Belediye seçiminde aday olan Suzan Saka: Avustralya kadınlar, çocuklar ve hayvanlar için güvenli bir ülke

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Avustralya’ya 17 yıl önce göçmen olarak giden eski Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Suzan Saka, İşçi Partisi’nden belediye meclis üyesi adayı oldu. Saka, “Dil, din, inanç, kültür, cinsiyet fark etmeden herkesin hakkını savunacağım” dedi.

denemeler-2024-08-17t124248-464.jpg

Eski Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Suzan Saka, Avustralya İşçi Partisi’nden (Labor) Merri-bek Belediye Meclis Üyesi adayı oldu. 11 adaydan biri olan Saka, Pentridge Ward bölgesinin adayı olarak yarışacak. Ekim ayının ikinci haftasında başlayacak ve iki hafta sürecek seçimin 25 Ekim’de tamamlanacak. Seçim sonuçları ise kasım ayının ikinci haftası açıklanacak.

‘AVUSTRALYA KADINLAR, ÇOCUKLAR VE HAYVANLAR İÇİN GÜVENLİ BİR ÜLKE’

2007 yılında Avustralya’ya göç ettiğini anlatan Suzan Saka, “İstanbul doğumluyum ve ailemle birlikte İstanbul’da yaşıyordum. Trakya Üniversitesi Kimya Bölümü mezunuyum. 2007 yılında ailemle birlikte mesleki göçmen olarak 17 yıl önce Avustralya’ya göç ettim. Kimya bölümü Avustralya’da istenen meslekler arasındaydı. Daha önce 2000 yılında İngilizce öğrenmek için Avustralya’ya gelmiştim ve o zaman buradaki yaşam koşullarını, standartlarını öğrenmiştim. Türkiye’ye döndüğümde Avustralya’nın özellikle kadınlar, çocuklar ve hayvanlar için daha güvenli bir ülke olduğunu biliyordum” diye konuştu.

‘İŞÇİ PARTİSİ’NİN BİRÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRECEĞİNE İNANIYORUM’

Avustralya’ya taşındığından beri İşçi Partisi üyesi olduğunu ve parti çalışmalarına katıldığını belirten Saka, “İşçi Partisi’nin birçok şeyi değiştireceğine inanıyorum. Son dönemde Merri-bek belediyesinde İşçi Partisi encümen üyesi sayısı az olduğu için aday oldum” dedi.

‘BENİM GİBİ GÖÇMENLERİN ÖNÜNÜ AÇABİLECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM’

Göçmenlerin de siyasette yer alması gerektiğini söyleyen Saka, “Göçmenler olarak dil, sistemi öğrenme, anlama, hukuk gibi birçok konuda kendimize güvenmiyoruz. Benim gibi göçmenlerin, Avustralya’ya sonradan yerleşen insanların siyaset, sanat, edebiyat gibi konularda önünü açabileceğimi düşünüyorum. Bizler göçmeniz, bu ülkeye sonradan geldik ama hiçbir eksiğimiz yok. Ülkemizden bilgilerimizi, becerilerimizi, yeteneğimizi buraya getiriyoruz. Dilimiz aksanlı olabilir ama bizim de bir sürü becerimiz, yeteneğimiz var. Göçmenler olarak herkesin bir başarı hikayesi var. Neden bunu politikada göstermeyelim diye düşündüm, dolayısıyla da aday oldum” diye konuştu.

‘HERKESİN HAKKINI SAVUNACAĞIM’

Dil, din, inanç, kültür, cinsiyet fark etmeden herkesin hakkını savunacağını belirten Saka, Politika ile uğraştığınız zaman kurumlarımızı bu işe alet etmemeye inandığım için Alevi Bektaşi Federasyonu görevimden istifa ettim. Şimdi hem Türkiyeli toplumun hem de Avusturya’daki bütün göçmen toplumunun, Aborjin halkları dahil olmak üzere; istisnasız, dil, din, inanç, kültür fark etmeden, cinsiyet, tercih fark etmeden herkesin hakkını yerelde, belediyede savunacağım. Göçmen kadınlara, göçmen erkeklere umut olacağım, rol model olacağım ve haklarımızın aranması, savunulması konusunda mücadele edeceğim. Biz göçmenlerin de siyasette başarılı olduklarını göstereceğim. İşçi Partisi olarak yerelde, belediyecilikte sorunlara çözüm bulacağımıza inanıyorum” dedi.

denemeler-2024-08-17t124318-570.jpg

‘AVUSTRALYA BİR GÖÇMEN ÜLKESİ’

