Hizmet Hareketi, akademik mükemmeliyet ve evrensel (ahlaki) değerler üzerine büyük önem verdiğini belirten Tayland ‘İslam Bilimleri Demonstrasyon Okulu’ Kurucusu ve sahibi Prof. Kanok Wongtragan, sözkonusu iki temel unsurun, eğitim ve öğretim sisteminden ayrı düşünülemeyeceğini belirtti. Prof. Wongtragan; “Hizmet Hareketi, eğitim alanında çalışmayı seçmiş ve bu alandaki çalışmalarının meyve vermesi zaman almıştır. Dünyanın birçok bölgesi, Hizmet Hareketinin kurulduğundan beri uyguladığı eğitim modeline ihtiyaç duymaktadır. Bu topluluklar, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için Hizmet okullarına gerçekten ihtiyaç duymaktadır.”dedi.
Burak Akif CAN-ZAMAN Avustralya
Sayın Kanok Wongtragan, öncelikle sizi kısa olarak tanıyabilir miyiz?
Tayland’ın Pichit kentinde Çinli bir ailede doğdum ve Bangkok’taki bir Katolik okulunda ortaöğrenim gördüm. Burada sosyal gönüllülük çalışmalarına katıldım. Lisans eğitimimi Tayland’da tamamladım ve ABD’de Siyaset Bilimi alanında doktora yaptım. Tayland’daki Chulalongkorn Üniversitesi’nde yaptığım öğretim ve araştırmalar beni Üniversite İşleri Bakanlığı’nda Müsteşar Yardımcısı olmaya taşıdı. Kamu hizmetinde geçirdiğim yılların ardından, önde gelen bir perakende şirketinde görev aldım. Daha sonra siyasete katıldım ve iki dönem boyunca Parlamento Üyesi olarak seçildim. Siyasi kariyerim boyunca Tayland Başbakanı ve Bangkok Valisi’ne danışmanlık yaptım. Siyasi yıllarımda, Tayland’ın güney sınırında, akademik dersler ile İslami ilke ve değerlerin bütünleşik olarak öğretildiği bir İslam Bilimleri Demonstrasyon Okulu kurdum.
Bir tarafınız ve ayağınız siyaset yani hükümette diğer yönüyle aynı zaman Taylan’da özel eğitim kurumunuz var ve eğitim sektörüyle meşgulsünüz. Taylan özelinde dünya genelinde kısa olarak dünya eğitim sektöründe nereye gidiyor?
Dünya genelinde modern eğitim, bilimsel ve materyalist ilkeler üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu ilkelerin tüm sorunları çözeceği ve herkesin inanç, kültür ve etnik köken fark etmeksizin mutluluğa ulaşacağını varsaymaktadır. Ancak modern tarihimiz, bu akademik ilkelerin ve felsefenin başarısızlığını kanıtlamıştır. Günümüz toplumlarında yoksulluk, cehalet ve sosyal adaletsizlik açıkça görülmektedir. Kısacası, eğitimimiz çıkmaz bir yola girmiştir ve acilen doğru yöne keskin bir dönüş yapması gerekmektedir. Okullarımıza ve sınıflarımıza etik değerleri geri kazandırmamız şarttır. Tayland da bu çağdaş eğitim krizinden muaf değildir.
Bu sorunun bir devamı olarak, Hizmet Hareketi’yle de yakın dostluğunuz var. Başta ülkeniz Taylan’da olmak üzere, Uzak Doğuda, Orta Asya’da, Afrika’da, Avrupa’da ve Amerika’da ve Kıta Ülkesi’nde başta olmak üzere dünyanın dört bir yayında eğitim kurumları hizmetlerine devam ediyor. Bu eğitim hizmetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hizmet Hareketi, akademik mükemmeliyet ve evrensel (ahlaki) değerler üzerine büyük önem vermektedir. Bu iki temel unsur eğitimden ve öğretim sisteminden ayrı düşünülemez. Eğitim, insanın potansiyelini geliştirmek için en önemli araçtır. İnsan doğasını ve toplumları anlayabilme yeteneği, zihni ve ruhu yüceltebilme yeteneği, hayatı ve toplumları yönlendirmek için bilgeliği uygulama becerisi ancak eğitim yoluyla kazandırılabilir ve geliştirilebilir.
Hizmet hareketi, eğitim alanında çalışmayı seçmiş ve bu alandaki çalışmalarının meyve vermesi zaman almıştır. Dünyanın birçok bölgesi, Hizmet Hareketinin kurulduğundan beri uyguladığı eğitim sistemine ihtiyaç duymaktadır. Hizmet hareketinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, okullarının sayısını artırarak dünya genelindeki gelişmemiş ve dezavantajlı bölgelerdeki talebi karşılamaktır. Bu topluluklar, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için Hizmet okullarına gerçekten ihtiyaç duymaktadır.
Avustralya’da önemli sayıdaki eğitim kurumlarına çatı kuruluş olan ‘Australian Universal Federation ( AUF)’un davetlisi olarak gelmiştiniz. ‘AUF Governance Konferansına ana konuşmacısı olarak, izlenimlerinizi alabilir miyiz?
