Prof.Dr. Şerif Ali Tekalan
Bir konuşmasında, Ermeni asıllı Türk vatandaşı olan meşhur yazar ve entellektüel Hrant Dink şunları anlatmıştı;
Bir gün telefonum çaldı. Sivas’ın bir köyünden, yaşlı bir amca; “Oğul” dedi, “seni söylediler, seni buldum, buraya Fransa’dan yaşlı bir kadın geldi, on gün buralarda kaldı, dolandı durdu. Sonra Allah’ın rahmetine kavuştu. Biz de duamızı ettik, namazımızı kıldık,onu gömdük.. Ama öğrendik ki, o herhalde sizlerdendir(Ermeni). Seni söylediler, ben de seni buldum, bir bak, araştır, adı soyadı şudur, kimlerdendir, varsa eşi, dostu, akrabası, kızı buyursunlar, biz burada onlara yardımcı oluruz, eğer cenazeyi alıp götürmek isterlerse,biz gömdük ama, isterlerse alıp götürürler.” “Peki amca ben bakarım” dedim.
Sivas’lı bir Efa abim var. Hemen ona telefon ettim. “Abi soyadı şu”. “O” da “senin karşı kaldırıma geç,orada ufak bir kundura dükkanı var, git onlara sor, onlar bilir” dedi.
Gittim sordum,”böyle birini tanır mısınız” dedim.Oradaki kadın bana “o benim anam ” dedi.”Senin anan nerede?”, “Fransa’da yaşıyor” dedi.. “Türkiye’ye gelir mi?” dedim.”Abi,Türkiye’ye gelir ama,İstanbul’a, bize ya uğrar, ya uğramaz” dedi.
“Bizim memlekete,Sivas’a gider,doğduğu yere. On beş gün köyde kalır. Orada, köylülerle zaman geçirir,sonra dönüşte bana ya uğrar ya uğramaz, gider”.
“Bacı, böyle böyle” dedim. Bir telefon aldım. Hüngür hüngür ağladı tabii. Ertesi gün Sivas’a gittiler.Kız telefon açtı. “Abi geldik,doğru, anamdır, bulduk”. “Peki getiriyor musun?”. “Abi ben getireceğim de burada bir yaşlı amca var, geldi kulağıma dedi ki…”, “ne dedi?…”
Başladı ağlamaya, “ya kızım niye ağlıyorsun”, bir panikledim, bir şey mi var diye. Yaşlı amca aldı telefonu.”Amca ne yaptın kızı?”. “Oğul, bir şey yapmadım yavrum, hiçbir şey yok.Ona dedim ki; “kızım, anandır, hakkındır, alırsın gidersin sen bilirsin.
Ama bana sorarsan, toprak çeker derler, bırak burası onun memleketidir, SU ÇATLAĞINI BULDU!..” “KALSIN!”… Bu cümle beni mahvetti. Ben de oturdum ağladım.SU ÇATLAĞINI BULDU!… O ne laf Yarabbim. O ne edebiyat, o ne dervişlik, o ne Anadolu insanının cümlelerle, sayfalarla, anlatılamayacak özdeyişi. Geliyor su, kendi çatlağını buluyor ve giriyor…
Bu olay ve neticesinde meydana gelen ve “su çatlağını buldu” şeklindeki yaklaşıma benzer, hizmette de Allahın izniyle şimdiye kadar yapılanlar ve elde edilen neticeler, bundan sonra yapılması düşünülen ve yapılacak çalışmalara en iyi referanslardır.
Her ne kadar ülkemiz, idare edenler tarafından, insanın aklının ve havsalasının alamayacağı kadar yolsuzluklar, zulümler ve yine bu çerçevede olabilecek en kötü tariflerden de kötü gayri insani tavır ve davranışlarla karşılaşmıştır. Hizmet insanları çok ciddi bir şekilde mağdur edilmişlerdir. Bu mağdur edilmeler, kelimelerle tarif edilmesi mümkün olmayan, gayri insani tutum ve davranışlardır.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, gerek ülkemizde, gerekse tüm dünyada bu güzel, iyi niyetle yapılmış ve yapılmaya devam edilen çalışmalar, Allahın izniyle hem devam edecek, hem de başarıya ulaşacaktır.