Avustralya’nın bir göçmen ülkesi olduğunu dile getiren Saka, “Burada yaş sınırı olmaksızın çok rahatlıkla okuyup, çalışabilirsiniz. Fırsat eşitliği olan özellikle Melbourne gibi şehirlerde Avrupa ülkelerine göre göçmenlere karşı ırkçılık çok daha az düzeyde. Avustralyalıların daha yoğun olduğu kırsal alanlarda ırkçılıkla karşılaşabilirsiniz ama fiziksel saldırı, şiddet, öldürme hiçbir zaman olmadı. Burası gerçekten bir göçmen ülkesi. Bu toprakların kadim sahipleri de Aborjin ve yerli halkları. Dolayısıyla İngilizler, İrlandalılar burayı keşfettikten sonra yerli halka yönelik katliam yapmışlar, asimilasyon yapmışlar. Aborjin halkı o yaşananların travmalarını yaşıyorlar ve haklarını arıyorlar” diye konuştu.

‘DEĞİŞİM ÖRGÜTLÜ OLMAKTAN GEÇER’

Değişim için örgütlü olmanın şart olduğunu söyleyen Saka, “Avustralya’ya geldiğimden beri anaokulunda öğretmenlik yaptım. Türkçe öğretmenliği yaptım, cemevinin üyesi oldum ve cemevinin sanat, kültürel çalışmalarında yer aldım. İlk geldiğim yıllarda İşçi Parti’sinin üyesi oldum. Ben örgütlü olarak bir şeylerin değişeceğine inanıyorum ve istediğiniz değişimi yapabilmek için bir yerlerde olmanız, örgütlü olmanız gerekiyor” dedi.

‘İŞÇİ PARTİSİ’NİN TEKLİFİYLE ADAY OLDUM’

17 yıl boyunca Alevi toplumu,Türkiyeli ve göçmenler için çalışmalar yürüttüğünü anlatan Saka,” Son beş yıldır Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanlığı görevini yürüttüm. Covid döneminde bizler gibi iki üç dili konuşabilen bireyler olarak aşılama çalışmaları konusunda gönüllü olarak görev aldım. Başta Türkiyeli toplum olmak üzere Arapça, İtalyanca, Yunanca konuşan toplum, Afrika’daki ülkeler olmak üzere, kırılgan dediğimiz topluluklar; yaşlılar, kadınlar, tek başına yaşayanlar, LGBTİ+ gruplarıyla çalıştım. Bu süreçte bilgim, tecrübem gelişti. Bilgimi onlara aktarırken onlardan da çok şey öğrendim ve karşılıklı bir etkileşimi oldu. Geçtiğimiz yıl İşçi Partisi bir toplum lideri olarak Merri-bek belediyesi meclis üyesi adayı olmamı istedi ve bu teklifi seve seve kabul ettim” diye konuştu.

‘GÖÇMENLERİ VE KADINLARI TEMSİL ETMEK İSTİYORUM’

Göçmen toplumlarla ilgili sosyal görevli olarak çalışan Saka, “Buraya göçmen olarak gelmiş toplumları çok iyi tanıdığımı söyleyebilirim. İstismar, aile içi şiddet ve travmalar konusunda göçmen toplumlara ve diğer toplum kesimleriyle eğitmen olarak görev yapmaktayım. Göçmenlere ve toplumun tüm kesimlerine yönelik sahip olduğum bilgi ve becerimi yerel belediyelerde kullanmak ve bu toplumları temsil etmek, haklarının savunulması noktasında sorumluluk almak istiyorum. Özellikle göçmenler ve kadınları temsil etmek istiyorum” dedi.

‘TÜRKİYE’DE GÖÇMENLERE KARŞI IRKÇILIK YÜKSELİYOR’

Saka, Türkiye’deki göçmenlerin durumuyla ilgili ise şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kendi ülkemde bir göçmen olsaydım sanırım böyle bir hakkım olmazdı çünkü orada yükselen bir ırkçılık var ve insanların can güvenliği dahi yok. Sosyal devletin yapması gereken kendi ülkesinde vatandaşı olan veya yaşama hakkı olan herkesin eşit haklara sahip olması ve onların can güvenliğini sağlaması, eğitimine katkıda bulunması, siyasete girebilmesini sağlamasıdır. Ancak Türkiye’de böyle bir şeyin yaşanması şu an olanaklı gibi görünmüyor. Binlerce yıldır Türkiye’de yaşayan Kürt halkının bile kazanmış olduğu belediyelere kayyımlar atanıyor. Alevi, göçmen, emekçi ve eğitmen bir kadın olarak ülkemde tüm halkların barış içinde, kendi iradeleriyle yaşayabilecekleri günler diliyorum.” Artı gerçek

BENZER HABERLER

Welcome Back!

Login to your account below

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Add New Playlist