Avustralya Evrensel Federasyonu (AUF), özellikle eğitim ve sosyal refah alanlarında toplumsal kalkınmayı destekleyen önemli bir sosyal kuruluştur. AUF Yönetim Konferansı, benim için AUF’nin liderlik gelişimini temsil etmektedir. AUF konferansı, ideallerini ve felsefesini Avustralya ve dünyadaki değişen bağlamlara nasıl uygulayabileceği üzerine çalışmaktadır. Bir yandan liderleri arasında temel ilkelerini korumaya çalışırken, diğer yandan yönetim yapısını iyileştirmeyi hedeflemektedir. AUF’nin, modern teknolojileri yönetim sistemine entegre etmeye yönelik çabalarını görebiliyorum. Aynı zamanda, üst düzey yöneticileri arasındaki manevi bağı güçlendirmeye yönelik girişimlerde bulunmaktadır. Bu yıllık etkinlik, AUF’nin rehber ilkelerini, verimliliğini, yönetim şeffaflığını ve genel hareketin bütünlüğünü koruması açısından büyük önem taşımaktadır.
Ziyaret çerçevesinde sizi en çok etkileyen bir nokta oldu mu? Olduysa bizimle paylaşır mısınız?
Sydney, Melbourne ve Brisbane’e yaptığım ziyaret sırasında iki noktadan özellikle etkilendim. Birincisi, birçok seçkin ve tanınmış İslam âlimiyle tanıştım ve onların İslami ilkeleri modern dünyaya nasıl uyguladıklarını öğrendim. Bu âlimler, çağdaş dünyanın ihtiyaç duyduğu çeşitli alanlarda çalışmalar yürütmektedir. Araştırma ve geliştirme bulguları özellikle eğitim ve sosyal kalkınma alanlarında benim merakımı uyandırdı. İslami Bilimler ve Araştırma Akademisi (ISRA), özellikle İslami ilkeler ve değerler ile bunların çağdaş toplumlara uygulanması üzerine yaptığı araştırmalarla öne çıkan bir kurumdur.
İkinci olarak, “yerel imam yetiştirme” fikrinden etkilendim. Avustralya’nın kendine özgü bir tarihi, geleneği ve kültürü vardır ve bir imam, bu yerel gerçeklikler içinde görev yapmalıdır. Bu bağlamda, yerel bağlamları İslami öğretiler ve uygulamalar ile bütünleştirebilmelidir. Müslüman topluluklar ve İslam âlimleri, Avustralya bağlamında bir imam yetiştirme sistemi geliştirmiştir. Ayrıca, imamın yalnızca bir dini lider değil, aynı zamanda topluma hizmet eden bir önder olması gerektiği fikri beni etkiledi. Bir imam, topluluk içindeki insanların iyi bir yaşam sürmesini ve refah içinde olmalarını sağlamaya yönelik çalışmalar yürütmelidir. Bu iki konu, Tayland’daki Müslüman topluluklar ve âlimler için bir öğrenme ve geleceklerini yeniden şekillendirme fırsatı sunmaktadır.
AUF programı çerçevesinde Sydney, Melbourne, Brisbana başta olmak üzre bazı eyaletlerdeki eğitim kurumlarını ziyaret ettiniz. Öğretmen ve idarecilere ne gibi tavsiyeniz ve mesajınız var?
Öğrencilere ve topluluklara sağladıkları kaliteli eğitim için kendilerine teşekkür etmek istiyorum. Avustralya ve ASEAN, özellikle Tayland, coğrafi olarak birbirine bağlıdır. İki bölge arasındaki öğretmen ve öğrenci hareketliliği programları daha fazla teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Gelecekte barış içinde bir arada yaşamayı sağlamak için küresel vatandaşlık bilincini inşa etmemiz gerekmektedir. Akademik mükemmeliyet ile evrensel değerler arasındaki dengeyi esas alan eğitim anlayışına katılıyorum. Bu anlayışın, öğrenci faaliyetleri ve topluluk yaşamı içinde daha fazla uygulanmasını teşvik etmek istiyorum. Son olarak, ziyaret ettiğim okullar ile Tayland’daki okullar arasında her düzeyde daha fazla iş birliği görmeyi diliyorum.
Avustralya ülke olarak eğitim alanında dünyanın önemli sıralamalarında yer aldığı biliyor. Bu konuyla ilgili değerlendirmeleriniz nasıl?
Avustralya eğitimi, özellikle akademik mükemmeliyet açısından dünya çapında saygın bir konuma sahiptir. Avustralya, yabancı öğrencilerin okullarına ve üniversitelerine katılımına daha fazla imkân tanırsa, Asya’ya daha da yakınlaşacak ve bu durum hem Avustralya’ya hem de Asya’ya uzun vadede fayda sağlayacaktır. Eğitim, küresel toplumlarımızda yaşanan anlaşmazlıklar ve çatışmalar arasında yeni nesilleri bir araya getirebilecek önemli bir köprüdür. Bu bağlamda, Avustralya dünya barışını teşvik etmede önemli bir rol oynayabilir.