15 Temmuz’un hemen akabinde açığa alınanlardan KHK’lı Komiser Celal Kılınçoğlu, ihraç ve tutuklama listelerinin 15 Temmuz’dan aylar öncesinden hazırlandığı ve o gün uygulamaya konulduğuna dikkat çekti.
Celal Kılınçoğlu 22 yıl polis teşkilatında çalışmış, hayatını kendi ifadesiyle vatandaşın güvenliğine adamış idealist bir komiser. Kılınçoğlu binlerce meslektaşı gibi bu çabasının ‘ödülü’ olarak 15 Temmuz’dan sonra KHK ile ihraç edildi. Gözaltına alındı tutuklandı. “Nedenini hala bilmiyorum” dediği tuhaf gerekçelerle 5 yıl hapis yattı.
KHK’lı Komiser Celal Kılınçoğlu, yaşadığı zulmün ailesine uzanmasının ardından “Hukukun, insan onurunun ve adaletin olmadığı yer vatanınız değilmiş’’ diyerek ülkeyi terk etme kararı alır. Komiser Kılınçoğlu, mesleğinden ihraç ve hapishane süreci ile Hollanda’da yeniden başladığı hayatını ile kamp sürecini TR724’ten Basri Doğan’a anlattı.
18 AYDIR İLTİCA KAMPINDA
“22 Nisan 1975 Hatay Yayladağı doğumluyum. İlk ve ortaokulu Hatay Antakya’da okudum. Liseyi Sakarya Adapazarı’nda Atatürk lisesinde okudum. Mezun olduktan sora üniversite için hazırlıklara başladım. Ancak üniversite nasip olmadı. Kendim emniyet teşkilatına girdim daha sonra mesleğimi icra ederken İşletme Fakültesini bitirdim. Tam 22 yıl emniyet teşkilatında hizmet ettim. 3 çocuk babasıyım. Şu an ailem ve çocuklarımla beraber 18 aydır Hollanda’da bir iltica kampında bulunuyorum.”
“15 TEMMUZ GÜNÜ KIZIMIN DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLUYORDUK”
“15 Temmuz süreci hiç beklemediğimiz, aklımıza dahi gelmeyen ve ülkemizi insanlarını da bugünkü duruma getiren maalesef acı bir plan. 15 Temmuz günü ben ve ailem 3. çocuğum olan kızımın doğum gününü kutluyordum ve pastanede idim. 15 Temmuz doğumlu hiçbir şeyden habersiz bir şekilde Adıyaman’ın Kahta ilçesinde pastanede hep birlikte ailemle kızımın doğum gününü kutladık. Ve akşam 21.00-21.30 gibi evimize geldik. Televizyonu açtığımızda maalesef tankların Boğaziçi Köprüsü’nde olduğu haberlerini izlerken gelen telefon üzerine önce emniyet binasına oradan da kaymakamlık binasına intikal ettim. Bu arada Kahta Jandarma Komutanı olan üsteğmen arkadaşa neler oluyor diye sorduğumda kendisinin de bir şeyden haberi olmadığını söyledi. Ben aynı soruyu Jandarma İstihbarat Astsubayı olan arkadaşa sordum aynı şekilde ‘haberimiz yok’ cevabını verdi. Kaymakamlıkta kriz toplantısı başlamıştı saat 24.00’ü biraz geçiyordu ki sela okunmaya başladı.
EMNİYET MÜDÜRÜ ‘ELİME LİSTE GELDİ’ DEDİ
“Bunun üzerine kaymakam korumasını çağırarak selanın durdurulmasını istedim. Tam o sırada kaymakam haberinin olduğunu ve devam etmesini istedi. Adıyaman ve Kahta ilçesinde herhangi bir askeri hareketlilik olmamıştı. 16 Temmuz Cumartesi meydanda siyasiler miting dahi yaptılar. Devamlı olarak telsizlerden il dışından kamyonlarla asker sevkiyatının olacağı anons edildi. İlçenin giriş ve çıkışlarını kapatmıştık. 3 gün boyunca uygulama devam etti. Zaten 15 Temmuz gecesi ilerleyen saatlerde bunun bir darbe olmadığı çok açık bir şekilde ortaya çıkmıştı. 18 Temmuz sabahı benimle 16 emniyet mensubu emniyete çağırılarak açığa alındık. Neden açığa alındığımızı sorduğumuzda ilçe emniyet müdürü kendisine bir liste geldiğini ve o listede adı geçenlerin açığa alınmaları gerektiğinin yazdığını, onun haricinde herhangi bir gerekçenin olmadığını söyledi.’’
