SEVİNÇ ÖZARSLAN
Tüm dünyanın konuştuğu milli sporcu Yusuf Dikeç hakkında merak edilen iki konu var.
İlki; Instagram’ı aktif olarak kullanan Dikeç’in sosyal medya platformu X’te bir hesabının olup olmadığıydı. Günlerdir hakkında birçok sahte hesap açıldı. Hangisi gerçek, hangisi sahte sürekli bir tartışma…
Neyse ki bu konu dün akşam çözüldü. X, kendi resmi hesabından Dikeç’in mavi tıklı hesabını duyurarak hoşgeldin paylaşımı yaptı.
İkinci merak edilen konu ise; 33. Paris Yaz Olimpiyatları’dan atıcılık dalında Türkiye’ye ilk defa madalya kazandıran Yusuf Dikeç’in KHK’lı olup olmadığıydı.
Gümüş madalya aldıktan sonra bir televizyona röportaj veren Dikeç, “Geçen sene 4 kotanın verildiği Dünya Şampiyonasına giderken yarışmaya yaklaşık üç gün kala elimden silah alınmıştı. Ama bugün burada azmettim çalıştım. Ve bugün burada silahımı elimden alanlara ve bunlara sessiz kalan insanlar haricinde bu madalyayı da 85 milyon insana armağan ediyorum” açıklaması haliyle herkesin ilgisini çekti.
Tam olarak ne demek istedi? Geçen yıl silahını kim elinden aldı? İhraç mı edildi? Hakkında ‘terörist’ soruşturması mı açıldı, yoksa başka bir şey mi vardı? Başına tam olarak ne geldiğini ilk başta açıklamadı.
Daha sonra ise, KHK’lı olup olmadığının tartışılması bile bazılarını çok rahatsız ettiği için Yusuf Dikeç bir açıklama yapmak zorunda kaldı ve dedi ki:
“O dönem ben görevdeydim, emekli olmak zorunda kaldım. Yapılan hasedi (kıskançlık) duygulardan dolayı. Tabi insanlar konuşmaya gelince vatanseverlikten bahsediyor ama ben olimpiyata gideceğim, dünya şampiyonasına gideceğim ve 4 kota veriliyor. Ve 3 gün önce benim silahım elimden alınıyor. Tabi bunlar bizi üzüyor. Bunlar yaşantımızın arkasında kalan zorluklardır. Her şeye rağmen bizi seven 85 milyonun duasıyla sonuçta bu madalyayı ülkemize getirdik.”
Yani Dikeç, geçen sene müdür olarak görev yaptığı Mersin Atıcılık Tesisleri’nden Ankara’ya Jandarma Genel Komutanlığı’na atanınca silahına el konulmuş. Yetkililer, o dönem bu olayın prosedür icabı gerçekleştiğini ve daha sonra tatlıya bağlandığını ifade etse de Dikeç, söz konusu olayın kıskançlıktan dolayı gerçekleştiğini söylüyor.
Bana göre bu açıklamaları da yine çok muallak. Neden derseniz; aslen Kahramanmaraş Göksun doğumlu olan 51 yaşındaki Yusuf Dikeç’in birinci derece akrabalarından aldığım bilgiye göre evet kendisi KHK ile ihraç edilmiş bir asker değil. Ancak akrabaları ne olduğunu sır gibi saklıyorlar. Mesele, mesleki kıskançlık meselesi olsaydı sanırım kimse saklamazdı, hatta gururla anlatırlardı.
8 yıldır KHK hukuksuzluklarıyla ilgili haberler yapan bir muhabir olarak tahminime göre, halen Jandarma Genel Komutanlığı’nda Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş olarak görevini sürdüren Yusuf Dikeç, kurum içinde bir soruşturma geçirdi, bir süre görevinden uzaklaştırıldı, sonra da tekrar döndü. ‘Silahımı elimden aldılar’ demek, görevden uzaklaştırmak demek. Tabi bu bir tahmin ve ihtimal.
Öte yandan “KHK’lı olsa olimpiyatlara katılması mümkün değildi” yorumlarına da hak vermek lazım ancak dediğim gibi, görevine döndü ise katılmasına da izin verilmiş olabilir. Zaten ihraç durumu yok, sadece açığa alınma ve geri dönme durumundan bahsediyorum.
Hatırlarsanız birkaç ay önce, 42 yaşındaki Yarbay Gökhan Ünyeli, arkasında iki sayfalık bir mektup bırakarak intihar etmişti. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’na (EDOK) bağlı Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’ndaki (MEBS) görev yapan Ünyeli soruşturma geçirmiş, açığa alınmış, görevine dönmüş, 26 Mart 2024’te tekrar açığa alınınca bu kez ‘terörist’ diye damgalanmayı onuruna yediremediği için yaşamına son vermişti.
Şu an tüm devlet kurumlarında, özellikle de TSK’da gözünün üzerinde niye kaş var denilerek, saçma sapan şüphelerle insanlar açığa alınıyor. Danıştay’da dosyaları bekletilen birçok asker olduğunu biliyorum.
KHK’lı ya da değil, Yusuf Dikeç açısından bunların şu an hiçbir önemi yok. Olağanüstü başarısına odaklanılması ve bunun konuşulması daha kıymetli. ‘Pijama takımı’yla çizilen karizmayı kurtarması cabası…