Çok partili koalisyon yıllarında, televizyon haberciliğinde şöyle bir haber kurgulama tekniği vardı, hâlâ yapılıyor mu bilmem: Partilerin grup toplantılarında konuşmalar alt alta konur, anlamlı cümleler seçilir, liderler karşılıklı konuşturulurdu. Seyreden vatandaş da 2 dakikalık haber kurgusuyla politik gündem hakkında fikir sahibi olurdu.
Nicedir, bu yöntem terk edildi. Çünkü son 22 yıl, baskın AKP iktidarı ile geçti. Şu son dönem politika yeniden hareketlendiyse bunda AKP’nin eski gücünde olmayışının, halkın sesini yükseltmesinin, muhalefetin buna kayıtsız kalamayışının tesiri var.
Ülkenin önümüzdeki 4 yılı bu düzende sürdüremeyeceği, iktidar dahil tüm çevreler tarafından fark edilmiş durumda. Liderlerin kürsü polemiği de geri döndü.
Misal, CHP lideri Özgür Özel’in, “Bizim 22 yıllık enkazı kaldırmak için sorumluluğumuz olmayan yükün altına girmek gibi bir niyetimiz yok.” sözüne Erdoğan, AKP kürsüsünden şöyle cevap verdi: “Birilerinin ortaklık arayışı, 22 yıllık başarı ve rekorlarla dolu reform destanından pay kapmaksa, kusura bakmasınlar ama kimseyi başarı hikayemize ortak etmeyiz.” (26 Haziran 2024)
***
2021 yılında Erdoğan’ı Saray’da ziyaret eden SP lideri Temel Karamollaoğlu, görüşmeden sonra şaşkınlığını gizleyememişti: “Her şeyin dört dörtlük olduğu kanaatinde. Hiç problem görmüyor kendisi. Dedim ki, ‘Size gelen bilgilerde en azından yanlışlıklar, farklılıklar olabilir’. O aynı kanaatte değil.”
Erdoğan aynı noktada duruyor. Değişmedi. Şu son “normalleşme” turlarını da kendine yonttu: “Yumuşaması, normalleşmesi gereken muhalefettir. Bizim normalleşme çabamız, aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır.” (26 Haziran 2024)
***
Nisan, Mayıs, Haziran. Son yerel seçimden bu tarafa yaklaşık 3 ay geçti ve normalleştik, yani normale döndük. Erdoğan’ın seçim hezimetini unutturmak için zamana ihtiyacı vardı, bunu elde etti ve 3 ayın sonunda noktayı koydu: “Bana biat eden, teslim olan normalleşir!”
CHP’nin bu süreçte tek kazanımı, Saray’a “terör işbirlikçisi-CHPKK” söylemini terk ettirmek oldu. Müzakere başlayınca önceki laflar rafa kalktı. Bu tabi raftan tekrar indirilmeyeceği manasına gelmiyor.
Gittiği her yerde büyük ilgi gören, son Almanya gezisinde başta Alman Dışişleri bakanı olmak üzere bakanlar, eyalet başbakanları tarafından ağırlanan Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ın hazzetmediği tek isim. Rüzgar yön değiştirirse hakkında siyaset yasağı sürecini işletecek dosya hızla işleme konabilir, bu risk hep var.
***
Son üç ayda şu oldu: AKP’den yaka silken seçmen, CHP’ye şans verebileceğini gösterdi. CHP Genel Merkezi böylesi bir teveccühü beklemiyordu. Onun için de beklentiyi karşılayamadı, altında kaldı. Erken seçim istemekten özellikle kaçındı. Fakat görmezden gelerek bunu unutturamayacağını da gördü. Üstelik, hemen her hafta birkaç yanlışa imza attı. Özgür Özel’in “ekose desenli ceketi” bunların yanında magazin kalır.
CHP, iktidarla mevcut flörtün yaramadığını bilakis tabanı kızdırdığını, partiyi aşağı çektiğini gördü. İktidar da, söz dinleme veya uzlaşma niyeti olmadığını gösterdi.
Kemal Kılıçdaroğlu çok değil iki yıl önce, Milli Eğitim Bakanlığı, Et Balık Kurumu ve TÜİK’in kapısına gitmiş, içeri alınmamış, geri dönmüştü. İki yıl sonra Erdoğan, Hazine Maliye Bakanı’nı talimatladı ve Mehmet Şimşek, CHP’nin gölge bakanı Yalçın Karatepe’yi bakanlığın kapısında karşıladı, 4 saat de brifing verdi. Tabi iki taraf da bunun zorlama bir müsamere olduğunun farkındaydı.
***
Ekonomide büyük buhran kapıda. Asgari ücret ve emekli maaşlarında arzu edilen iyileştirme yapılsa dahi durdurulamayacak bir düşüş var. Mehmet Şimşek, adı konulmamış ‘IMF Türkiye Masası Şefi’ olarak acı reçeteyi yazmaya başladı. Ekonomiyle birlikte iktidar da çöküyor. Bunu CHP de görüyor. Aşamadığı iki büyük korkusu var: İktidar olmayı bilmiyor, buna arzulu değil, kadroları yok. İkincisi, mevcut ekonomik ve sosyal çöküşün altında kalmak istemiyor.
Kor haline gelmiş iktidar maşasını tutmak, ateşten gömleği giymek istemiyor. Ankara’da partilerin karar alma mercilerindeki hemen herkes için, pozisyonlarını korumak, politik kariyerlerini muhafaza etmek birinci öncelik. Sorun da bu esasen.