20 TEMMUZ GÜNÜ TUTUKLANMA TALEBİ İLE SULH HAKİMLİĞİNE SEVK EDİLDİM“19 Temmuz’da tekrar hakkımda şikâyet olduğunu ifademi vermek üzere emniyete çağrıldım. O gün gözaltına alındım. 20 Temmuz sabahı sulh ceza hakimliği tarafından tutuklanmam istendi. Cumhuriyet savcılığı ailem ile görüşme yasağı koyarak ailemle dahi vedalaşmam engellendi. Sulh Ceza Hâkimi bana bu askeri kalkışmayı F… yaptı dediğinde böyle bir örgütün varlığından dahi haberimin olmadığını hatta yargılamada yanımda görevli Terörle Mücadele şube müdürlüğünde görevli polis memurlarının da böyle bir örgütün olup olmadığını sorabileceğini söylemem üzerine Hâkime hanım memurlara sorduğunda memurlar da biz de ‘bilmiyoruz’ cevabını verdik. Ancak karar çoktan verilmişti.’’
“2 KİŞİNİN KALABİLECEĞİ YERDE 10 KİŞİ KALDIK”
“22 yıl emniyet mensubu olarak çalıştım ancak cezaevi nasıl bir yer hiç bilmiyordum. 20 Temmuz saat 22.00 civarı cezaevine teslim ettiler. Tabii bizler için yerler hazırlanmış gardiyanlar haberdar edilmiş. Ve cezaevi günleri başladı. İlk önce koğuşta 2 kişi idik. Yaklaşık 4 hafta sonra toplu tutuklamalar başladı ve koğuş mevcudu önce 7 sonra 8, 9 ve 10 oldu. 2 kişinin kalabileceği yerde biz 10 kişi idik. Çok küçük ve basık izleme koğuşu olarak adlandırılan bir koğuştu. Gün içerisinde suyumuz kesilir ve ihtiyaçlarımızı karşılamak da imkânsız hale gelirdi. Koğuş çok küçük idi ve banyo kapısı dahi yoktu. Sıcak su zaten 1 saat verilirdi. Her koğuş için 1 adet meyve bıçağı verilir onun da ucu kırılır o şekilde bize verilirdi. Ancak bizim koğuşa verilmemişti. Koridor sorumlusu gardiyana durumu ilettiğimizde bize dilekçe yazmamız gerektiğini söyledi: Biz de kâğıt ve kalem verirseniz yazabileceğimizi beyan ettiğimizde kâğıt kalem içinde dilekçe yazmamız gerektiğini söyledi tabii tüm arkadaşlar durumun ne kadar komik olduğunu anlayıp sadece güldük. Bu ilk zamanlar yaşadığımız trajikomik bir durumdu. Bize yardımcı olmak dahi istemediler, insani ihtiyaçlarımızda bile. Ancak aylar sonra gardiyanlardan da insafını kaybetmemiş insan evlatları bizleri görüp tanıyor ve yardımcı oluyorlardı. Yardımcı oluyorlar derken cezaevinde kısıtlı imkanlarda yasal olan mevzuata uygun davranıyorlardı.’’
İDDİANAME 16 AY SONRA HAZIRLANDI
“KHK ile ihraç edilmiştim ve tam 16 ay sonra iddianamem hazırlandı. İddianamem hazırlandığında 2 defa müebbet cezası ile hazırlanmıştı. Yargılama başladı ve bana 24 yıl ceza verildi.15 yıl darbeye yardım etmek, 9 yıl örgüt üyeliği. Bu durumda tabii ailem de çok perişan bir durumdaydı. İlk kapalı görüşte eşime en küçük kızım üniversiteyi bitirdiğinde çıkacağımı ve hayatımızı ona göre tanzim etmemiz gerektiğini konuştuk. En küçük kızım henüz 8 yaşında idi ve 24 yıl ceza almıştım. TCK’ya göre en az 15 yıl yatacaktım. Ancak bugünlerde artık cezası bitse de çıkamıyor arkadaşlar. Evet hangi suçu işlemiştik de bu ceza verilmişti. 3 yıl boyunca Adıyaman E Tipi Cezaevi’nde yattım. Ailemin Kahta’da kiracı olarak ikamet ettikleri evden zorla çıkarılmaları, işsiz insanlar için olan sağlık hizmetinden yararlanmalarını sağlayacak yeşil kart gibi imkanlara ulaşmalarını 1 sene boyunca engellemeleri, ellerindeki tek mal varlığı olarak bulunan aracımızı satmak istediklerinde ‘Bu mal onların yaklaşmayın‘ tarzında karşılaştıkları gerek siyasi gerek toplumsal dışlanmalar ve akabinde askeri öğrenci olan ve benim gibi KHK ile okulu kapatılıp ilişiği kesilen oğluma da sıranın geldiğini fark ettiğimizden ötürü büyük kızım ve oğlum ülkesini terk etmek zorunda kalarak bu cadı avından nasiplendiler.’’
