Cenevre’deki Birleşmiş Milletler merkezinde çok önemli bir toplantı serisi vardı. 47 ülkenin üye olduğu, BM’nin en güçlü organlarından olan İnsan Hakları Konseyi’nde Türkiye’nin insan hakları karnesi masaya yatırıldı.
Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri resmi olarak da kayıtlara girdi. CrossBorder Jurists’in sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “
“Derneğimiz ile birlikte 60 sivil toplum örgütü, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi tarafından Türkiye hakkında hazırlanacak Sonuç Gözlem Raporu’nun hazırlanmasına kaynaklık etmesi için 70’den fazla gölge raporu hazırlayıp sundu. Bu bilgiler çerçevesinde BM İnsan Hakları Komitesi, Türkiye’de yaşanan sistematik hak ihlallerine raporunda ayrıntılı şekilde yer verdi.” denildi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nde geçtiğimiz günlerde yapılan önemli toplantıdan kritik sonuçlar çıktı. 14 Ekim ile 8 Kasım arasında yapılan oturumlarda üye ülkelerin insan hakları durumları ele alındı. Türkiye oturumu ise 23-24 Ekim tarihinde yapıldı.
Gazeteci Adem Yavuz Arslan’ın köşesine taşıdığı bilgilere göre; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi çok önemli bir organ. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin BM nezdindeki muadili sayılıyor. Kararları referans olarak alınıyor. Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerinin, hukuksuzlukların götürülebileceği iki mecradan birisi. Ya AİHM ya da BM İnsan Hakları Konseyi.
Aynı anda iki yere birden başvuramıyorsunuz ama bu durum İnsan Hakları Konseyi’nin pozisyonunu hafifletmiyor. Aksine referans olma özelliğini pekiştiriyor. Komisyon üye ülkelerin insan hakları performansını periyodik olarak değerlendiriyor.
Oturumlarda Birleşmiş Milletler raportörleri Türkiye’ye ile ilgi STK raporlarını, bireysel başvuruları ve uluslararası raporları ele alıp Türk heyetini sorguladı. Aralarında Adalet ve İçişleri Bakanlığı yetkililerinin de olduğu 20 kişilik Türk heyeti BM raportörleri karşısında hayli sıkıntılı anlar yaşadı.
Söz konusu oturumu kritik yapan gelişmelerden birisi de şu; BM Raportörleri Türk STK’ların raporlarını 3 gün boyunca inceleyip verileri teyit ettikten sonra BM Web sayfasına koydu. Yani bugün BM internet sayfasında Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri tüm detaylarıyla görülebiliyor.
Bu noktada şunu da hatırlatayım; insan hakları ihlallerini takip edip raporlaştırmanın, bu konuda çalışan insan hakları örgütlerinin önemi bir kez daha görülmüş oldu.
Peki BM Web sitesine giren işkenceciler arasında kimler var?
15 Temmuz kumpasının aktörlerinden dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı resmen işkence zanlısı olarak BM İnsan Hakları Konseyi tarafından raporlara kondu. 15 Temmuz’da masum insanların infaz emrini veren, çok sayıda kişiye işkence yapan, yaptıran Zekai Aksakallı için kabus gibi bir gelişme. 15 Temmuz işkencecilerinden Ali Türkşen de işkence zanlısı olarak kayıtlara girdi.
CNN Türk ekranlarına çıkıp yaptığı işkenceleri övünerek anlatan, “Gerekirse uzay mahkemesine verin!” diyen Albay Ali Türkşen de artık işkence zanlısı. Barış Dedebağı, Elif Sümercan ve Tahir Darbazoğlu da yaptıkları işkenceler nedeniyle artık listede.
Adem Yavuz Arslan’ın anlatımına göre, BM Raportörleri Türkiye’deki insan hakları ihlallerini ayrıntılı olarak gündeme getirince Türk heyeti kısa yoldan işkencecileri sattı; “Türkiye yasalarında işkence yok, işkence iddiası varsa bireyseldir ve onlar da yargı önünde hesap verir.” deyip çıktı.
Yani işkencecileri kendi başlarına bıraktılar.
Bu arada; Türk heyeti, “Sistematik işkence yok, varsa bireyseldir. Onun da hesabını yargı soruyor.” dese de BM heyeti işkencenin sistematik olduğunu belgeleriyle ortaya koydu.
BM İnsan Hakları Konseyi’nin Türkiye’yi ele alan 142. oturumunda kritik bir gelişme daha yaşandı. Bugünün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın MİT müsteşarlığı döneminde işkence üssüne dönüştürülen ‘MİT Çiftlik Üssü’ de ayrıntılı olarak BM raporlarına girdi. Hatta işkence yapılan mekanların krokisi BM Web sitesinde görülebilir. Hakan Fidan, İbrahim Kalın ve Kemal Eskintan için pek hayra alamet değil bu gelişme.
Adem Yavuz Arslan yazısında şu ifadelere de verdi:
“Bu tip kritik gelişmeleri haberleştirince ‘bir şey olmaz’ diyen bir ekip var. Onlara kulak asmayın. Çünkü hukuken bu gelişmelerin ne anlama geldiğini bilenler durumun farkında. Mesela BM İnsan Hakları Konseyi’nin bu adımı sanık askerler için bir referans niteliğinde.
AİHM savunmalarında önemli bir dayanak olacak. Çünkü AİHM işkence ile yürütülen bir soruşturma varsa dosya esasına girmeden ihlal veriyor. Dolayısıyla bırakın öğretmeni, kermese börek açan ev kadınını, sanık askerler bile AİHM’den ihlal alacak.
Toplantıya dair son bir not; BM toplantısında olan kaynakların aktardığına göre BM işkencecilerle ilgili Türk heyetini fena halde sıkıştırdı. Kamera görüntüleri ile sabit işkenceleri gündeme getirip “Bu kişilerle ilgili ne yaptınız?” diye ısrarlı sorular sordu. Türk heyeti zanlıları koruyan bir tavır içine girmezken BM heyeti de, “Sorularımıza net cevaplar alamadık, bunları yazılı olarak da soracağız!” dedi.
Görünen o ki Erdoğan rejimi tetikçilerini feda etmeye hazır ve ellerini yıkayıp çıkacak. Fatura Saray’a güvenip işkence yapan, kötü muamelede bulunan ve hukuksuzluklara imza atanlara çıkacak.
Rejim adına suç işleyenlerin dikkatine sunmuş olayım.”