15 Temmuz Kurgu Darbesi nedeniyle, bir sabah namazı vaktinde gözaltına alınarak, tutuklanan ve 11 ay 20 gün hapis yatan Cezaevi’nin Selahattin Dedesi; “Medres-i Yusufiye’de 11 ay 20 gün kaldım. Kaldığım arkadaşların hepsi pırıl pırıl insanlardı. Yani Doktor var, Emniyet amiri var, Komiser var, Hoca var. Medres-i Yusufiye hakiki manada Yusufiye imiş meğer. Bunları Allah bize yaşattı. Ama tüm bunları bize yapanlar ise; işleri Allah’la. Bizimle bir işi yok.” dedi.
15 Temmuz Kurgu Darbesiyle büyük haksızlıklara uğrayan mağdurların yaşadıkları hukuksuzlukları dile getirmeye devam eden #KHKTelevizyonu bugünkü yayınında, 80 yaşında gözaltına alınarak cezaevine atılan Selahattin Bozkurt’un hikayesini ekrana taşıdı. İlerleyen yaşına rağmen baba mesleği olan demirci ustalığını sürdüren Bozkurt, bir gün sabah namazından sonra gözaltına alındığını söyledi.
MEDRESE-İ YUSUFİ’YE MEĞER HAKİKA MANADA YUSUFİYE İMİŞ!
Nezarethanedeki tüm olumsuz şartlara, karanlık ve hijyenik olmayan ortamlara rağmen, kendini en çok üzen noktanın ise; namaz vakitlerini takip edebilecek bir saatin olmayışı olduğun belirten Cezaevi’nin Selahattin Dedesi; “Medres-i Yusufiye’de 11 ay 20 gün kaldım. Kaldığım arkadaşların hepsi pırıl pırıl insanlardı. Yani doktor var, Emniyet amiri var, Komiser var, hoca var. Medres-i Yusufiye hakiki manada Yusufiye imiş meğer. Bunları Allah bize yaşattı. Ama tüm bunları bize yapanlar ise; işleri Allah’la. Bizimle bir işi yok.” dedi.
HİÇ BİRİ EVLADINA HACCAC İSMİNİ VERİYOR MU?
Bu süreçte büyük zulümlerin yaşandığına dikkat çeken Selahattin Bozkurt, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben bir şey istemiyorum. Bir sene yattım diye hak alırsın şöyle böyle. Ben hiçbir şey istemiyorum. Fakat bu zulümler nasıl ödenecek? Bunu bilmiyorum. Bu o zulüm yapanların işi. Ama benim kanaatim şöyle; Haccac’ın ismini, hiç biri kendi çocuğuna veriyor mu? Hiçbir Türk, Arap çocuğuna bu ismi takıyor mu? Zalim çünkü. Zaten kendi ölümü de malum. O bakımdan bu zulümleri yapanların işi ve hesabı zor” dedi.
BU ZULÜMLERDEN SONRA İSTİKBAL AYDINLIK OLACAK İNŞALLAH:
Dua listesinde olanların hala hapishanelerde olduğunun altını çizen Bozkurt, en büyük cezayı alanların en güzel insanlar olduğunu hatırlatarak; “Onların yanında ben kendi adıma bir şey demeye utanırım. Ama inşallah tüm bunlardan sonra istikbal aydınlık olacak. Karanlığın sonu aydınlıktır, biz yetişir miyiz bilemem..…Ama biz de orada mutlu oluruz” dedi. ZAMAN Avustralya
15 Temmuz Kurgu Darbesiyle büyük haksızlıklara uğrayan mağdurların yaşadıkları hukuksuzlukları dile getirmeye devam eden #KHKTelevizyonu bugünkü yayınında, 80 yaşında gözaltına alınarak cezaevine atılan #SelahattinBozkurt’un hikayesini ekrana taşıdı.
İlerleyen yaşına rağmen baba mesleği olan demircilik ustalığını sürdüren Bozkurt, bir gün sabah namazından sonra gözaltına alındığını söyledi.
MEDRESE-İ YUSUFİ’YE MEĞER HAKİKA MANADA YUSUFİYE İMİŞ!
Nezarethanedeki tüm olumsuz şartlara, karanlık ve hijyenik olmayan ortamlara rağmen, kendisini en çok üzen noktanın ise; namaz vakitlerini takip edebilecek bir duvar saatinin olmayışı olduğunun altını çizen Cezaevi’nin Selahattin Dedesi; “Medres-i Yusufiye’de 11 ay 20 gün kaldım. Kaldığım arkadaşların hepsi pırıl pırıl insanlardı. Yani doktor var, Emniyet amiri var, Komiser var, hoca var. Medres-i Yusufiye hakiki manada Yusufiye imiş meğer. Tüm bunları Allah bize yaşttı. Ama tüm bunları bize yapanlar ise; işleri Allah’la bizimle bir işi yok. Onun için karanlığın sonu aydınlıktır, biz yetişir miyiz bilemem..…Ama biz de orada mutlu oluruz” dedi