CEZAEVİNDE BİRÇOK MESLEK GRUBU ARKADAŞ İLE YATTIM“Bu olaylardan sonra eşim ve en küçük kızım memleketimiz Hatay Antakya’ya taşınmak zorunda kaldı ben de daha sonra Kahramanmaraş Türkoğlu Cezaevi’ne nakil oldum, 2 yıl da Türkoğlu Cezaevi’nde yattım. Görüşlere gelen ailelerimiz Türkoğlu Cezaevi’nde çıplak aramaya maruz bırakılıyorlardı. Bu durum zaten çekilen çilenin belki de 4-5 kat fazlasını çeken eşlerimiz ve çocuklarımız için gerçekten ayrı bir zulümdü. Pandemi süreci kurtarıcı olmuştu. Aramalar pandemi olduğu için normale dönmüştü. Cezaevinde koronaya yakalanmıştık. O günler çok daha zor geçmişti. Düşünün cezaevi içinde ayrı bir cezaevi süreci yaşadık. 3. yılı sonunda Yargıtay dosyamı bozmuştu. Yeniden yargılama yapılacaktı ancak bu yargılamada sadece bir prosedür gereği yapıldı ve tekrar 9 yıl ceza verilmişti. Cezaevinde birçok meslek grubu arkadaş ile yattım. Asker, polis, hâkim, doktor, esnaf, öğretmen, öğrenci. Hiçbiri suçlu değildi.’’
5 YIL SONRA KÜÇÜK CEZAEVİNDEN BÜYÜK CEZAEVİNE ÇIKTIM
“Hala aklımdan çıkmayan ve çıkarmak da istemediğim ve unutmayacağım unutamayacağım müebbet alan asker arkadaşlardı. Ben 5 yıl yattım ve çıktım evet az bir zaman değil ancak müebbet alan arkadaşım hala içeride. Her daim arkadaşlara dua ediyorum bu hatıraları okuyan siz değerli okurlardan ricam duadır. Unutmayalım unutturmayalım. Manen destek her şeyden daha önemli. Süreç çok acımasız geçiyor. Hayat da devam ediyor. Bu süreç ileride yeni nesle çok iyi anlatılabilmesi için unutmamak unutturmamak gerek.
Evet 5 yıl sonra tahliye olmuştum. Küçük cezaevinden çıkıp büyük cezaevine girmiştim sanki. Kendimi özgür hissedemedim. Aslında hala özgür hissetmiyorum cezaevinde binlerce masum yatarken. Tabii hayata yeniden başlamak gerek ve iş aramaya başladım ancak nafile. Büyük kızım 2022 Ekim ayında evliliğe adımını attı ve Hollanda’ya yerleşti. Kızım 2 gün olmuştu bizden ayrılmıştı ki beni telefondan arayan kişi Tem şubeden olduğunu söyleyerek kızımın ifade vermeye gelmesi gerektiğini söyledi ben de artık ifade veremeyeceğini beyan ederek telefonu kapattım. Sıra çocuklarıma mı gelmişti. Evet oğlumu da 2018’den beri görememiştim, bazı devreleri gibi parmaklıklar ardında olmasındansa varsın görüşemeyelim demiştim. Sanki cezaevi hayatı devam etmekteydi.’’
“DEPREME AİLEM İLE BİRLİKTE YAKALANDIM”
“6 Şubat 2023 depreminde Antakya’da ailem ile birlikteydim. Rabbim bize canımızı bağışladı. 1 hafta sonra deprem bölgesinden çıkıp İstanbul’a yeni bir hayat kurmak için gelmiştim. Deprem sürecinde yapmış olduğum telefon görüşmeleri takip edilmiş. Gözaltına alınan bir arkadaşa benimle neden telefon görüşmesi yaptığı vs. sorulup sorguda dayak attıklarını, ailecek tanıştığımız bir arkadaşın da cezaevinde olan eşine hanımımın sorulduğunu öğrendim. Bitmemişti, bitmiyordu da…Türkiye’de gerek eşimin ve gerekse de yeniden yapılanma kılıfı ile benim tekrardan cezaevine girebileceğimiz ortamın devam etmesinden dolayı çıkma kararı aldık ki iki evladımız zaten ülkelerine adım dahi atamıyorlardı. Ve ülkemi illegal olarak terk etmek zorunda kaldım.’’
HOLLANDA’DA 18 AYDIR KAMPTAYIM
“Şu anda 18 ay oldu ve Hollanda’da AZC kampında kalmaktayım. Oturum sürecim devam etmekte. Tez zamanda inşallah oturum süreci neticelenir ve burada yeni bir hayata başlamış oluruz. Unutmayalım unutturmayalım zulmü.”
Bilenlerin malumudur Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin vefatının ardından Çağlayan Dergisi, Aralık (2024) sayısını Hocaefendi özel sayısı olarak çıkarttı. Bu...