RAUF YILMAZ-KRONOSNEWS
Dünyaya Türkçe’yi öğretmek amacıyla kurulan Yunus Emre Enstitüsü’nde yaşanan yolsuzluk olayı gündem düşmüyor. Yunus Emre Enstitü neden ve nasıl kuruldu? Yolsuzluk çarkı nasıl çalıştı? Kaç milyon TL iç edildi? Büyük fotoğrafta kimler var?
Mütevelli Heyeti Başkanlığını Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy’un yaptığı,bugünlerde büyük yolsuzluk iddialarının merkezinde olan Yunus Emre Vakfı’na bağlı Yunus Emre Enstitüsü’nün geldiği nokta birçok açıdan ibretlik aslında.
Kuruluş amacı Türkçe öğrenmek isteyenlere kurslar düzenlemek, Türkiye’nin tarihini, dilini, kültürünü temsilcilikleri vasıtasıyla tanıtmak olan Enstitü büyük bir yolsuzluk skandalı ile gündemde.66 ülkede 92 merkezi bulunan ve amacına uygun faaliyetlerle gündeme gelmesi gereken kurum son 6 aydır sadece milyonluk yolsuzluklar nedeniyle konuşuluyor.Enstitü geçmişte de olumsuz olaylarla gündem gelmişti.
AMSTERDAM ŞUBESİ BİR YILDA DÖRT BAŞKAN DEĞİŞTİRMİŞTİ
Sekiz yıl önce Amsterdam şubesinde yaşananlar, o günlerde çok gündem olmasa da kurumun iç yüzünü göstermesi bakımından önemliydi. Çünkü devlet kurumlarından sınırsız destek gören Yunus Emre Enstitüsü’nün Amsterdam şubesinde halef selef iki başkanı Remzi Kabadayı ile Fatih Okumuş arasında yaşanan kavganın arka planı aslında bugünlerin habercisiydi denebilir.Amsterdam şubesinde o kadar çok skandal yaşandı ki, kurum bir yılda dört başkan değiştirdi.Havuz medyası ve iktidar el birliği ile Hollanda’da yaşanan skandalların üstünü örttüler.
BİR İKTİDAR PROJESİ…
Oysa başta söylediğimiz gibi Yunus Emre Enstitüsü 2009 yılında Türkçeyi yaygınlaştırmak amacıyla kurulmuştu. Aslında görünen amacı buydu ama kurumun bir de görünmeyen amacı vardı: Gülen cemaatine ait yurt dışında açılan okulların alternatifi olmak.Ve bir devlet projesi olarak hayata geçirildi.Bu sebeple Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere devlet kurumlarından ve devletten ihale alan firmalardan büyük yardımlar gördüler. Çünkü iktidarın propaganda aparatı olarak çalışıyorlardı.
İDDİALAR SONUCU BAŞKANI GÖREVDEN ALINDI
Haziran ayında yapılan Mütevelli Heyeti Toplantısı’nda Prof. Dr. Şeref Ateş görevden alındı.Bu karar, kurum için beklenmedik bir karardı. Karar doğrultusunda, Enstitü Başkanlığı’na Prof. Dr. Abdurrahman Aliy atandığı kamuoyuna açıklandı.Şeref Ateş’in görevden alınmasının hemen ardından, hakkında ciddi iddialar ortaya atıldı. Ateş’in, büyük miktarlarda yolsuzluk yaptığı öne sürüldü. Fakat iktidara yakın medya bu iddiaları görmedi ve duymadı.
SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI?
Bakanlık talimatı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu, Temmuz ayında iddialarla ilgili inceleme başlattı. İnceleme sonrası şüpheli çok sayıda işlem nedeniyle de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuldu.Suç duyurusu sonrası savcılık, bazı personelin mal varlığına tedbir koydu ve Mali Suçları Araştırma Kurulu’ndan (MASAK) da detaylı bir rapor istedi.