Çünkü bunlar, yani Allah rızasını kazanma endeksli, legal, şeffaf çalışmalar, teorik ve sadece temenni değildi. Yaşanıp, pratikleri görülen güzelliklerdi. Şimdiye kadar da Allah’a şükür, güven kırıcı, gayri ahlaki, gayri insani, gayri hukuki ve bulunulan ülkelerin aleyhine en küçük bir faaliyet olmamıştır. Tam tersine çok güzel bir insanlık örneği gösterilerek, hizmet içindeki her seviyedeki ve her çeşit insan, öğrenci, öğretmen, müdür, akademisyen, gazeteci, işadamı, insanlık adına ellerindeki bütün imkanları kullanmaya çalışmışlar ve insanlarla bunları paylaşmışlardır.
Neticesinde de başta o ülkenin gençleri olmak üzere, bu gayret ve çalışmalar neticesinde, karakterli, ahlaklı, başkasının hakkını yemeyen, harama el sürmeyen nesiller ve insanlar meydana gelmiştir. Onlar da öğrendikleri bu güzellikleri kendi yaşıtlarıyla ve ülkelerinin insanlarıyla paylaşmışlar ve paylaşmaya da devam etmektedirler.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, evet suç çatlağını mutlaka bulacaktır. Bu kadar samimi, beklentisiz, herkesi kendi konumunda kabul eden çalışmalar da insanlar tarafından kabul görmüştür, desteklenmiştir, yolunu bulmuştur, bulmaktadır ve bulmaya da devam edecektir.
Çatlağını bulan su gibi, insanoğlu için de esas bulunması gereken hedef, geçici olan bu dünya ve içindekiler değil, kalıcı ve sonsuz olan öbür aleme giderken Rabbisinin rızasını kazanarak gitmedir.Dünyada insanlara faydalı olmak için çalışıp gayret etmek,hep bu rıza endekslidir.
Çünkü yapılan bu çalışmalar bir hayal ürünü değildir. Pratikleri yapılan, neticeleri görülen, ciddi, samimi, beklentisiz, şeffaf, objektif, legal çalışma ve gayretlerdir.
Dünya, herhalde ancak bu şekilde barış adacıklarına dönüşerek kavgasız, savaşsız, yaşanılabilir bir mekan haline gelebilecektir.
Her ne kadar bu gayretleri özellikle ülkemizde yolsuz, hırsız, hukuksuz birileri farklı şekilde göstermek istese de, gerek ülkemizde, gerekse ülkemiz dışında insanlar, bu güzellikleri görmüş ve yaşamışlardır. Bu güzel gayretlere karşı yapılan gayri insani, hukuksuz senaryolar neticeye ulaşamayacaktır. Su, bu engelleri de aşarak çatlağını, yolunu mutlaka bulacak ve akmaya devam edecektir. Halen de devam ettiği gibi.
Ümitsizliğe gerek yok.
İman, azim, kararlılık, ümit, ve sabırla yola devam.
Çünkü bu yolun sonunda, başkalarının bilip gördükleri halde, şeytanın dürtüsüyle kabul etmek istemedikleri, Allahın rızasını kazanma mükafatı bizleri beklemektedir.
İnsanoğlu var olduğu günden beri su çatlağını daima bulmuştur, bundan sonra da bulmaya devam edecektir.
Yeter ki biz, verdiğimiz sözde duralım, yanlış yapmayalım, yer değiştirmeyelim. Yolun prensiplerini harfiyen yerine getirelim
Hayırlı yolculuklar