarafından değil Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığınca alındığı, bu kararın genel nitelikte olduğu ve müteveffa Celaleddin Kolutek yönünden bireyselleştirilmiş bir gerekçe ihtiva etmediği de tespit edilmiştir. Sonuç olarak -OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde- müdahale konusu tedbirin durumun gerektirdiği ölçüde uygulanmadığı değerlendirilmiştir.Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
Somut olayda başvurucu hakkında tesis edilen disiplin cezası ceza infaz kurumu görevlilerince tutulan tutanağa ve bu kişilerin beyanına dayandırılmıştır. Başvurucunun avukatıyla yaptığı görüşmelerin izlenmesi ile ilgili olarak varılan sonuç gözetildiğinde bu izlemeye bağlı tutulan tutanağın ve görevli beyanlarının disiplin cezasına ilişkin yargılamada belirleyici delil niteliğinde kullanılmasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna varılmıştır.Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.