Savcılık 1 Ocak’ta da zanlılara yönelik operasyon başlattı. Operasyon kapsamında 11 kişi gözaltına alındı. Firari durumdaki eski başkan Şeref Ateş ile birlikte M.D, M.Ç, S.Y, İ.K, F.G.E, S.İ ve F.Y “zimmet, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, edimin ifasına fesat karıştırma, sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçlarıyla itham ediliyor.
Bu suçlara katıldıklarından şüphelenilen şirket yetkilileri A.F, E.E, E.T.E, F.K, H.K, M.K ve Y.E şüpheli olarak soruşturma kapsamına alındı.
ATEŞ: TEDAVİ İÇİN YURT DIŞINA GİDİYORUM
Enstitü başkanı Şeref Ateş’in görevden alınmasından üç gün sonra Almanya’ya gitti ve bir daha dönmedi. Nitekim emniyet yetkilileri Şeref Ateş’i bulamadı. Ateş’in yurtdışına çıkış yaptığı tespit edildi.Şeref Ateş’in yakın çevresine “Tedavi için yurtdışına gidiyorum” dediği öğrenildi.Malatya doğumlu ve gençlik yıllarını Almanya’da geçiren, lisans ve yüksek lisans eğitimini Türkiye’de tamamlayan Şeref Ateş, doktorasını da Almanya’da yaptı.
1458 BANKA HESABI AÇMIŞLAR, SOYGUNA BÜTÜN AİLE FERTLERİ KATILMIŞ
Ortaya çıkan bilgiler gösterdi ki, eski başkan Şeref Ateş ve tutuklu, firari, şüpheli 11 kişinin kendilerine ve birinci derece yakınları üzerine binden fazla banka hesabı açmış, böylece de hesap hareketlerinin dikkat çekmemesini planlamışlar.Şeref Ateş’in 29 banka hesabı, birinci derece yakınlarına toplam 44 hesap açtırdığı belgelendi.
Sadece başkan değil, bütün yönetim kadrosu soyguna ortak olmuş.Özel Kalem Müdürü M.D.’nin yakınlarıyla birlikte toplam 145 banka hesabı bulundu.Strateji ve Geliştirme Daire Başkanı S.Y.’nin eşine ait 157 banka hesabı, kendisine ait 18 hesabı ve birinci derece yakınlarıyla birlikte toplam 214 hesabı olduğu ortaya çıktı.Bilişim ve Destek Hizmetleri Daire Başkanı M.Ç.’nin ise babasına ait 172 banka hesabı, eşine ait 35 ve kendisine ait 73 banka hesabıyla birlikte toplamda 285 banka hesabı olduğu öğrenildi.
Yolsuzluğun boyutu 600 milyon TL’nin üzerinde.
O kadar ki 6 paravan şirket kurarak vakfa ait paraların bu paravan şirketlere aktarmışlare. Hizmet veya mal alınmış gibi, bu şirketlerden naylon faturalar kesmişler. Bankalarda kiralık kasa tutmuşlar.
İSTİFALAR PEŞPEŞE GELDİ
Naylon fatura skandalının ortaya çıkmasının ardından Enstitü’nün Başkan Yardımcıları Rahmi Göktaş ile Abdullah Kutalmış Yalçın istifa ederek görevlerinden ayrıldı.
Rahmi Göktaş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın eşi; Diğer Başkan Yardımcısı Abdullah Kutalmış Yalçın ise MHP’nin önemli isimlerinden olan ve uzun süredir Genel Başkan Yardımcılığı ve İstanbul Milletvekilliği yapan Semih Yalçın’ın oğlu.Ne kadar ilginç değil mi? Başkan ve bütün kadrosu aile boyu el birliği ile sistemli bir yolsuzluk yapıyor. İki başkan yardımcısı da masum. İstifa ederek aklanıyor.
VE GELİNEN NOKTA…
Türkçe’yi yaygınlaştırmak gibi bir amaç ile yola çıkan Yunus Emre Enstitüsü’nün geldiği nokta bu.